Tarihte Bugün 25 Mart
Asıl adı Derviş Mehmed Zilli olan Evliya Çelebi, 1611 yılında, bazı kaynaklara göre Kütahya`da bazılarına göre ise İstanbul Unkapanı`nda doğdu. Babası Derviş Mehmed Zilli, sarayda kuyumcubaşıydı.
Ailesi Kütahya`dan gelip Unkapanı`na yerleşmişti. İlköğrenimini özel olarak gördükten sonra medresede okudu. Babasından tezhip, hat ve nakış öğrendi. Dayısı Melek Ahmed Paşa sayesinde IV. Murad`ın hizmetine girdi.
`Seyahatname`nin girişinde, bir gece rüyasında Hz. Muhammed`i gördüğünü, şefaat isteyecek yerde, şaşırıp "seyahat ya Resulallah" dediğini, Hz. Muhammed`in de ona gezme, uzak ülkeleri görme imkanı verdiğini yazar.
Bu rüya üzerine 1635`te önce İstanbul`u dolaşmaya, gördüklerini, duyduklarını yazmaya başladı. 1640`larda Bursa, İzmit ve Trabzon`u gezdi, 1645`te Kırım`a Bahadır Giray`ın yanına gitti.
Yakınlık kurduğu kimi devlet büyükleriyle uzak yolculuklara çıktı, savaşlara, mektup götürüp getirme göreviyle, ulak olarak katıldı.
1645`te Yanya`nın alınmasıyla sonuçlanan savaşta, Yusuf Paşa`nın yanında görevli bulundu. 1646`da Erzurum Beylerbeyi Defterdarzade Mehmed Paşa`nın muhasibi oldu. Doğu illerini, Azerbaycan`ı, Gürcistan`ı gezdi.
Bir ara Revan Hanı`na mektup götürüp getirmekle görevlendirildi, bu sebeple Gümüşhane, Tortum yörelerini dolaştı. 1648`te İstanbul`a dönerek Mustafa Paşa ile Şam`a gitti, üç yıl bölgeyi gezdi.
1651`den sonra Rumeli`yi dolaşmaya başladı, bir süre Sofya`da bulundu. 1667-1670 arasında Avusturya, Arnavutluk, Teselya, Kandiye, Gümülcine, Selanik yörelerini gezdi.
50 yılı aşan bir zaman diliminde gezdiği yerlerde toplumların yaşama düzenini ve özelliklerini yansıtan gözlemler yaptı. Gezileri gözlemlere dayalı aktarmalar ve anlatılar dışında, önemli inceleme ve yorumlara da olanak sağlar.
`Seyahatname`nin içerdiği konular, belli bir çalışma alanını değil, insanla ilgili olan her şeyi kapsar. Üslup bakımından ele alındığında, Osmanlı toplumunda, özellikle divan edebiyatında yaygın olan düzyazıya bağlı kalınmadığı görülür.
Divan edebiyatında düzyazı ayrı bir marifet ürünü sayılır, ağdalı bir biçimle ortaya konurdu. Evliya Çelebi, bir yazar olarak, bu geleneğe uymadı; daha çok günlük konuşma diline yakın, kolay söylenip yazılan bir dil benimsedi.
Bu dil akıcı, sürükleyici, yer yer eğlenceli ve alaycıydı. Evliya Çelebi gezdiği yerlerde görüp duyduklarını yalnız aktarmakla kalmamış, kendi yorumlarını, düşüncelerini de katarak gezi yazısına yeni bir içerik kazandırmıştı.
Yazarın anlatımla gösterdiği başarı uyguladığı yöntemden kaynaklanır. Anlatım bir zaman dilimiyle sınırlanmaz. Bu özellik anlatılan hikayelerden, söylencelerden dolayı yazarın zamanla istediği gibi oynaması sonucudur.
Evliya Çelebi belli bir sürede, özdeş zamanda geçen iki olayı da görmüş gibi anlatır. Böylece zaman kavramını ortadan kaldırır. `Seyahatname`de izlenimler dışında, birer araştırma konusu olabilecek bilgi ve belgeler de ortaya konur.
Bunlar arasında öykü, türkü, halk şiirleri, söylence, masal, mani, ağız ayrılıkları, halk oyunları, giyim-kuşam, düğün, eğlence, inanç, komşuluk bağlantıları, toplumsal davranışlar ve sanat varlıkları önemli bir yer tutar.
Evliya Çelebi toplum bilgileri yanında, yörenin evlerinden, cami, çeşme, han, saray, konak, hamam, kilise, manastır, kule, kale, sur, yol, havra gibi değişik yapılarından da söz eder. Yapılış yıllarını, yapanı, yaptıranı, onaranı anlatır.
Yapının çevresinden, çevrenin havasından, suyundan söz eder. Böylece konuya bir canlılık getirerek çevreyle bütünlük kazandırır.
`Seyahatname`nin bir özelliği de değişik yöre insanlarının yaşama biçimlerine, davranışlarına, tarımla ilgili çalışmalarından, süs takılarına, çalgılarına dek ayrıntılarıyla geniş yer vermesidir.
Bazı bölümlerde, gezilen bölgenin yönetiminden, eski ailelerden, ileri gelen kişilerden, şairlerden, oyunculardan, çeşitli kademelerdeki görevlilerden ayrıntılı biçimde söz edilir. Eser, dil bakımından da önemlidir.
Yazar, gezdiği yerlerde geçen olayları ve ilgili gözlemlerini aktarırken bölgede kullanılan kelimelerden de örnekler verir. Bu örnekler, dil araştırmalarında, kelimelerin kullanım ve yayılma alanını belirleme bakımından yararlı olmuştur.
`Seyahatname`si çok ün kazanmasına rağmen, bilimsel bakımdan, geniş bir inceleme ve çalışma konusu yapılmayan Evliya Çelebi`nin 1682`de Mısır`dan dönerken yolda ya da İstanbul`da öldüğü sanılmaktadır.
Başka neler olmuş:1807: İngiltere Parlamentosu köle ticaretini yasakladı.
1944: Heykeltıraş Zühtü Müritoğlu ve Hadi Bara`nın yaptıkları Barbaros Hayrettin Paşa Anıtı törenle açıldı.
1957: Roma`da bir araya gelen Fransa, Almanya, İtalya, Belçika, Hollanda ve Lüksemburg, Avrupa Ekonomik Topluluğu ve Avrupa Atom Enerjisi Komisyonu`nun kurulmasına ilişkin Roma Antlaşması`nı imzaladı.
1960: Güney Afrika`da Johannesburg`da tüm siyah politik örgütler fesh edildi.
1975: Suudi Arabistan Kralı Faysal, akli dengesi bozuk yeğeni prens Faysal tarafından Riyad`da öldürüldü.
1976: İktisatçı ve tarihçi Şevket Süreyya Aydemir, Ankara`da vefat etti. Aydemir, `Tek Adam`, `İkinci Adam` gibi yapıtlarıyla tanınıyordu.
1986: İşkence yaptığını itiraf eden polis memuru Sedat Caner ile bu itirafları yayımlayan `Nokta` dergisine dava açıldı.
1998: Manisalı Gençler davasında, Yargıtay`ın bozma kararından sonra beş tutuklu genç tahliye edildi. Davada tutuklu sanık kalmadı.
1999: Sırbistan, NATO`ya savaş ilan edip BM`ye bildirince, NATO üyesi Türkiye de bu ülkeyle resmen savaşa girmiş oldu. Türkiye, uzun yıllar sonra ilk kez bir savaşta resmi taraf oldu.
2001: Tiyatro sanatçısı Tekin Siper, rol aldığı oyun sırasında kalp krizi geçirerek öldü.