sitekurucusu Admin
Mesaj Sayısı : 23648 Doğum tarihi : 01/04/65 Kayıt tarihi : 17/02/08 Yaş : 59 Nerden : insanligin oldugu yerden
| Konu: 15 subat günün duasi Ptsi Şub. 16, 2009 2:45 pm | |
| Ey yerlerin ve göklerin tek sahibi, ihtişamını hiçbir aklın kavrayamadığı, ancak secdeye kapanarak teslimini arz ettiği Yüce Allah'ımız (cc). Sen bizim yegane havlimizsin, kuvvetimizsin ve Sen (cc) bizlerin en güzel vekilisin. Her an ve her zaman Senin yardımına ve inayetine muhtacız. Lütfunla bizi Cennet'ine al, rahmetinle bizi bu çöllerde mahv ü perişan eyleme. Amin. Zira bir ince ağaç kökü bile senden aldığı güç ile “Bismillah” der, koca taş ve kayaları ikiye böler. İpek gibi yumuşacık olsalar da birer Asa-yı Musa (as) kesilir, taşlardan ihtiyacı olan suyu çıkarır. Minicik tohumlar, sana dayanırlar ve bağırlarında taşıdıkları ulu ağaçları neşv ü nema ettirmek için gerinirler ve birçoklarına -başta biz insanlara- mezar olan kara toprağın bağrında silkinir ve yeryüzüne başlarını uzatıverirler. Bütün mevcudat lisanen Yüce Zât’ını (cc) zikreder, “Bismillah” der. Senin Güzel İsimleri’ni anar, senin kuvvetine dayanır, seni vekil tanır. Küçük bir fidan kökü kadar bir tevekkülü bize de nasip et ya Rabbi. Eğer biz de o tevekküle erebilseydik, koca kainata bile meydan okuyabilirdik. Halbuki esen en ufak yelde bile savruluveriyoruz; şiddetli tipilere ve fırtınalara yelken açmaktan dem vururken... Lakin zamanımızda öyle civanmertler, öyle iman ve tevekkül abidesi kulların var ki, lütfunla insanlığın şerefini kurtarıyorlar ve ebedi sözüne canlı şahitlik ediyorlar. Hani meleklerin: “Yeryüzünde bozgunculuk çıkaracak insanlar mı yaratacaksın ya İlahi?” endişelerine karşı: “Sizler benim bildiğimi bilmezsiniz!” diyerek, ileride onlar içinden çıkacak ve insanlığın yüzünü ağartacak asrın diğergâmları ve karasevdalılarına remzen işaret etmiştin. İşte onlar şimdilerde -gassalın elindeki bir meyyit teslimiyeti ile- istikamet buyrulan yere, Senin adını, nam-ı celilini duyurabilmek için dünyanın dört bir yanına hicret etmekteler. Afrika’nın cangıllarının içine, Orta Asya’nın steplerine, Sibirya’nın buzullarına kadar! Dillerini, dinlerini bilmedikleri topluluklar arasında bütün imkansızlıklara rağmen Senin adının tomurcuklar gibi tecelli ettirmeye ahd etmiş, gönül koymuşlar, lütfunu bekliyorlar. Bir fânî kulun, “Bana bir dayanak noktası bulun, dünyayı bile yerinden oynatırım.” demişti. İşte bizdeki istinat noktası da sana olan imanımızdır. O kavi ve mukim olursa inayetinle dünyalar bile yerinden oynayacaktır… Öyle buyuruyorsun: “Ben sevdiğim kulumun gören gözü, tutan eli, yürüyen ayağı olurum.” Böylesi bir muhatabiyete mazhar birisine kim ilişebilir ki? Böyle birisi nerede vartaya düşer ki? Zira böylesinin o keskin ferasetinden korkulur! Gecenin bir yarısında, soğuğun ayazında Sen’den başka bir güç var mıdır ki karanlıklara da hükümran olsun, hem şu sözleri bihakkın duysun? Baktığımız şu uçsuz bucaksız gibi gözüken gökyüzünü yıldızlarla donatan yüce haşmetinle ancak Zât-ı Zülcelalin duyabilir. Ey biz kimsesiz olanların kimsesi, bize eman ver. Ki, bizler Yunus (as)’un zifiri karanlıkta, derya ortasında, bir balık karnında iken iliklerine kadar hissederek seslendirdiği gibi: “Bizler nefsimize zulmettik. Sen eman vermezsen kim kurtarabilir ki bizi?” diyoruz. Ayrıca, Efendimiz’in (sas) tavsiye buyurduğu şekliyle sana niyaz ediyoruz: “Allah’ım, nefsimi Sana teslim ettim, yüzümü Sana döndüm, korkum da, ümidim de Senden olduğu için her işimi Sana havale ettim...” Efendimiz’in kudsi bir hadisinde, “Kulum beni nasıl tanıyorsa, ben ona öyle muamele ederim.” buyuruyorsun ey Cenab-ı Mevlâ… Seni sonsuz kudret sahibi, inayetli, merhametli bilerek; işlerini Sana ısmarlayanı, Sana güveneni, Sana dayananı zayi etmeyeceğini, zannında yalancı çıkarmayacağını -o Yüce Adını bildiğim gibi- biliyorum ya İlahi! Bizleri mahcup etme ya Rabbi. Amin. “Gönül seni bulmuş ise Başkasını anar mı hiç! Ateşine yanmış ise, Başka nâra yanar mı hiç! Seni bulanlar bulmuştur, Akıp akıp durulmuştur, Ârif Seninle doymuştur Başkasıyla kanar mı hiç!”(ALINTI) window.google_render_ad(); | |
|