sitekurucusu Admin
Mesaj Sayısı : 23648 Doğum tarihi : 01/04/65 Kayıt tarihi : 17/02/08 Yaş : 59 Nerden : insanligin oldugu yerden
| Konu: 19 Nisan 2011 Salı, Günün Hikayesi, Salı Nis. 19, 2011 2:59 am | |
| Yıllar evveldi. O zaman 3 yaşında küçük bir kız çocuğuydum.
Balkonda oturur hayatın akışının hiç farkında olmadan bacaklarımı korkuluklardan sallardım. Aslında güvensiz ve dünyayla yüzleşmenin sancılarının o günlerde minicik yüreğime yüklenmeye başladığını bilemiyordum. Küçüktüm , masumdum…
Şimdi o eve gidemiyorum. Annemin kırk yıllık evliliğinin ardında toplanmış eşyalarını görmeye cesaretim yok çünkü. Her türlü duygumu eğittiğim , sevdalarımı , hüzünlerimi yazdığım ve en önemlisi kendimi kendimle büyüttüğüm odam artık bir mezarlık gibi sessiz. Işığı soluk. Kokusu uçmuş. Benim ardımdan annemin kokusu da uçuyor evimizden. Rutubetli hastalıklı bir koku içten içe sarıyor duvarları.
Çabalamıştık oysa. Ailemiz ayakta duruyordu her şeye rağmen. Herkes birbirini çoktan terk etmişken yine nadirde olsa seslerimiz karışabiliyordu birbirine. Şimdi sıkıtılı bir “ iyi misin” e yaralı bir “evet” le cevap verecek sözler. Dürüst olunamayan yıllara daha yalancı olarak bakacağız bundan sonra. Ölüme kadar, ölerek yaşayacağız.
Herkesin tüm duygularının şahidi evimiz derin bir sessizliğe bürünüyor böylece. Çekilen fotoğraflar belleklerden siliniyor evden taşınıp gidenlerce. Babamsa duvarlarına sarılıyor bizi bırakarak. Hayata kucak açtığını sanarak boşluğa koştuğunu göremiyor. Asıl özgürlüğü müebbet mahkumiyete değişiyor. Yapılan takaslar eşyalarla sınırlı görünse de en büyük pazarlık gelecek üzerine yapılıyor. Herkes daha yaşamadıklarının bedelini bugünden ödüyor. Çünkü hesabın kime geleceğini bilemiyor kimse. Payına düşende düşmeyende sırtlıyor bu ağır yükü.
Aynaya bakıyorum. Yüzlerimiz siliniyor bir bir… artık bizi göstermeyen aynanın sırrı kırıldı. Geçmiş kendini bir anda öne attı. Bu bir kazaydı. Önce anneme çarptı,sonra abime, sonra da bana. Babamsa şoför koltuğunda emniyet kemeri bağlı yarasız oturuyordu. Mutluydu. İşte o büyük söz ne kadarda doğruydu. Hayat devam ediyordu.
Evet ediyor baba. Zaten hiç durmamıştı ki. Biz ağlarken de , mutsuzken de devam etmişti. Bunu biliyorum çünkü hayatın bir yolculuk olduğunu bilmek için senin kadar yaşamışlık gerekmiyor aslında. Mutsuz bir çocukluk yaşamış olmak yetiyor. Küçükken beraber yaptığımız şeyleri hatırlamaya çalıştığımda zorlanıyorum. Azlık çokluğu böyle eziyor işte. Şimdi oturup konuşmak neyi değiştirir. Çok evvel sesimiz boğazımızda düğümlenmemiş miydi zaten ?
Orhan Pamuk’un Yeni Hayat adlı kitabı “bir gün bir kitap okudum bütün hayatım değişti “ diye başlar. Sana dair bugüne dek yazdıklarımı okusaydın senin de hayatın değişir miydi acaba? Çünkü hala anlayamıyorsun. Hala beni kendi acılarımla incitmeye, zayıf noktalarımı kanırtmaya çalışıyorsun. O zaman senin aslında ne kadar zayıf ve aciz olduğunu daha iyi anlıyorum. Düşün kİ ben seni ne çok seviyorum , seni halen geçmişte bana açtığın yaralarla vurmuyorum kalbinden. Kilometrelerce yolu gelip yıllarca içinde taşıdığın öfkeyi kusarak bir oh çektin. Bense mutluluğumun zaferiyle senin karşında yine yenilmedim. Sağlamlaşacağına zayıflıyor duygular. Bir örümcek ağı gibi sağlam görünüp ipek iplikler gibi sürekli incelip kopuyor. Ama en çok ibrişimler acıtıyor canımı. Onlar gerildikçe kanıyor bileklerim. Sen bunu yaptıkça nasıl mutlu olabiliyorsun?
Küçüktüm ve masumdum. Hayata kara gözlerle bakan küçük bir kız çocuktum. Artık ne küçüğüm nede masum. Günahlarımı yüklenmiş belki de ömrümü çoktan yarılamışım. İnan ki bunların hiçbiri önemli değil. Önemli olan bugün durduğum nokta. Hayatın bana verdikleri ve aldıkları sayesinde ayağımda topuklu bir ayakkabıyla; dönebilirim istediğim an sırtımı istediğim insana. Belki birgün sana da dönerim. O zaman görebilirsin ancak senin için arkamda sakladığım gülü.
Çiler Dursun | |
|