Nadr ibni Şeyban Radiyallâhu Anhtan rivayetle Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur:
“Allah Azze ve Celle size Ramazan’da oruç tutmayı farz kıldı, ben de
teravih namazı kılmak ve Kur’ân okumak için gece uyanık kalmanızı
sünnet kıldım.
Kim inanarak, ihlâsla hareket edip sevabını yalnız Allah’tan bekleyerek
Ramazan orucunu tutar, gecesinde de uyanık kalır, teravih namazı kılıp
Kur’ân okursa annesinden doğduğu gün gibi günahlarından arınmış olur.”
(Nesâi, Sıyam: 40; Müsned, 1:195)
Teravih namazı, Ramazan gecelerini manalandırıp nurlandıran tatlı bir
ibadettir. Mü’minler kalp ve gönüllerini bu manevî havayla temizlerler.
Ayrıca iftar sonrasında vücuda bir ağırlık çöker. Ancak teravih namazı
sayesinde bu sıkıntı dağılır, sindirim kolaylaşır. İnsan hem bedenen,
hem de manen bir ferahlığa kavuşur.
Teravih namazı, kadın-erkek her Müslümana müekked sünnettir.
Teravih namazı, orucun değil, vaktin sünnetidir. Bunun için hastalık ve
yolculuk gibi bir mazeretten dolayı oruç tutmayanlar da teravih
namazını kılmaya çalışırlar.
Teravih namazı, o geceyi ihya etmek, gecenin bütününü ibadetle geçirmek demektir.
Bu gerçeği Peygamber Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem bir hadislerinde şöyle ifade ederler:
“Teravih namazını imamla birlikte sonuna kadar tamamlayan o geceyi
bütünüyle ibadetle geçirmiş gibi sevap elde eder.” (Tirmizi, İbni Mâce,
İbni Huzeyme)