Sessizliğin Hükümranlığı
susuyorduk
dudaklarımızda kilitler
sessizliğin hükümranlığında esirdik
alazdan bir hasreti yontuyorduk delice
ne istediğimizi bilerek
geçilmez surları yıkıyorduk
yalınayak yürüyorduk üzüm bağlarına
bir asma canlanıyordu yanına sokuldukça
avuçlarından şıra damlıyordu inleyerek
ışkınlar yere eğiliyordu titreyerek
zaman kelimelerin ölüm zamanıydı
sustukça susuyorduk
vedaya uzanan düşlerin yolunda
kırılırdı
budanırdı omca filizleri.hoyratça kopuk kopuk
çubuğun gözlerine baksan
dökülen can suyumu görürdün
dökülenler özümdü... içyüzümdü.
kalbimin kesik yanıydı