Bilge bir insan son anlarını yaşadığı hasta yatağında yatarken
öğrencileri etrafına toplanmış
bir isteğinin olup olmadığını sorduklarında
tüm öğrencileri hayretler içinde bırakan şu cevabı vermiş: -Bana bir tabak pasta getirir misiniz? Pasta getirilir
pastayı yer ve öğrenciler bilge insanın ağzından çıkacak son mesajı beklerken
o; - Pastanın tadı çok nefisti
der ve gözlerini yumar. Öğrenciler
buna hiçbir anlam veremezler... Durumu bir başka bilge insana aktardıklarında o
şu açıklamayı yapmış: Aslında hocanız size muhteşem bir mesaj iletmiştir. O da
dikkatinizi yaşadığınız ana çekmek. Ne geçmişin acılarına
ne de geleceğin kaygılarına yoğunlaşmadan yaşadığınız anın tadını çıkarmaya
yediğiniz pastanın zevkini çıkarmaya dikkatinizi çekmiştir
der. Birçok insan geçmişte yaşadıklarının veya gelecekte yaşayacaklarının arasında gidip gelmekten bugünü yaşayamazlar. Tedirgindirler
aceleci olurlar
panik halini yaşarlar
bir koltuğa iki karpuzu almaya çalışırlar. Zamanlarını verimli kullanamazlar. Bu halleri
beyin hücrelerini tahrip etmeye kadar götürür. Hatta bu insanlar
"Bir olayın kötü yönlerini düşün
iyi olunca sevinirsin" gibi bir felsefeyi de benimsemiş durumdadırlar. Yaptıkları hatalar
yaşadıkları başarısızlıklar
gösterdikleri beceriksizlikler
üzüntüler onları öylesine meşgul eder ki
"Ben aslında daha önce de pek başarılı olamadım" gibi geçmişte yaşadıklarını düşünüp dururken zaman akıp gider ve bugünü değerlendiremezler. Zamanın verimli bir şekilde kullanılamamasından dolayı da başarısızlık doğal bir sonuç olacağından "Ben biliyordum böyle olacağını " diyerek kehanette bulunurlar. Oysa insan "Ne ekerse onu biçer." Ancak bunda öylesine aşırıya kaçmışlardır ki
geleceğin olumsuz sonuçlarını daha şimdiden yaşamaya başlamışlardır bile. Ama nedense korktukları hep başlarına gelir. Temel’in muz fıkrası örneğinde olduğu gibi. Temel bir gün yolda yürürken muz kabuğuna basıp düşmüş; birkaç gün sonra yine aynı yolda on metre ilerisinde bir muz kabuğunu görünce "Hay Allah
yine düşeceğim..." demesi gibi. Sınava hazırlanan öğrencilerin de "Başarılı olamazsam..." diye olumsuz düşünüp
bu düşündüklerinin gerçekleşmesi gibi. İşte bu durumdaki öğrenciler
sınava hazırlanırken bütün güçlerini kullanırlar. Belki çok çalışırlar
belki de çalışmayı çok isterler. Ancak akıllarından geçen "Ya kazanamazsam..." düşüncesi onların tüm umutlarını kırar."Zaten kazanamayacağım" düşüncesine o kadar inanırlar ki çalışma konusunda isteksizleşebilir
hatta baştan pes edebilirler. Tüm bunların sonunda
bu öğrenciler ve bu insanlar potansiyellerinin çok altında başarı gösterirler. Çünkü var olan potansiyellerini kullanma fırsatını bulamazlar. Geçmişi yeniden yaşayamayız. Gelecek çok uzakta
onu göremeyiz. Eğer geleceği değiştirmek istiyorsanız bugünü değerlendirin ve değişimi hayallerinizde değil "bugünde" gerçekleştirin. Çünkü ancak "bugün" denetimimiz altındadır ve bizler sadece denetimimizde olan şeyleri değiştirebiliriz. Ne geçmişin acılarını ne de geleceğin kaygılarını yaşamak... Bugünün tadını
yaşadığımız anın zevkini çıkarmak...