YASİN -İ ŞERİF (Mehmetciklerimiz icin ve tüm askerlerimize

Şehidime mektup AZİZ şehidim Oğuz; Sen, adını Oğuz Kağan’dan almıştın. Elçileriyle dünyanın dört bir yanına şu fermanı gönderen Oğuz Kağan’dan: - Ben Türkler’in kağanıyım; dünyânın dört bucağının da hâkimi olsam gerekir. Sizlerden itâatinizi istiyorum. Kim benim buyruğuma baş eğerse, el olursa, hediyelerini kabul eder, kendisini dost sayarım. Her kim de baş eğmezse, ona gazab eder, üzerine ordu çekip baskın yapar, hemen astırıp, yok ederim! O Oğuz Kağan ki, doğumundan itibaren üç gün boyunca annesinin sütünü emmemiştir. Buna çok üzülen annesi, rüyasında oğlunun, “Bir olan Yaratıcı’ya inan, aksi halde seni emmeyeceğim” dediğini görmüştür. Annesi, bir olan Yaratıcı’ya iman etmiş, o da annesinin sütünü emmeye başlamıştır. O Oğuz Kağan ki, Büyük Okyanus’tan Akdeniz’e kadar çok geniş bir coğrafyaya, o zamanın dünyasının neredeyse dörtte üçüne hakim olmuştur. Bu nedenle O’nun, Kur’an-ı Kerim’de adı geçen Zülkarneyn Aleyhisselam olduğu söylenir. Hakkını helâl et şehidim! SEN, işte o Oğuz Kağan’lardan biriydin aziz şehidim. Bin yıldır şehit ettiklerini sandıkları ama bin yıldır hiç tükenmeyen Oğuz Kağan’lardan biri... Uludere’nin Sipi Tepesi Bölgesi’nden Türkiye’ye sızmak isteyen PKK teröristleri, arkadaşın Ümit Özcan gibi seni de öldürdüklerini sandılar. Şehitler ölür mü Oğuz’um? Oğuz’lar, Ümit’ler ölür mü? Oğuz’lar, Ümit’ler tükenir mi? Çatışmanın olduğu gece, Allah’ın lânetlediği bölücü teröristlerin namlularından çıkan öldürücü kurşunlar mübarek sırtına saplanınca, cep telefonu ile babanı arayıp demişsin ki: - Arkadaşlarım öldü. Ben de ağır yaralıyım. Biraz sonra şehit olacağım. Hakkınızı helâl edin! Babanın da, annenin de, bu milletin de hakkı sana helâl olsun Oğuz’um! Ümitler’e, Mehmetler’e, Ahmetler’e ve cümle aziz şehitlere, bin kere helâl olsun hakkımız! Aslında bizim sende ne hakkımız var ki? Sen bize hakkını helal et Oğuz’um! Hiçbir zaman ödeyemeyeceğimiz hakkını... Oğuzlar’ın destanı bitmez TERHİSİNE birbuçuk ay kalmıştı. Birbuçuk ay daha sabredemedin Oğuz’um. Şehadet şerbetini içmek için ne kadar da acelen varmış! Ne mutlu sana ki, makamların en yücesine çıktın, rütbelerin en büyüğünü aldın. Sen de, şehit olmak için zamanla yarışan kahramanlardan biri oldun. “Bizim şehit Oğuz’umuz var” demekten gurur duyan bir annen, baban ve milletin var artık. Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın / Gömelim gel seni tarihe desem sığmazsın. Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber / Sana aguşunu açmış duruyor Peygamber. Seni tarihe sığdıramadık Oğuz’um. Şimdi, Peygamber’in aguşundasın. Ölümsüzleştin! Vatan için ölmeye hazır yüzbinlerce, milyonlarca Oğuz var daha geride. Bin yıldır bitmeyen Oğuz’lar, bundan sonra hiç bitmez. Bitmeyen destanlar gibi... Bin yıl önce Oğuz Kağan’la başlayan Oğuz’ların destanı da sonsuza kadar sürer Oğuz’um. Her şehit gibi sen de destanlaştın. Rahat uyu!

Aglamak beddua etmek en son çaremizken hepimizin dün beddualarımızla kahrettik pis hain teröristlere elbette acımız büyük ve canımız yandı şehitlerimize, ama yeri göğü dayayan duamıza daha çok sarılmalı oldugumuzun şuruna vardık Rabbim istese mahvedemezmi yok oldese helak etse edemezmi opislikleri.. Ama şehitlik gibi yüce ulu bir mertebeyi biz müminlere nasip etti hamdolsun.. O kardeşlerimiz abilerimiz en ulu mertebeye ulaştılar...Şehitler ölmez vatan bölünmiyecek inş.
Tüm ümmeti muhammed olarak kalplerimizi aynı gönüle verip tüm askerlerimiz ve şehitlerimize yasini şerif okuma kampanyasına kalkıştık inş sizlerde duyarlıgınızı eksik etmezsiniz.... dualar müminin kılıcıdır.. ondan gayrısı çözüm değil inş....


Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid'i...
Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.