Acelya
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Acelya

ACELYANIN DÜNYASI DOSTLUGUN VE SEVGININ TEK SIMGESI
 
PortalPortal  AnasayfaAnasayfa  GaleriGaleri  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Çanakkale Cephesinden Asker Mektupları

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
rodin63
MODERATÖR
MODERATÖR
rodin63


Mesaj Sayısı : 454
Kayıt tarihi : 23/02/08
Nerden : sanlıurfa/İZMİR

Çanakkale Cephesinden Asker Mektupları Empty
MesajKonu: Çanakkale Cephesinden Asker Mektupları   Çanakkale Cephesinden Asker Mektupları Icon_minitimeSalı Mart 18, 2008 5:07 pm

Yüzbası Kazım Efendi
21. Alay, 1. Tabur, 1. Bölük Kumandanı
27 Nisan 1915 (1331)
Seddülbahir civarında Selimbey Çiftliginden
18-19 “M” 331 Kazım

"Sevgili Kardesim,
Ben vatan ve millet ugrunda bana düsen vazifeyi ifa ettim. Artık gerisini size terk ediyorum. Ben cümlenize hakkımı helal ettim, tabiidir ki siz de helal edersiniz. Hemsiremin, Ziyanın kemali hasretiyle gözlerinden öperim.
Muhterem amcamın ellerinden öperek dualarını her zaman beklerim. Çoluk çocugumu evvel Cenabı Hakka sonra vatan ve millete ve sizlere emanet ederim. Sevgili valideme, aileme, çocuklara güzel bakınız. Tahsillerine himmet
ediniz. Maaslarının tahsisi, icap eden muamelenin ifası için arkadaslardan alayımızın tabur katibi ve aynı zamanda alay naibi bulunan Hasan Efendiye yazdım. Bulundugum fırkanın kumandanı Miralay Remzi Beydir. Alay Kumandanı Binbası Halil Beydir. Bu isimler size lazım olursa kendileri ile muhabere edersiniz. Binbasımız Sevki Beyde benim gibi tehlikede bulundugu için sag kalırsa ona da müracaat edersiniz. Kolordu kumandanımız malum oldugu üzere Esat Pasa Hazretleridir.

Hayvanım hakkında lazım gelen muamele içinde katip efendiye yazdım. Oradaki hakkımı da çocuklarım için yazdım. Sana çok rica ederim, efradı ailemi, validemi hiçbir vakit üzme. Daima rıfk ile muamele et. Bana acımasınlar. Ben mukaddes vatan ugruna terk-i can ettim, bahtiyarım. Cenabı Hâke sizleri de bahtiyar bulunsun. Baki cümlenizi Cenabı Hakka emanet ederim sevgili kardesim."

Vatanı için ölümü büyük bir kalp rahatlıgı içinde bekleyen bir adamın vasiyeti olan bir adamın Çanakkale’yi Çanakkale yapan kahramanlık destanının özel bir ifadesidir. Yüzbası Kazım Efendi bu mektubu yazdıktan tam 26 gün sonra hissettigi veçhile sehit olmustur. Yukarıdaki mektup onun son mektubudur.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
rodin63
MODERATÖR
MODERATÖR
rodin63


Mesaj Sayısı : 454
Kayıt tarihi : 23/02/08
Nerden : sanlıurfa/İZMİR

Çanakkale Cephesinden Asker Mektupları Empty
MesajKonu: Geri: Çanakkale Cephesinden Asker Mektupları   Çanakkale Cephesinden Asker Mektupları Icon_minitimeSalı Mart 18, 2008 5:08 pm

55. Alay, 5. Bölükten
Eskisehir’in Ilıca Köyünden Ekderis Ogullarından Ömer Oglu Nasuh, 1306
Inegöl Kazası Muzal Köyünden Resul Ogullarından Mehmet Emin Oglu Mustafa, 1304
Ankara Kalecik Kazasından Dalyasan Köyünden Ibrahim Oglu Hüseyin, 1302
Eskisehir’in Ilıca Köyünden Mehmet Oglu Abdurrahman, 1299

Kerevizdere’de taburun önünde düsmanın yapmıs oldugu büyük bir ileri siper hazır kıt’a olarak bulunan taburun sinirlerine dokunuyordu. Tümen komutanı bile, “2. Taburun önünde düsman bu cesareti göstersin... Tuhaf sey!” diyordu. Bu siperi yıkmak, perisan etmek gerekirdi! Fakat bu da büyük fedakarlıga baglıydı. Yüzbası durumdan etkilenmisti. Tabur komutanıyla görüserek “Biz bu siperi yıkarız, fakat en sevgili askerlerimden birkaç tanesini feda etmek lazım.” Diyordu. Yüzbasının bu sözlerini dinleyen biraz mütevazı bir asker olan Ömer Oglu Nasuh ilerleyerek, “Ben bu siperi yıkarım, sen bana istedigim arkadaslarımı ver, Yüzbasım!” dedi. Tabur komutanı muvafakat gösterdi. Yüzbası da lazım gelen talimatı verdi.

Gece pek karanlıktı. Nöbetçilerimiz ve düsman tarafından atılan silahların kesik sesleri, siperleri saran zifiri karanlıgı yırtmak için haykırıyorlar gibiydi. Nasuh Onbası; Mehmet Oglu Mustafa, Ibrahim Oglu Hüseyin ve Mehmet Oglu Abdurrahman’dan olusan küçük ordusunun basında düsman siperlerine dogru karanlıklar içinde süzülüp gitti.

15 dakika sonra, düsman siperinden 4-5 el bombasının sesleri duyuldu. Sonra bogusma basladı. Bu habersiz hücumdan telas eden düsman, etrafa saskın kursunlar, maksatsız top ve havan mermisi fırlatıyordu. Top ve havan
mermilerinin açtıgı çukurlardan keskin bayıltıcı ölü kokuları geliyordu. Herkes Nasuh Onbası ile arkadaslarını bekliyordu. Nihayet 7. Bölük mıntıkasından haber geldi. Nasuh Onbası vazifesini yerine getirerek sipere dönmüstü fakat yalnızdı. Mustafa, Hüseyin ve Abdurrahman yoktu. Bunlar da vazifelerini yerine getirmisler fakat bu ugurda kurban olmuslardı. Yüzbası; “Arkadaslar hepimiz için bir sereftir.” Diyordu. Düsman siperinin perisan edilmis oldugunu derhal fark eden tümen komutanı taburu tebrik ediyor ve Nasuh Onbasının gögsüne kendi eliyle Osmanlı Yıldızı Nisanı takıyordu.

Nasuh Onbası mert ve asil bir eda ile yalnız vazifesini yaptıgını söylüyordu. Nasuh Onbası bu olaydan 4 gün sonra da (24 Temmuz 1915) askerligin en serefli bir rütbesi olan “SEHITLIK” rütbesini kazandı.

Allah Rahmet Eylesin!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
rodin63
MODERATÖR
MODERATÖR
rodin63


Mesaj Sayısı : 454
Kayıt tarihi : 23/02/08
Nerden : sanlıurfa/İZMİR

Çanakkale Cephesinden Asker Mektupları Empty
MesajKonu: Geri: Çanakkale Cephesinden Asker Mektupları   Çanakkale Cephesinden Asker Mektupları Icon_minitimeSalı Mart 18, 2008 5:08 pm

Bir Askerin Siperdeki Ilk Gecesi (1915)
"Sevgili kardesim Müfit Necdet’e
Basları göklere dogru uzanmıs, dagların üzerinde kartallar gibi uçusan bulutlar, altın kurdelelerle islenirken muhitin sükun ve sukut ile titreyen kalbinde, karanlıkları yaran zulmetlere meydan okuyan bir seda yükseldi. “Silah basına!”

Bu emir birkaç sahısta birkaç agızda tekrar edilerek, yansıdı. Artık gölgeler dolasıyor, fısıltılar çogalıyor. Bazen kısa , sert ve keskin emirler duyuluyordu. “Düsman taarruz ediyormus” deniliyor ve bu cümleyi hafif alaycı
bir tebessüm takip ediyordu. Hiçbir yerde hiçbir kimsede olaganüstülük görülmüyordu. Ölüme karsı gitmeye hazırlanan bu cesur kahramanlar üzerinde küçük bir tereddüt bile hissedilmiyordu. Yalnız sükun ve intizamla çalısan, düsmana karsı koyacak, ölümle çarpısacak fakat vatanı kurtarmaya azmetmis, milletin namusuyla eglenen, yurdun, Türk’ün mukaddesatıyla görülüyordu. Genç subaylar kılıçlarını kusanıyor, azimkar gözlerle düsman istikametinde yıldızlardan haber sezmeye ugrasıyorlardı.

Bunlarda benim gibi, hepsi de genç, yeni terfi etmis, gençlik devresinin atesli ihtirasını yenmeden, gençligin zevk ve emellerine doymadan, vatanın bagrında alçalmıs çizmelerle, düsmana haddini bildirmek için namuslarına tecavüz edilmis millettaslarının, hakaret görmüs kardeslerinin intikamını almak için, din için, namus için, vatan için istikballerini çigneyerek yurdun istikbali ugruna hudutlara kosmuslardı.

Önde cüretkar adımlarla yürüyen dinç, vakarlı subaylar, arkasında gözleri vatanın her tarafına sokulmak isteyen düsmana simsekler, atesler saçan bir kıt’a. Bunlar ayaklarının hareketiyle meydan gelen küçük, hafif çıtırtıları duymayarak, mehtabın ısıklarından sabahın oluguna hükmeden bülbüllerin ötüsüne asla ehemmiyet vermeyerek etrafın yesil ormanları arasından gösterilen istikamette, düsmanı kahretmek için ilerliyordu. Sert, kısa ve emredici bir ses, gecenin mahsur karanlıgı içinde uçustu; “Istikamet 34 No’lu savunma noktası...!”

Baslar sola, ayaklar sola, mangalar sola döndü. Artık yüksek, çetin çakıllı, manalı, bir dag tırmanılıyordu. Mesafenin verdigi yorgunlukla terleyen yüzünü, beyaz “MIM” markalı mendile silerken, kalbimde saklayamayacagım bir acı duydum. Ruhum ezildi. Gözlerimde hayaller, beynimde birer birer mazinin tatlı
hayalleri dolastı. Batıya döndüm. Istanbul beyaz ufuklarına dogru 3 senedir hasret çektigim bir mevcudiyetin hayaline yemin ettim. “Vatanın düsman ayakları, camileri hac gölgeleri altında görmektense, genç hemsirelerin
namusları ayak altına alınmak, ihtiyar annelerin beyaz saçlarına hakaret edilmektense, senin; Özellikle senin, “Ey güzel hayal! Düsman kucagında çırpındıgını duymaktansa , su yüksek tepenin bulutlara karısmıs zirvelerinde
bayragım gibi kırmızı kanlara boyanarak ölümü isterim.” Dedim.

Mukaddesatımı çignemek isteyen, Kabeme haclar yerlestirmek isteyen, bu sefil düsman leslerinden kan abidesi ve zafer teskil etmeden ölmeyecegim.

Gözlerimde beyaz ve güzel bir hayal, ellerimde ölüm püsküren küçük ve yuvarlak bombalar oldugu halde yürüdüm. Ilk bombayı sevgilim namına ateslerken batıya, onun diyarına bulutlarla selamlar hürriyetler yolladım.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
rodin63
MODERATÖR
MODERATÖR
rodin63


Mesaj Sayısı : 454
Kayıt tarihi : 23/02/08
Nerden : sanlıurfa/İZMİR

Çanakkale Cephesinden Asker Mektupları Empty
MesajKonu: Geri: Çanakkale Cephesinden Asker Mektupları   Çanakkale Cephesinden Asker Mektupları Icon_minitimeSalı Mart 18, 2008 5:10 pm

BIR BÖLÜK KOMUTANININ MEKTUBU
ÇANAKKALE, 1915
24 Temmuz 1915’te düsman Seddülbahir mıntıkasında ikinci hatta bulunan bölügümün Ilderesi’ni takiben Gaziler Tepesine yetismek için silaha sarıldıkları bir günde bütün bölüge misal olan fedakar dört neferin kahramanlıkları:

Sabah günesinin dogmasıyla birlikte yüzlerce topun soguk namlusundan müthis seslerle çıkan mermilere asabiyetle yumruklarını sıkan askerlerim,düsman üzerine atılmak ve onları yere sermak için dört gözle bekletilen ileri hareketin emrini aldı. Gaziler’i takviyeye gidiyorduk . Ilderesi, düsmanın yüzlerce mermisin düstügü yer olup, buradan geçmek biraz tehlikeli ise de , düsmandan intikam için bütün bedenleri titreyen askerim, din kardeslerine yetismege mani olan her seye bir alakalı bakısla, fırlayarak ileri atıldılar.

Yol üzerinde her nasılsa düsman mermisinden ates alan bir sandık cephane, yolu bütün bütün kapamıs,dini,vatanı, milleti için yoldan geçmeye çırpınan bu Türk kalpleri, civardan tedarik ettigi kum torbalarını omuzlayarak yanan sandık üzerine hemen dördü birden atıldı. Iki saniye sonra sandık, torbalar altında kalmıs ve yolumuza mani olacak müskülat ortadan kaldırılmıstı.

Bu dört askerin cesareti ve fedakarlıgı sayesinde Ilderesi yolu açıldı. Tam zamanında Gaziler’de bulunan silah arkadaslarını yetismek mümkün oldu ise de, Ethem Onbası ismindeki nefer bu vazifeyi yerine getirdikten sonra sol kalçasından sarapnel misketi ile yaralanarak su sözleri söyledi:“Bir senedir kullandıgım silahımla hunhar düsmana bir kursun atmadan hastaneye gidiyorum. Bari benim intikamımı siz alın” diye ellerime kapandı ve sulu gözlerinden yaşlar akıtarak ayrıldı.

Bu dört yavrunun azmini degil kursun, süngüler ,toplar bile kesemediginden kahramanca haraketleri,ecdatımızın Osmanlı Tarihindeki sırasına geçmekle, gelecek nesillere yadigar olmak üzere isimlerinin zikr olunmasını görev bilirim.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
rodin63
MODERATÖR
MODERATÖR
rodin63


Mesaj Sayısı : 454
Kayıt tarihi : 23/02/08
Nerden : sanlıurfa/İZMİR

Çanakkale Cephesinden Asker Mektupları Empty
MesajKonu: Geri: Çanakkale Cephesinden Asker Mektupları   Çanakkale Cephesinden Asker Mektupları Icon_minitimeSalı Mart 18, 2008 5:11 pm

BIR SEHIDIMIZIN SON MEKTUBU
Çanakkale Savaslarında sehit olan Kolagası Mehmet Tevfik Bey
Ovacık Karibindeki Ordugahtan 31 Mayıs 1915 Pazartesi
Sebebi hayatım. Feyz-ü refikim. Sevgili Babacıgım Validecigim.
Arıburnunda ilk girdigim müdhis muharebede sag yanımdan ve pantolumdan kursun geçti, ham-dolsun kurtuldum. Fakat bundan sonra girecegim muharebelerden kurtulacagıma ümidim olmadıgından bir hatıra olmak üzere su yazılarımı yazıyorum.

Hamdü senalar olsun Cenab-ı Hakk’a ki beni bu rütbeye kadar isal etti. Yine mukadderati ilahiye olarak beni asker yaptı. Siz de ebeveynim olmak dolayısıyla beni vatan ve millete hizmet etmek için ne suretle yetistirmek mümkün ise öylece yetistirdiniz. Sebeb-i Feyz-ü refikim ve hayatım oldunuz. Cenab-ı Hakk’a ve sizlere çok tesekkürler ederim. Simdiye kadar milletin bana verdigi parayı bugün haketmek zamanıdır.Vazife-i Mukaddese-i Vataniyeyi ifaya cehdediyorum. Rütbe-i Sehadete suudedersem Cenab-ı Hakk’ın en sevimli kulu olduguma kanaat edecegim.Asker oldugum için bu her zaman benim için pek yakındır,sevgili babacıgım ve validecigim.

Göz bebegim olan zevcem Münevver ve oglum Nezih’cigimi evvela Cenab-ı Hakk’ın saniyen sizin hümayenize tevdi ediyorum.Onlar hakkında ne mümkün ise lütfen yapınız.Oglumun talim ve terbiyesine siz de refikamla birlikte lütfen sayediniz.Servetimizin olmadıgı malumdur.Mümkün olandan fazla bir seyi isteyemem,Istesemde pek beyhudedir.Refikama hitaben yazdıgım mel-fuf mektubu lütfen kendi eline veriniz.Aglayacak üzülecek tabii müteselli ediniz. Mukadderat-ı ilahiye edecek vech ile veriniz.Münevverin hafızasında veyahut kendi defterinde mukayyet duyunat da dogrudur.Münevver’e yazdıgı mektubum daha mufassaldır kendisinden sorunuz.

Sevgili baba ve validecigim. Belki bilmiyerek size karsı da kusur etmisimdir,beni affet mukadderatı ilahiye böyleymis hakkını helal et ruhunu sadet,yengeniz Münevver hanımla oglum Nezih’e sende yardım et.Sizi de Cenab-ı Hakk’ın lütuf ve himayesine tevdi ediyorum.

Ey akraba ve ehibba ve evda cümlenize elveda,cümleniz hakkınızı helal ediniz. Benim tarafımdan cümlenize hakkım helal olsun.Elveda elveda cümlenizi Cenab-ı Hakk-a tevdi ve emanet ediyorum. Ebediyen Allah’a ısmarladım.Sevgili, babacıgım ve validecigim.

Oglunuz Mehmet Tevfik"
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Çanakkale Cephesinden Asker Mektupları
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Asker gifleri

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Acelya :: ÇANAKKALE ŞEHİTLERİNE-
Buraya geçin: