Üç Silahşörler Özeti
Yıl 1926, yer Fransa’da Meung kasabası. Öyle bir yer ki, kavgasız, gürültüsüz bir gün görmek mümkün değildir. Herkes herkesle kavga edebilir. Sadece Kardinal’in adamlarına karşı gelinemez. Onlarla kavga etmek, başına belayı satın almak demektir.
“Şen Değirmenci” hanı yakınında yine bir kavga olduğunu Öğrenen halk, hemen oraya akın etti. Kavgaya sebep olan, her halinden Gaskonya’Iıhk akan, yeni çocukluktan çıkmış bir gençti.
Genç adamın adı D’artanyan idi. Babası, altına yaşlı ve komik görünüşlü bir at, beline uzun bir kılıç, eline de bir tavsiye mektubu yazarak, bundan sonra kendi yolunu çizmesi gerektiğini belirtmiş ve oğlunu bu kasabaya yollamıştı.
Genç adam, atı ve kendisi ile alay edenlere karşı kavga ediyordu. Ancak, karşısındakilerin çokluğu karşısında yenildi ve kafasına yediği darbeler sonucu bayılıverdi.
Hancı ve adamları, genç adamın cebinden babası tarafından şövalyelerin kumandanı Mr. Treville’e hitaben yazılmış tavsiye mektubunu bulunca, telaşa kapılıp, hemen aldılar.
Genç adam, iyileştiğinde hancının parasını vermek için elini cebine attığında, mektubun çalındığını fark etti. Bunun hesabını sormalıydı.
Paris’e yaklaştığında atını sattı ve yaya olarak şehirden içeri girdi. Kalabileceği bir oda tuttuktan sonra, Mr. Treviîte’yi bulmak için dışarı çıktı.’
Mr. Treville hemen hemen kralın en yakın dostu sayılırdı. Adamları, sadece kendisinden emir alırlar; hiç kimseden çekinmezlerdi. D’artanyan, Mr. Treville’nin konağının avlusundan içeri girdiğinde, en azından elli-altmış kadar şövalyenin bir arada bulunduğunu gördü. Bunların bîr kısmı aralarında konuşuyor; bir kısmı ise kılıç talimi yapıyordu. Aralarından geçerek, kendisine yol gösteren hizmetlinin yardımı ile Mr. Treville’nin odasına girdi.
Bu arada, Mr. Treville, Aratnis ve Portos isimli iki silahşoru, kardinalin adamlarıyla kapışıp esir düştükleri için eleştiriyordu. Athos’u da çağırın diye bağırıyordu.
Biraz sonra, Athos gayet kararlı adımlarla içeri girdi. Ancak, yaralı olduğu için, düşüp bayıldı. Mr. Treville hemen kralın doktorunun çağrılmasını emretti.
Biraz sonra, D’artanyan ile ilgilendi. Delikanlı, başından geçenleri ve tavsiye mektubunu çaldırdığını anlatınca, Mr. Treville’nin o kişiyi tanıdığını anladı. Mr. Treville’nin kendisi için Akademi müdürüne yazmış olduğu tavsiye mektubunu alırken, birdenbire konağın avlusunda kendisinden mektubu çalan adamı görüp, “işte, o” dedi ve fırladı. Kapıdan çıkarken, birisine çarptı. Özür diledi ise de, karşısındaki kabul etmedi. Bu biraz evvel bayılan ve yaralarını yeni sardırmış olan Athos’tan başkası değildi. Onunla, düello için saat on bir de sözleştikten sonra, hızla koşmaya devam etti. Ancak, bu defa da Protos’a çarptı. Bu arada adamı da gözden kaybetmişti. Protos’a da saat on üçe randevu vererek, koşmasına devam etti. Ama adam ortadan kaybolmuştu.
D’artanyan “amma şans, ha” dedi kendi kendine. Haklıydı. Aynı gün, en ünlü iki tane silahşörle tartışmış, mektubunu çalan adamı elinden kaçırmıştı. Tüm bunları düşünürken, daha önce tartıştığı silahşörleri gördü. Onlara doğru yaklaşırken, bu defa da çarpıştığı da Aramisle bir mendil meselesi yüzünden tartıştı ve onunla da saat on dörtte, düello için randevulaştı.
“Herhalde Ölümüm bir şövalye elinden olacak” diyordu.