Acelya
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Acelya

ACELYANIN DÜNYASI DOSTLUGUN VE SEVGININ TEK SIMGESI
 
PortalPortal  AnasayfaAnasayfa  GaleriGaleri  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Oruç tutmayı mubah kılan özürler

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
sitekurucusu
Admin
Admin
sitekurucusu


Koç
Yılan
Mesaj Sayısı : 23648
Doğum tarihi : 01/04/65
Kayıt tarihi : 17/02/08
Yaş : 58
Nerden : insanligin oldugu yerden

Oruç tutmayı mubah kılan özürler Empty
MesajKonu: Oruç tutmayı mubah kılan özürler   Oruç tutmayı mubah kılan özürler Icon_minitimePaz Eyl. 07, 2008 3:29 pm

ORUÇ TUTMAMAYI MUBAH KILAN ÖZÜRLER
160- Aşağıdaki on sebebden ötürü oruç tutmamak veya tutulmuş bir orucu bozmak mubahtır:
1) Yolculuk: Ramazanda en az üç günlük (on sekiz saatlik) bir yere
gidecek olan kimse, geceden oruca niyet etmeyebilir. Bundan dolayı o
gün yola çıkınca oruçlu bulunmamış olur. Fakat bir kimse oruç tuttuktan
sonra, gündüzün yolculuğa çıksa, bu yolculuk o ilk gün için bir özür
sayılmaz, orucuna devam etmesi gerekir. Ancak o gün yola çıkar da,
ondan sonra orucunu açarsa, kendisine keffaret gerekmez, yine sadece
kaza gerekir.
2) Hastalık: Bir hasta canının helak olacağından veya aklının
gitmesinden veya hastalığının artmasından veya uzamasından korkacak
olursa, oruç tutmayabilir ve tutmuş olduğu orucu bozabilir. Sonradan
iyileşince tutamadığı günleri kaza eder. İlerlemesinden korkulan göz
ağrısı da böyledir; çünkü bu da bir hastalıktır.
Bununla beraber yalnızca bir kuruntuya bağlı korku yeterli değildir. Ya
hastanın tecrübesinden veya görülen belirtilerden dolayı kendisince
kuvvetli bir zan bulunmalıdır. Yahut uzman olan müslüman bir doktor
tarafından haber verilmelidir.
Oruç tuttuğu takdirde, böyle hasta olacağı delilden doğan kuvvetli bir
zanna veya yetkili müslüman bir doktorun haberine dayanan sağlam bir
kimse de hasta hükmündedir.
Yine, ağır sıtma nöbetine tutulan kimse, henüz sıtma belirmeden orucunu
bozacak olsa, bunda bir sakınca yoktur. Fakat gün aşırı sıtmaya tutulan
kimse, belli günde sıtmanın geri dönmesi sebebiyle kendisini zayıf
düşüreceğini düşünerek orucunu bozduğu halde, sıtma meydana çıkmamış
olsa, kendisine keffaret gerekmez.
3) Düşmanla Cihad: Ramazanda düşmanla savaşacak bir İslâm mücahidi,
düşman karşısında zayıf düşeceğinden korkarsa, oruç tutmayabilir. Sonra
savaş yapılmasa da yine kendisine kazadan başka bir şey gerekmez.
4) Zorlama (ikrah) Hali: Hayata tesir edecek veya bir uzvun (organın)
telef olmasına sebebiyet verecek şekilde bir zorlamadan dolayı oruç
açılabilir, bu caizdir. Bununla beraber yolcu veya hasta bulunmayan bir
kimse, böyle bir zorlamaya rağmen ramazan orucunu bozmaz da zulmen
öldürülürse günahkar olmaz, daha büyük bir sevab kazanır ve dindeki
sağlamlığını göstermiş olur. Fakat yolcu veya hasta olan kimse, bu
zorlamaya rağmen orucunu açmaz da öldürülecek olursa, günaha girmiş
olur. Çünkü bunlar için aslında oruçlarını açma izni dinde vardır. Bu
ruhsattan zorlanma halinde yararlanmamak doğru olmaz.
5) Şiddetli açlık ve susuzluk: Oruçlu bir kimse açlıktan veya
susuzluktan dolayı helak olmasından veya aklına bir noksanlık
gelmesinden bir tecrübeye ve belirtiye veya müslüman bir doktorun
haberine dayanarak korkarsa, orucunu sonra kaza etmek şartı ile
bozabilir.
6) Gebelik, süt annelik: Şöyle ki, Ramazanda gebe bulunan, ya
kendisinin veya başkasının çocuğuna süt veren bir kadın, kendisine veya
çocuğa bir zarar gelmesinden korkarsa, orucunu bozabilir. Sonra onu
kaza eder. Ancak süt analığı gerçekleşmiş olmalıdır, çocuğa süt verecek
kendisinden başka bir kimse bulunmamalıdır. Yahut bulunduğu halde çocuk
memesini emmemelidir.
7) Hayz ve Nifas Hali: Bir kadın Ramazanda gündüzün adet görmeğe
başlarsa veya çocuk doğurursa, orucu bozulmuş olur. Artık adet
günlerinde ve lohusalık müddetinde oruç tutamaz, caiz değildir.
Fakat bir kadın adet günü sanarak orucunu bozduğu halde, o gün adet
görmemiş olursa, kendisine keffaret de gerekir. Tercih edilen görüş
budur.
Ramazanda adet gören bir kadın geceleyin adet kesilip temizlenecek olsa
bakılır: Eğer adet günleri tam on gün ise, ertesi gün ramazan orucuna
başlar. Fakat on günden az ise, adeti kesildikten sonra imsak vaktine
kadar yıkanmasına yetecek kadar fazla bir zaman kalmışsa, yine oruca
başlar. Bu kadar bir vakit bulunmaz ise, yıkanması arkasından hemen
imsak zamanı olursa, o gün oruca başlamaz; çünkü böyle on günden noksan
adet görenler hakkında yıkanma müddeti de adet vaktinden sayılır.
Cool Ziyafet: Ziyafet vermek veya bir ziyafete çağrılmak, nafile oruçları
bozmak hususunda bir özür sayılabilir. Bunun için, sonradan kaza
edebileceğine güvenen kimse, vereceği veya çağrıldığı bir ziyafetten
dolayı, nafile olarak tutmuş olduğu orucunu bozabilir. Çünkü orucuna
devam ettiği takdirde, bir müslüman kardeşini gücendirmiş olabilir.
Bir görüşe göre, nafile oruç ziyafet için zevalden önce açılabilirse
de, zevalden sonra artık açılamaz. Eğer ana ve babanın haklarına
riayetsizliği gerektiren bir hal olursa, o zaman bu oruç bozulabilir.
Ziyafet, farz ve vacib oruçlar için bir özür değildir.
9) Talaka (boşamaya) Yemin: Nafile veya kaza orucuna başlamış olan bir
kimseye orucunu bozması için bir şahıs kendi hanımının boş olmasına
yemin etse, orucunu bozmazsa karısının boş olacağını söylese, bu
oruçlunun o yemin eden adamı zarardan ve eziyetten kurtarması için
orucunu açması mendub olur. Bazı alimlere göre, daha istiva zamanı
olmamış ise, bu mendubdur (iyidir), değilse mendub olmaz. Fakat yemin
eden kimse oruçlunun babası ise mendub olur.
10) Yaş büyüklüğü: Kendisine şeyh-i fani denilen çok yaşlı ve güçsüz bir kimse oruç tutmayabilir.
Şeyh-i fani, o ihtiyar kimsedir ki, ölünceye kadar vücuduna zafiyet
gelir ve tekrar kuvvet bulmadan ölür. Böyle bir kimse için her ramazan
gününün orucuna karşılık bir fidye vermek gerekir. Bu fidye ramazanın
başında verilebileceği gibi, sonra da verilebilir. Birçok fakire
verilebileceği gibi, bir fakire de verilebilir. Bunun için otuz günün
fidyesi, ibahe (yemek yedirmek) sureti ile de ödenebilir. Şöyle ki, her
günün orucuna bedel fakire sabah-akşam doyacak kadar yemek yedirilmesi
yeterli olur.
161- Sağlığında üzerine borç kalan fidyeleri ödemeyen kimsenin, malı
varsa, bunların ödenmesini vasiyet etmesi gerekir. Eğer geriye
bıraktığı mal, fidye borçlarını karşılamayacak derecede ise veya ölü
hakkında bağış yapmak isteyenin koyduğu para yetmiyorsa "devir"
yapılır. Buna "İskat-ı Savm" denilir. ("İskat-ı Salât" bölümüne
bakılsın.)
162- Kendisini şeyh-i fani sanıp fidye vermiş olan kimse, sonradan oruç
tutmaya güç kazansa, fidyenin hükmü kalmaz. Oruç tutması ve geçmiş
günleri kaza etmesi gerekir.
163- Yolcu, hasta hayz ve lohusa halinde bulunanların kendilerini
oruçlu gibi göstermeleri gerekmez. Yolcu ile hasta aşikare
yiyebilirler. Ancak kendilerini yolcu veya hasta tanımayan insanlara
karşı açıkta yemeleri uygun değildir. Suçlanmadan kurtulmak ve din
kardeşlerine saygı göstermek için meydanda yememelidir. Haiz ve lohusa
için de, gizli yiyip içmek edebe daha uygundur.
164- Oruç tutması gerekmeyen bir kimse, ramazan günleri içinde oruç
tutmasını gerektiren bir hal ile karşılaşırsa, günün geri kalanını oruç
tutması (yeyip içmemesi) uygundur. Örnek: İmsak vaktinden sonra
temizlenen haiz veya lohusa bir kadın, o günün akşamına kadar imsak
etmelidir.
Yine, bir yolcu oruçlu olarak sabahlayıp da ondan sonra beldesine dönse
veya başka bir beldeye girip ikamet etse veya oruçlu olmadığı halde
imsak vaktinden sonra ikametgahına dönse, artık o günün akşamına kadar
imsak etmelidir. İftar etmesi çirkindir.
Yine, imsak vaktinden sonra sağlığa kavuşan bir hasta, aklını
kaybettikten sonra kendine gelen bir mecnun, buluğa eren çocuk, İslamı
kabul etmekle ihtida eden kimse ve herhangi bir sebeble orucu bozulan
için gerekli olan, günün geri kalan kısmını oruçlu gibi geçirmektir.
Din terbiyesi bunu gösterir. Hatta böyle davranmak, sahih olan görüşe
göre vacibdir. Diğer bir görüşe göre müstahabdır.
Büluğa eren çocuk ile ihtida eden (İslamı kabul eden) şahsa, o günün
orucunu ayrıca kaza etmek gerekmez. Çünkü bunlar imsak vaktinde
mükellef bulunmamışlardır. Diğerlerine ise, kaza etmek gerekir.
165- Bir yolcu için güçlük yoksa, ramazan orucunu tutması daha
faziletlidir. Fakat güçlük çekilecekse veya arkadaşları oruçsuz olup
yiyecekleri aralarında müşterek ise, iftar etmesi daha faziletlidir.
166- Nafakasını (geçimini) kazanmaya muhtaç olan bir işçi veya
sanatkar, bu işle uğraştığı takdirde, orucunu bozmasını mubah kılacak
bir hastalığa uğrayacağını bilecek olsa, daha hasta olmadan iftar
etmesi helal olmaz.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://acelya.forumakers.com
 
Oruç tutmayı mubah kılan özürler
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Acelya :: RAMAZAN ÖZEL-
Buraya geçin: