Sırtlanmışken tüm sensizlikleri onca ağırlıyla
Belime batan sivri bir acısın şimdi
Al beni zindanının en karanlık köşesine
Usulca beklerim orda son nefesimi
Canım yansa da sesimi çıkartırsam namerdim
Hiç sayıyorum sana yazdığım şiirleri
Kendi kalemimi kendim kırıyorum
Ağırlaşan göz kapaklarımı
Bir daha hiç kaldırmamacasına kapatmak istiyorum
Ve seyretmek istiyorum yaşamdan sıyrılıp gidişimi
Dokunmasınlar ruhundan arınmış bedenime
Kalsın son dokunanın sen olduğunu bile bile
En tazeliğiyle en körpeliğiyle
Ben seni hayata direnerek besledim içimde
Sen ise adımı dilenerek yaşayacaksın tüm özlemlerin ile
Gidiyorum işte hadi ne duruyorsun sevinsene
Yokluğumun her gününe verilecek isminin baş harfleri
Bak yitip gittikten sonra bile hiçe sayılmıycak varlığın
Dillerde dolaşacak sayemde o eşsiz güzellikteki iki hecelik adın
Almaya gör bir kere sevdanın ahını
Taşımaya gör boynunda bir ücranın vebalini
O zaman tadarsın sende
Tüm gerçekliğiyle kimsesizliği
Bu gün acılar kuşanmış oturuyorsam karşında
Gözlerinin içine bakamıyorsam eskisi gibi umutla
Yırtılmış hırpalanmış sevdandandır
Bu gün her şeyi ve seni terk edebilirim ama unutma
Kendi gölgemden bile sakınıyorsam seni
Bana sırtını döndüğün o büyük şehrin
Issız sokaklarına sor sebebini . . .
aLıntı