Acelya
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Acelya

ACELYANIN DÜNYASI DOSTLUGUN VE SEVGININ TEK SIMGESI
 
PortalPortal  AnasayfaAnasayfa  GaleriGaleri  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 <marquee scrollamount="4" width="100%"><strong>A'dan Z'ye Türk Büyükleri...</strong></marquee>

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
sitekurucusu
Admin
Admin
sitekurucusu


Koç
Yılan
Mesaj Sayısı : 23648
Doğum tarihi : 01/04/65
Kayıt tarihi : 17/02/08
Yaş : 59
Nerden : insanligin oldugu yerden

<marquee scrollamount="4" width="100%"><strong>A'dan Z'ye Türk Büyükleri...</strong></marquee> Empty
MesajKonu: <marquee scrollamount="4" width="100%"><strong>A'dan Z'ye Türk Büyükleri...</strong></marquee>   <marquee scrollamount="4" width="100%"><strong>A'dan Z'ye Türk Büyükleri...</strong></marquee> Icon_minitimePaz Mart 30, 2008 12:28 pm

KOCA YUSUF


Ününü bütün dünyaya yayan büyük pehlivan. 1857 yılında Şumnu'nun Karalar köyünde doğdu. Ufacık bir çocukken köyde danalarla boğuşmaya başladı, sonra kispeti ayağına geçirip güreşmeye koyuldu. Ünü önce Deliorman'ı, sonra Kırkpınar'ı kapladı. Türk güreşinin gelmiş geçmiş en büyük pehlivanı olarak ortaya çıktı. Avrupa ve Amerika'da yaptığı bütün güreşleri kazandı. 1898 yılında Amerika'dan dönerken bindiği vapurun batması sonucu öldü. Mezarı dahi yoktur.
Koca Yusuf yalnız Türk güreşinde değil, güreş dünyasında da büyük bir zirvedir. Er meydanları Koca Yusuf'u, güreş tarihimizin en büyük pehlivanlarından biri olan ve 26 yıl Kırkpınar'ın başpehlivanlığını elinden bırakmayan ünlü Kel Aliço'nun karşısında tanıdı ilk kez. 27'inci yılda da başpehlivanlığı rakipsiz alacağını umarak Kırkpınar'a gelen Kel Aliço burada “Başa güreşeceğim” diyen Deliormanlı Yusuf isminde körpe bir çocukla karşılaştı.
Herkes er meydanlarının pek yaman kurdu Kel Aliço'nun bu “tüysüz kızan”ı karşısına çıktığına pişman edeceğini umuyordu. Ancak Deliormanlı Yusuf, öylesine yaman bir güreş çıkarıyordu ki, buna Kel Aliço da şaşırmış ve güreş alemindeki meşhur gaddarlığını dahi ortaya koymaktan çekinmemişti.
Ancak saatler uzayıp gittiği halde Aliço neticeyi lehine çeviriyordu. Üstelik ilerlemiş bir yaşta bulunan ünlü pehlivanda yorgunluk alametleri başgöstermeye başlamış ve durumu tehlikeye düşmüştü. 26 yılın başpehlivanı Aliço'nun böyle bir pehlivana yenilerek güreş dünyasındaki tahtını kaybetmesine kimsenin içi razı gelmiyordu. Havanın kararmasını fırsat bilenler güreşi yarıda bıraktırmak istediğinde Aliço'nun gür sesi er meydanını kapladı:

– A be burası Kırkpınar'dır... Er meydanıdır buncağaz. Burada yenişene kadar güreş tutulur. Zift fıçıları, çıralar ne güne duruyor? Tutuşturun oncağazları... Pişmiş güreş bırakılır mı hiç? Bu kızancağıza yenilmek kaderimde varsa bırakın yensin beni... Hem ben artık bu er meydanlarından çekileceğim. Aliço'yu yenmek talihini bir daha bu Yusufcağız nerede bulacak?

Aliço'nun bu sözleri Yusuf'u öylesine duygulandırmıştı ki, gözyaşlarını tutamadı ve büyük ustanın eline sarılıp öptükten sonra titrek bir sesle ona adetâ yalvardı:

–Ustaların ustası, pehlivanların pehlivanı, koçyiğit ağam benim! Gel bırakalım şu güreşi. Sözlerinle yendin sen beni. Elimde ayağımda derman komadın. Bu söylediklerinden sonra ben seni tutamam gayri. İstersen sen tut beni, vur sırtımı yere...
Aliço da meydanı çevreleyen kalabalığı teşkil edenler gibi çok duygulanmıştı. Nerede ise ağlayacaktı. Deliormanlı Yusuf'un alnına sıcak bir bûse kondurdu:
– Bu meydan bundan sonra senindir artık. Senin gibi bir pehlivan ortaya çıktıktan sonra gözüm arkada kalmadan ayrılacağım buralardan. Ödül de, başpehlivanlık da senindir. İkisine de güle güle sahip ol. İkisi de sana helal olsun oğul, dedi.
Ve o günden sonra Türk güreşinde Koca Yusuf'un devri başladı. Er meydanlarında kasırgalar yaratıp rakip tanımayan bir kuvvet olarak ortaya çıkan ve yalnız cüssesinden ötürü değil, güreş değerinden ötürü de “Koca” sıfatını alan büyük Türk pehlivanı yenecek rakip bırakmadı. Bunu fırsat bilen açıkgöz organizatörler onu Avrupa'ya götürdüler.Avrupa'dan sonra Amerika'da yaptığı güreşleri de kazanan ve dünyanın en ünlü pehlivanlarını sıraya dizen Koca Yusuf'a Amerika'da milyoner bir kadın aşık olmuştu. Bu kuvvet ilahından çocuk sahibi olmak istiyordu. Yusuf bunu işittiği zaman, “Ben buraya damızlık gelmedim” diye kükredi.
Avrupa ve Amerika'daki güreşlerinden 800 altın kazanmıştı Koca Yusuf. Bunları kemerine yerleştirip Fransız bandıralı La Buorgogne varupu ile yurda dönerken bindiği gemi Atlas Okyanusu'nda sis yüzünden İrlanda bandıralı Cromartyshre gemisiyle çarpıştı. 721 yolcunun bulunduğu La Buorgogne, kaşla göz arasında sulara gömülüvermişti.
Bu kez denizin içinde bir panik başlamıştı. Denize dökülenler, filikalara atlayıp canlarını kurtarmak istiyorlardı. Koca Yusuf da can havliyle bir filikanın kenarına yapışmıştı. Filika'da bulunanlar onun heybetli vücudu ile sandalı devirmesinden korktular. Önce yüzüne, kafasına kürekle vurmayı denediler. Fakat dev yapılı adamın çelik pençeleri sanki filikaya kilitlenmişti. Yarılan kafasından ve suratından akan kanlar posbıyıklarının üzerine doğru iniyordu. Onun bu hali filikada bulunanlara daha büyük bir dehşet vermişti. İçlerinden canavar ruhlu bir tanesi filika içinde bulunan ve ipleri kesmek için kullanılan ufak bir baltayı kaptığı gibi o çelik pençelere vahşi bir ihtiras içinde rastgele indirmeye başladı. Bileklerinden kesilip kopan o çelik pençeler gevşedi ve Koca Yusuf'un o dev vücudu Atlantik Okyanus'unun derinliklerine doğru gümülüp gitti...


KÜL TEGİN


Kül Tegin 684 yılında doğdu. Babası İlteriş öldüğünde ağabeyi Bilge 8, Kül Tegin ise 7 yaşındaydı. Ağabeyiyle birlikte amcası Kapağan Kağan tarafından büyütüldü. Bilge Kağan 32 yaşında ülke yönetimini ele aldığında, Kül Kegin de 31 yaşında onun yardımcısı oldu ve ordunun başına geçti. Ağabeyi ile birlikte ülkelerindeki isyanları bastıran Kül Tegin’e ilişkin en sağlıklı bilgiler Orhun Abideleri’nde yer alır.
Kül Tegin, 16 yaşında iken amcası Kapağan Kağan ile birlikte 50 bin kişilik Çin ordusuyla yapılan savaşa katıldı ve kahramanlığı ile dikkat çekti. Kül Tegin, 21 yaşında iken Çinli general Caca ile yapılan savaşta da yer almış ve üç atını kaybetmişti. Çinli askerlerin attığı 100’den fazla oktan kurtulmayı başararak, bu savaşın kazanılmasında büyük payı olduğu abidelerde yazılıdır.
Kül Tegin, 26 yaşında iken Göktürk Devleti’ne başkaldıran Kırgızlara karşı düzenlenen sefere de katıldı. Sanga Dağı’nın eteklerinde 710 yılında yapılan savaşta, Kül Tegin’in savaşçılığı Çinlilerin de dikkatini çekti ve Çin kaynaklarında onu ‘Yenilmez Savaşçı’ olarak gösterdiler.
Kül Tegin 27 Şubat 731’de 47 yaşında iken öldü. 1 Kasım 731’de kendisine büyük bir cenaze töreni düzenlendi. Törene Çin, Tıtan, Tatabı, Tibet, İran, Soğd, Buhara, Türgiş, Kırgız ve diğer devlet boyları da katıldı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://acelya.forumakers.com
 
<marquee scrollamount="4" width="100%"><strong>A'dan Z'ye Türk Büyükleri...</strong></marquee>
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Acelya :: OSMANLI TARiHi-
Buraya geçin: