Acelya
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Acelya

ACELYANIN DÜNYASI DOSTLUGUN VE SEVGININ TEK SIMGESI
 
PortalPortal  AnasayfaAnasayfa  GaleriGaleri  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
sitekurucusu
Admin
Admin
sitekurucusu


Koç
Yılan
Mesaj Sayısı : 23648
Doğum tarihi : 01/04/65
Kayıt tarihi : 17/02/08
Yaş : 59
Nerden : insanligin oldugu yerden

19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı Empty
MesajKonu: 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı   19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı Icon_minitimePtsi Mart 31, 2008 6:04 am

Türk Tarihinde kutlanması gereken günler vardır. Bunlardan biri 19 Mayıs 1919'dur.19 Mayıs 1919 Anadolu'da yeni Türk Devleti'nin fiilen temellerinin atıldığı gündür ve Türkiye Cumhuriyeti tarihimizin başlangıcıdır.

Yüce Önder Atatürk'ün Büyük Nutkunu bu olayla başlatması, doğum gününü soranlara 19 Mayıs'ı işaret etmesi bunun kanıtı sayılmalıdır.19 Mayıs'ın millî bayram olarak ilân edilmesi bu yargıyı daha da pekiştirmektedir.Atatürk, gerek Millî Mücadele döneminde, gerekse Cumhuriyet döneminde yurdumuzun birçok şehrini ziyaret etti.Bu ziyaretler,o şehirlerin mahallî övünç günleri olarak kutlandığı halde sadece 19 Mayıs yasa ile millî bayram kabul edildi.

Mondros Mütarekesi'nin imzalanmasından sonra Mustafa Kemal Paşa,13 Kasım 1918'de İstanbul'a geldi.İstanbul'da yaklaşık altı ay kaldı. Bu süre içerisinde vatanın kurtuluşu için çeşitli girişimlerde bulundu.
GENCLIK MARSI

Dağ başını duman almış,
Gümüş dere durmaz akar,
Güneş ufuktan şimdi doğar,
Yürüyelim arkadaşlar.
Sesimizi yer, gök, su dinlesin;
Sert adımlarla her yer inlesin.

Bu gök, deniz nerede var,
Nerede bu dağlar, taşlar.
Bu ağaçlar, güzel kuşlar,
Yürüyelim arkadaşlar.
Sesimizi yer, gök, su dinlesin;
Sert adımlarla her yer inlesin.

Her geceyi güneş boğar,
Ülkemizin günü doğar;
Yol uzun da olsa ne var,
Yürüyelim arkadaşlar.
Sesimizi yer, gök, su dinlesin;
Sert adımlarla her yer inlesin


Sevgili gençler,

Binlerce şehit vererek, sıkıntı ve yokluklar içinde, büyük özverilerle kurulan Türkiye Cumhuriyeti sizlere emanettir. Bu değerli emaneti yaşatmak ve sonsuza kadar korumak, gelecek kuşaklara en iyi şekilde aktarmak, en başta gelen görev ve sorumluluğunuzdur.

Yakın bir gelecekte ülke yönetiminde söz sahibi olacak ve Türkiye Cumhuriyeti'ni omuzlarınızda yükselteceksiniz. Ülkemizi, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün gösterdiği çağdaş medeniyet seviyesine sizler taşıyacaksınız.

Sevgi, saygı, hoşgörü ve uzlaşma ortamı içinde üstesinden gelinemeyecek bir sorunun bulunmadığını unutmamamız gerekir. Birlik ve bütünlüğümüze yönelik her türlü saldırı veya tehdit karşısında daha fazla kenetlenerek hiç bir kimsenin, hangi amaçla ve ne şekilde olursa olsun, huzur ve güvenliğimizi bozmasına fırsat vermemeliyiz.

Ay yıldızlı bayrağımızın altında hepimizin bir ve bütün olarak yaşamasına imkan sağlayan demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetidir. Tüm kurumlarıyla dimdik ayakta olan devletimiz, gelen saldırılara karşı Cumhuriyetin temel değerlerini korumaya sonuna kadar kararlıdır. Bu durumun sonsuza kadar devam edeceğinden kimsenin şüphesi olmasın.

Bu duygu ve düşüncelerle, Cumhuriyetin Kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ü, silah arkadaşlarını ve bu vatan için canlarını feda eden aziz şehitleri rahmet, minnet ve saygıyla anıyorum. Gençlerimizin bayramını tebrik ediyor ve tüm vatandaşlarımıza selam ve sevgilerimi iletiyorum.


Padişahla birkaç kez görüştü ve ona bu konuda düşüncelerini aktardı.Güçlü bir hükümetin kurulması için çaba gösterdi.Basın yoluyla geniş kitleleri bilgilendirmeye,halkı aydınlatmaya çalıştı. Kurtuluşa giden yolun temel ilkelerini yine bu dönemde ortaya koydu. Bunları çok yakın arkadaşlarına anlattı.

Böylece Millî Mücadeleden yana az sayıda,fakat etkin bir grup oluşturmayı başardı. Millî Mücadele Anadolu'dan başlatılacaktı.Bunun için öncelikle birer görevle Anadolu'ya geçilecek,mecbur kalınmadıkça görev terkedilmeyecek,görevi bırakmak gerektiğinde asla İstanbul'a dönülmeyecek,çalışmalar gayrî resmî bir tarzda sürdürülecekti.

Samsun'dan başlayan süreçte,onun tutum ve davranışları izlenecek olursa bütün bu prensiplere bağlı kaldığı görülecektir.Başlangıçta kendisiyle birlikte Millî Mücadeleye atılan arkadaşları arasında,zorunlu olmadıkları halde İstanbul'dan verilen emirlere hemen uyarak görevini bırakanları,bununla kalmayıp İstanbul'a dönenleri,söz konusu prensiplere aykırı davrandıkları için Nutuk'ta ağır bir biçimde eleştirmektedir.Yüce Önder'i diğerlerinden ayrı ve üstün kılan, azmi, iradesi,kararlılığı,milletine sevgisi ve güveni, zafere olan mutlak inancıydı.

Dokuzuncu Ordu Kıtaatı Müfettişliğine atandıktan sonra,heyecanla Harbiye Nezareti'nden çıkarken,"kafes açılmış,önünde geniş bir âlem,kanatlarını çırparak uçmağa"(1)hazırlanıyordu.Oldukça sıkıntılı,zahmetli bir yolculuktan sonra,Samsun'da milletiyle kucaklaştı.

Samsun,mülkî taksimatta doğrudan Dahiliye Nezareti'ne bağlı Canik Sancağı'nın merkez ilçesiydi.Karadeniz kıyısındaki bu şirin kasaba,Birinci Dünya Savaşı'nın yükünü taşıyan yerlerden biriydi.Genel savaş sırasında özellikle Rus istilâsına uğrayan Türk topraklarından göç eden çok sayıda insan buraya gelmiş,kasabanın rengi, havası birden bire değişmiş, yeni gelenlerin barındırılması sıkıntılar yaratmıştı.

Bunlar bir yana, Samsun aynı zamanda Pontusçu faaliyetlerin yoğun olduğu bir yerdi.Karadeniz'de dolaşmakta olan İtilâf donanmasından, Yunan savaş gemilerinin varlığından cesaret alan ve Samsun Rum metropoliti Germanos tarafından örgütlenen Pontus çeteleri sokaklarda dolaşıyor,asayişi ihlâl ediyor, köylere baskınlar düzenliyor,evleri,binaları ateşe veriyor ve korumasız Türkleri öldürüyorlardı.9 Mart 1919'da Samsun'a çıkarılan 200 kişilik İngiliz birliği, Pontus çetelerini büsbütün şımarttı.

Mütarekenin bozulacağı endişesiyle güvenlik kuvvetleri ya kullanılamıyor, ya da asayişsizliği önlemede yetersiz kalıyordu. Bu durumda sırf nefs-i mûdafaa için Türkler de harekete geçince,bu zamana kadar Pontus çetelerinin terör faaliyetlerini seyreden İngilizler,seslerini yükselttiler ve 21 Nisan 1919'da Osmanlı Hükümeti'ne bir nota vererek Orta Karadeniz'de Türklerin hıristiyanları katlettiklerini bildirdiler,bunun önüne geçilmediği takdirde bölgenin işgal edileceği tehdidinde bulundular.Esasında olay bunun tam aksineydi.

İngilizler gerçekleri tahrif ederek,Pontusçuları korumayı ve karışıklıkların devamını amaçlıyorlar bölgeyi işgal etmek için bahane arıyorlardı. İstanbul Hükümeti hemen bölgeye yetkili birini göndermek için kolları sıvadı.Derinlemesine bir araştırmadan sonra Mustafa Kemal Paşa üzerinde mutabakat sağlandı.

Çünkü O, ikinci meşrutiyetin çalkantılı döneminde siyasete bulaşmamış, girdiği bütün savaşlarda zafer kazanmış başarılı bir kumandandı. İşte bu noktada Mustafa Kemal Paşa ile Samsun'un dolayısıyla bütün Anadolu'nun ve Türk Milletinin kader çizgisi kesişiyordu. O büyük insan, sebatla, inançla, doğru bildiği yoldan ayrılmadan Türk Milletinin geleceğini kurtaran kahraman oldu.

Mustafa Kemal Paşa'ya asayişsizliğe neden olan olayları tayin ve tespit ile bunların ortadan kaldırılmasının yanında daha başka görevler ve görevin gerektirdiği yetkiler de verilmişti.

Atatürk,söz konusu yetkilerini değerlendirirken, bunları çok fazla bulduğunu ve İstanbul Hükümeti'nin bilerek,anlayarak bunları kendisine vermediğini belirtmektedir.Aynı günlerde ve daha sonra Anadolu'ya bir kısmı şehzadelerin başkanlığında olmak üzere heyetler gönderildi.Bunlar da önemli yetkilerle donatıldılar.

Nasihat Heyetleri, Tahkik Heyetleri,Teftiş Heyetleri adı altında Anadolu'da dolaşan bu kurulların da vatanın kurtuluşu yolunda büyük sonuçlar elde edecekleri bekleniyordu.Basın,bu beklentilere tercüman oluyor,heyetler hakkında geniş bilgiler veriyor,gittikleri yerlerde karşılanmalarından her türlü faaliyetlerine kadar hemen her konuda kamuoyunu aydınlatıyor,hadiseyle birinci derecede alâkadar oluyordu.

Halbuki Mustafa Kemal Paşa'nın Anadolu'ya gönderilmesi İstanbul basınında çok az ve sadece haber niteliğinde yer almaktaydı. Bu da kimden ve ne ölçüde sonuç beklendiğinin bir göstergesi sayılmalıdır.Bu halde esas olan görev ve görevin gerektirdiği yetkiler değil,yetkileri yerinde ve zamanında tam bir liyakatla kullanmak,mutlak zafere ulaşabilmektir. Mustafa Kemal Paşa'nın başarı sırlarından biri de budur.

19 Mayıs,sadece Türk millî kurtuluş hareketinin başlangıcı olmakla kalmadı, yeni Türk devletinin çağdaş değerlerle milletler ailesi içerisinde yerini almasını da sağladı.Mustafa Kemal Paşa'nın Samsun'a çıktığı andan itibaren zihnini meşgul eden problem millet iradesinin devlet hayatımıza yansıtılmasını sağlamaktı.

Hatta denilebilir ki bunu kurtuluşun önüne koymuş millî mücadelenin vazgeçilemez ilk şartı saymıştı.19 Mayıs'ı izleyen günlerde yapmış olduğu yazışmalardaki terminolojiye bakılacak olursa,bu açıkça görülür.

İzmir söz konusu olduğunda "ordu ve millet bu işgalî tanımayacaktır" derken bunu kastediyordu.Samsun'dan Kâzım Karabekir Paşa'ya çektiği telgrafta "millet ve memlekete medyûn olduğumuz en son vazife-i vicdaniye"den amacı da buydu.

Kurtuluş mücadelesi ancak milletle birlikte kazanılabilirdi. Milletle kazanılan mücadeleyi,yine milletle taçlandırmak lâzımdı. Yayın hayatına başlamalarına öncülük ettiği ilk iki gazeteden biri İrade-i Millîye,diğeri Hakimiyet-i Millîye adını taşıyordu.Bu değerler ve kavramlardır ki onu Türk Milletinin kalbinde "milletin kurtarıcısı", "devletin kurucusu" payesine yükseltmiştir.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://acelya.forumakers.com
 
19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» SPOR HABERLERI

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Acelya :: GENEL KÜLTÜR VE YAPANCI DILLER-
Buraya geçin: