Bosque'den tarihi söz

İspanya Milli Takımı’nın başarılı teknik direktörü Vicente del Bosque, 2010 Dünya Kupası eleme grubunda kalan maçlar öncesi FANATİK’e çarpıcı açıklamalar yaptı. Ay-Yıldızlı ekibimizin, gruptaki şansını değerlendiren ve Fenerbahçe’nin eleştirilen golcüsü Daniel Güiza’dan, görevine son verilen selefi Luis Aragones’e kadar çeşitli konularda görüş belirten sempatik çalıştırıcı ile Madrid’deki Ciudad del Futbol Tesisleri’nde keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Tecrübeli teknik adam eğer iş o noktaya gelirse İspanya’nın her karşılaşmaya olduğu gibi Bosna deplasmanında da full motivasyonla tamamen kazanmak için oynayacağını söyleyerek, nükteli bir biçimde “Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Ancak bizim kadar Türkiye de aynı konsantrasyon ve kazanma arzusunu sergilemek zorunda...” dedi. İşte Vicente del Bosque’nin açıklamaları...
‘Henüz birşey bitmedi ama...’
“Bizim için resmi veya özel maç ayrımı yoktur. İspanya her karşılaşmaya niteliği ne olursa olsun kazanmak amacıyla çıkar. Sahaya her zaman olduğu gibi as oyuncularla ve tam motivasyonla çıkacağız. Ancak şunu unutmayın ki, sizin milli takımınızın da şansını kullanması için bizim sergilediğimiz oranda kazanma arzusu ve konsantrasyonla mücadele etmesi gerekiyor. Grupta Türkiye açısından henüz hiçbir şey bitmiş değil. Ama şansınızın yüksek olmadığı bir gerçek. Kuralar çekildiğinde gruptan biz en büyük rakibimiz olarak Türkiye’yi görüyorduk. Bu noktaya gelmeniz beni şaşırttı. Güney Afrika’da Türkiye’nin olması gerekir.”
‘Dani Güiza’yı 2010’a götüreceğim’
“Daniel Güiza’ya bence Türkiye’de yapılan eleştirilerin büyük bölümü yersiz. Ona büyük haksızlık ediliyor. Tam bir takım oyuncusu, sahada her şeyini ortaya koyan bir futbolcu. Zaten böyle olmasaydı kendine sürekli Avrupa Şampiyonu İspanyol Milli Takımı’nın kadrosunda yer bulamazdı. Benim için en az Torres kadar önemli bir futbolcu. Güiza’yı büyük bir talihsizlik ve sakatlık olmazsa 2010 Dünya Kupası kadrosuna almayı düşünüyorum. Ondan maksimum derecede faydalanmak istiyorum. Fenerbahçe’de sürekli eleştiriliyor ama hocası da ondan vazgeçemiyor. Bu da haklı olduğumuzu ortaya koyuyor.”
‘Aragones’i anlamadılar’
“Öncelikle şunu söylemeliyim. Türkiye’de çalışmak hiç kolay değil. Büyük bir baskı var. Ben de ülkenizde çalışırken bunu yaşadım ve bu kadarına hiçbir yerde rastlanacağına sanmıyorum. Luis Aragones çok değerli bir futbol adamı. Fenerbahçe’nin başındayken, futbolcularla iletişim sorunu çektiğini düşünüyorum. Onu tam anlamıyla anlamadıklarını tahmin ediyorum. Aynı problemlerle ben de karşılaştım. Sonuçta Türkiye Süper Ligi’nde her sezon Fenerbahçe şampiyon olmuyor, Aragones ile de olamadı. Belki de kulüp yapısıyla, onun kişiliği örtüşmedi.”
‘ABD yenilgisi hayırlı oldu’
“Futbolda konsantrasyon ve devamlılık çok önemli. Favori olmak baskı yaratıyor. Bu bir gerçek. Konfederasyon Kupası’nda ABD karşısında 35 maçlık yenilmezliğimiz sona erdi. Ama 2010 Dünya Kupası’nda böyle bir mağlubiyet yaşamaktansa bunu şampiyonaya hazırlık niteliğindeki bir turnuvada yaşamak daha iyi oldu. Tek üzüntümüz bir rekora imza atamamamız oldu. İspanya Basketbol Milli Takımı, 3 maç kaybettiği Avrupa Şampiyonası’nda mutlu sona ulaştı. Ama herhangi bir futbol turnuvasında böyle birşey mümkün değil.”
‘Futbolcu her yerde aynıdır’
“Uzun yıllar gençlerle ve altyapıda çalıştım. Daha sonra Real Madrid gibi bir yıldızlar topluluğu ardından da Beşiktaş gibi kendi ülkesinin önde gelen takımlarından birinde görev aldım. Ama şunu söyleyebilirim, ana unsur futbolcu olduğu için yaşı ve niteliği ne olursa olsun hiçbir şey değişmiyor. Dünyanın en iyi futbolcularının La Liga’da forma giymesi büyük avantaj. İspanyol futbolcuların genç yaşta özellikle Premier Lig ve Serie A’da top koşturması bizim için çok önemli, büyük tecrübe kazanıyorlar. Futbolda gelenekçi ve modern biriyim.”
‘Artık daha genç bir takımız’
“Avrupa Şampiyonu olan takıma göre şu anki ekibimiz daha genç. Pique, Mata, Bosquet gibi gençler aramıza katıldı. Gençleri motive etmek kolay değil. Am ben onları sürekli “Siz en iyisiniz ve onun için buradasınız” diyerek motive etmeye çalışıyorum. Sihirbaz değilim ama elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum. Yaklaşık 50 yıldır iki taktik modelimiz var ve bunu uyguluyoruz. Barcelona, Real Madrid, Valencia gibi kulüplerin de A Milli Takımı’na yakın bir oyun mantalitesine sahip olmaları bize de katkı sağlıyor.”
Kaan Bora / Fanatik Özel