İkinci Dünya Savaşında demokrasiler arasında yer almış olan Türkiye'nin, savaştan sonra iç politika bünyesinde esaslı bir gelişme görülür. Milli Kurtuluş Hareketi'nin birinci bölümünü yurdu yabancı kuvvetlerin istilasından kurtarmak teşkil eden. İkinci bölümü ise büyük bir iç değişme, bir devrim hareketi olarak devam etmiştir. İkinci Dünya Savaşından sonra Türkiye'de demokrasinin gelişmesi bu devrim hareketinin devamından başka bir şey değildir.
Ancak yüzyıllarca mutlak bir idare altında yaşadıktan sonra, milli egemenlik sistemine geçmek kolay olmamıştır. Bu bakımdan Büyük Millet Meclisi kurulduktan ve Cumhuriyet ilan edildikten sonra Büyük Millet Meclisinin çalışmaları, bazı nedenlerle tek parti sistemine dayanmaktaydı. 1924'de girişilen çok partili rejimi çeşitli olaylar yüzünden son verilmişti. Fakat İkinci Dünya Savaşı esnasında diğer hür demokrasilerle ilişki kurulunca siyasi bünyemizi daha demokratik bir şekilde geliştirmek gerekti. Çünkü iki dereceli bir seçim ve tek parti hakimiyeti bağımsız demokrasinin kurulmasına engeldi. Bu nedenle savaş bitince çok partili sisteme geçmek zorunluluğu doğdu. Esasen devrimlerimiz bu yolda bir gelişme için gereken ortamı hazırlamış ve hür demokrasi fikrini milli bir dava olarak bilinçlendirmiştir.