|
| Gezi-Gözlem Metodu | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
sitekurucusu Admin
Mesaj Sayısı : 23648 Doğum tarihi : 01/04/65 Kayıt tarihi : 17/02/08 Yaş : 59 Nerden : insanligin oldugu yerden
| Konu: Gezi-Gözlem Metodu Ptsi Nis. 14, 2008 2:56 pm | |
| Gezi-Gözlem Metodu
Gözlem metodu, her çocukta var olan araştırmaya eğiliminin değerlendirilmesi olarak ortaya çıkmıştır. Eğitim-öğretimde gözlem, varlık ve olayların kendi tabiî ortamlarında plânlı ve amaçlı olarak incelenmesi demektir.
Psikoloji bilimi gözlemi, dikkatin dış dünyadaki olay ve varlıklara yönelmesi olarak tanımlamaktadır.
Gözlem metodu genelde eğitsel ders gezileri olarak da adlandırılır. Çünkü çoğu kez öğrencileri fabrika, müze, kütüphane, çeşitli devlet kurumları, dağ, orman, göl gibi yerlere götürerek oralarda doğrudan gözlem yaptırılarak bilgi toplanabilir. Bunun yanında gözlem sınıflarda da yapılabilir. Sınıfa getirilecek bir kuş, bir maden parçası, bir model, bir tablo, film vs. incelendikten sonra gözlem sonuçları alınabilir.
Öğretimde daha fazla duyuyu etkileyen metod daha iyi olduğuna göre, yapılacak gözlemlerin öğrencilerin daha fazla duyusuna hitap etmesi sağlanmalıdır. Bu itibarla -metodun adı gözlem olmasına rağmen- göz yanında başka duyularla da bilgi sağlanmaya çalışılmalı; göze, kulağa, koku almaya ve dokunmaya yönelik gözlemlere de önem vermelidir. Daha çok duyuyu etkileyen gözlemin, gözlemcilerin daha fazla ilgisini çektiği ve daha kalıcı öğrenme yaşantısı sağladığı bilinmelidir. En sağlam ve unutulmayan bilgilerin doğrudan doğruya nesnelerden ve olaylardan sağlandığı unutulmamalıdır. Gözlem yoluyla öğrenciler, olay ve nesneleri gerçek biçimleriyle doğru olarak öğrenirler.
Gözlem, öğretimi kitaba bağımlılıktan ve sınıf atmosferinden kurtarmakta, daha kalıcı yaşantılar sağlamaktadır. Gözleme katılan duyu organlarının fazlalığı nispetinde, öğrenme yaşantısının kalıcılık oranı da yüksek olacaktır.
Gözlem çeşitleri:
Gözlemler; "tabiî gözlem", "kontrollü gözlem" olarak iki tür olarak sınıflanabileceği gibi; "sürekli gözlem", "bir kez yapılan gözlem"; "basit gözlem", "sistematik gözlem" gibi çeşitli şekillerde sınıflanabilmektedir. Süresine, yapıldığı yere, sayısına ve araç-gereç kullanma ihtiyacına göre de sınıflandırma yapılabilir.
Tabiî gözlemde, bir olay nesne veya varlık, kendi ortamında oluşu esnasında incelenir. Kontrollü gözlemde ise gözlemcinin müdahalesi sözkonusu olup, buna "deney" de denir.
Sürekli gözlem, periyodik kontroller olarak tanımlanabilir. Bir olay veya varlık belirli zamanlarda sürekli olarak izlenmekte ve bundan sonuç çıkarılmaktadır. Meselâ, meteorolojik gözlemler, bitki gelişiminin incelendiği gözlemler bu tasnife girmektedir. Bu türde gözlem konusu olan durum hakkında genel yargıya varabilmek için, periyodik olarak yapılan sürekli gözlemlerden hareket edilmekte, toplanan bu bilgilerin ışığında genel yargıya varılmaktadır. Bir kez yapılan gözlemde ise, gözlem konusu olan durum veya varlık bir kez incelenmektedir. Meselâ, hücrenin yapısını incelemek, fabrika gezisi, baraj incelemesi gibi etkinlikler bu türe özgü gözlemlerdir. Bazı olaylar sık sık cereyan etmediği için, meselâ bir ay veya güneş tutulması gözlemi de bu gruba girebilir.
Rastlantılara dayalı, tekrarlanması aynı şartlarda gerçekleşmeyebilen ve standart bir tekniği bulunmayan gözlemler basit gözlemlerdir. Bu tür gözlemler özellikle sosyal bilimciler tarafından sosyolojik araştırmalarda kullanılmaktadır. Bu tür gözlemde, gözlemin güvenliği açısından, araştırmacının gözlem yaptığını hissetirmemesi şarttır. Aksi durumda gözlenen olaydaki kişilerin davranışlarında samimi olmamaları ve taraflı davranma söz konusu olabilmektadir. Bu tür bir gözleme araştırmacının kendinin katılması durumunda, kimliğini gizlemesi veya kendinin katılmaması, dışardan izlemesi gereklidir.
Sistematik gözlemde standart araçlarla toplanan bilgiler değerlendirilmektedir. Bu tür gözlem basit gözlemden daha geçerli ve güvenilirdir. Çünkü gözlemcinin elinde araştırmaya başlamadan hangi noktaları inceleyeceğine dair bir yol gösterici bulunmaktadır. Sosyal araştırmalarda kullanılan "monografi"ler sistematik gözlem sayılmaktadır.
Gözlem ferdî olarak yapılabileceği gibi, küme çalışması veya büyük grup çalışması olarak da yapılabilir. Büyük grup çalışması olarak plânlanan gözlemler daha kapsamlı olup, bir ders gezisi veya demonstrasyon yöntemiyle birlikte düşünülebilir. Ferdî gözlem yapabilecek kişinin bağımsız olarak iş yapabilme gücünün ve plânlı programlı çalışabilme becerisinin olması gerekmektedir. Sınıf olarak yapılan bazı gözlemlere "eğitici gezi" de denilmektedir.
Aslında gözlem, deney, gösteri, yaparak-yaşayarak öğrenme metodları içiçe girmiş bulunmaktadır.
Gözlem metodunun faydaları
Öğrencilerin kapalı kapılar ardından, sınıfın sıkıcı havasından kurtuldukları için, sevinerek katıldıkları ve doğrudan bilgi ve tecrübeye ulaştıkları bir eğitim ortamıdır.
Öğrencinin birçok duyu organı devreye sokulduğu için, daha sağlam ve kalıcı bilgiler oluşturulur.
Kullanım alanı çok geniştir; hemen her derste gezi ve gözlem metodu ile işlenecek birçok konular bulunmaktadır.
Bu metod kullanıldıkça, okul-çevre ilişkisi daha iyi gelişir. Çevredeki birçok insan okul ve öğrencinin faaliyetlerini tanır. Okulun öğrencileri da çevrelerini daha iyi gezme, gözleme ve öğrenme fırsatı bulurlar.
Gözlem metodunun sınırlılıkları
Bazı durumlarda gözlem gezisi yapılacak yerler için ilgili makamlardan izin almalıdır. Üstelik eğer o bölgede tehlikeli durumlar varsa, gerekli güvenlik önlemlerinin de alınması gerekebilir. Gözlem yerine gidiş-geliş konusunun da önceden ayarlanması gerekir. Bazen uzun öğrenci kuyruklarıyla şehir içinde bir takım yerlere gidilmesi, istasyonda dolaşılması, kırlara çıkılması, bir takım fabrikaların gezilmesi bir dizi önlemin alınmasını gerektirebilir.
Öğrencilerin gidiş gelişleri ve gözlemleri sırasında kargaşa çıkmaması için çok ayrıntılı bir organizasyonun yapılması gerekir. Eğer bu yapılmazsa, faaliyetin pedagojik değeri sıfıra inebilir.
Gözlem yeteneği, öğrencinin yaşı arttıkça gelişir. Gözlemde algı ve dikkatin gelişmesi çok önemlidir. Bunu geliştirmek için yazma, çizme vs. Şeklide sürekli alıştırmalar yapılmalı; öğrenciler gözleme kişisel olarak da hazırlanmalıdır. Öğretim düzeyi arttıkça gözlem ve gözlemle yapılacak işlerde ayrıntıya gidilebilir, yorumlar yaptırılabilir.
Gidiş gelişler de zaman alacağı için, bu metodu kullanacak öğretmenin çok ince bir plânlama yapması, zamanı çok dikkatli kullanması gerekir. Bunun için, gezi yapılacak yer veya konu hakkında önceden ayrıntılı bilgi sahibi olunmalı, hattâ önceden bir kez görülmeli, gözlem sırasında gerekli ses ve fotograf kayıtları alınmalı, mümkünse numuneler toplanmalı ve bunlar daha sonra sınıfta yeniden değerlendirilmelidir.
Gözlem metodunun daha iyi kullanımı için ilkeler
Gözlem yapılırken şunlara dikkat edilmelidir: Gözlenecek varlık veya olay kendi şartlarında olmalıdır. Gözlemin amaç veya amaçları olmalıdır. Gözlem plânlı yapılmalıdır. Plânsız gözlemin bilgi oluşturması çok zordur. Büyük bilimsel buluşlarda plânlı gözlemin yeri büyüktür.
Gözlem plânının öğrencilerle ve hattâ velilerle birlikte yapılması, plâna öğrencinin ve velisinin katkısının sağlanması gereklidir. Öğrenci katılımı, öğretmenin ilgisinden çok öğrencilerin ilgilerine yönelmeyi sağlayacak ve öğretmenin önemsiz gördüğü fakat, öğrenciler için anlamlı olan birçok ayrıntının ele alınmasına yarayacaktır.
Gözlemin plânlama aşamasında öğrencilerin gözlem konusuna ilgisinin çekilmesi şarttır. İlgi çekmeyen öğrenmelerin kalıcı olmadığı biliniyor. Plânlama esnasında, gözlemin hangi aşamasına daha çok dikkat edileceği belirtilmelidir. Öğretmenlerin yapılacak gözlemle ilgili ön araştırmalar yapmaları, hattâ öğrencilere yaptırmadan kendilerinin önceden bir kez gözlem yapmaları faydalıdır.
Bir gözlem plânında; gözlem tarihi ve süresi, gözlem yeri, gözlemin amacı, neyin veya nelerin gözleneceği, -gözlem gezisi ise- hangi vasıta ile gidilip-gelineceği, gözleme kimlerin katılacağı ve gözlemin nasıl yapılacağı gibi hususların bulunması gereklidir.
Gözlemin bir gezi ile birlikte olmasının gerektiği durumlarda, amacın dışına çıkılmaması gereklidir. Gezi içeren gözlemlerde disiplin problemleri olabilir. Bu sebeple organizasyonun çok iyi yapılması gereklidir. Uzak mesafe gözlemlerinin maddî külfetinin bulunması da ayrı bir problem olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu sebeple geziye dayalı gözlemlerde zamanlama ve plânlama diğer gözlemlerden daha dikkatli yapılmalıdır.
Gözlem gezisi için başta okul idaresinden izin alarak, velilere o gün ... yere gözlem gezisine gidileceği bildirilerek, bunun için gerekli âlet-edevat ve gerektiğinde giysiler bile hazırlanarak, geziye gidilecek yerdeki yetkililere haber verip onların danışmanlar görevlendirmeleri sağlanarak v.s. çok sağlam bir şekilde işe başlamalıdır.
Öğrenciler, gittikleri yerlerde neye dikkat edeceklerini, neyi gözleyeceklerini iyi bilmelidirler. Yoksa gözlem gezisi alelade bir gezi, bir zaman kaybı şekline de dönüşebilir.
Gözlem sonunda gözlem sonuçlarını görmeye yönelik bir değerlendirmenin yapılması esastır. Bu yapılırken gözlem sırasında tutulan notlar, toplanan materyaller, alınan fotograf veya filmler, ses kayıtları v.s. ayrıntılı olarak değerlendirilmeldir. Gözlem sırasında öğrencilere not tutturma alışkanlığı kazandırılmalıdır. Böylelikle sınıf değerlendirmesinde öğrenci unuttuklarını hatırlar, görmediği hayal unsuru şeyler eklemez. Bu değerlendirme sırasında öğrencilere gezi-gözlemi anlattırma, yazdırma, resmini yaptırma, modelini, haritasını çizme v.s. yaptırılabilir. | |
| | | sitekurucusu Admin
Mesaj Sayısı : 23648 Doğum tarihi : 01/04/65 Kayıt tarihi : 17/02/08 Yaş : 59 Nerden : insanligin oldugu yerden
| Konu: Geri: Gezi-Gözlem Metodu Ptsi Nis. 14, 2008 2:57 pm | |
| Grupla Çalışma Teknikleri
Öğretmenlerin genel olarak sınıf içerisinde kullandığı teknikler olup, gruba dahil olan üyelerin(öğrencilerin) kendi ilgi ve istidatları doğrultusunda topluluk halinde belirlenmiş amaç veya amaçlara yönlendirilmeleridir. Grup çalışmasının esası her ferdin üzerine düşeni yapmasıdır. Amaca ulaşabilmek için bu şarttır. Grup çalışmasının özünde öğrencilerin bir konu veya problemle ilgili olarak birlikte konuşmaları ve çözüm yollarını aramaları vardır. Bunlaramaçlılık ve planlılıktır. Öğrencilerin bir hedefe yönlendirilmediği ve planlamanın yapılmadığı durumlarda grup çalışmalarından yararlanmak mümkün değildir.
Grup çalışmaları küçük gruplarla yapılması durumunda daha etkilidir. Öğrenci sayısının 25-30'u aşması durumunda grup çalışmasından verim elde etmek zorlaşmaktadır.
Eğitim örgütü olsun, başka örgüt olsun grup çalışması yapılabilmesi için; grubu yapılandıracak ve onları harekete geçirecek lider şarttır. Eğitim kurumlarında bu lider genelde öğretmendir. Fakat ideal olan oluşturulan gruptaki öğrenciler arasından seçilecek liderdir. Grup çalışmasına hem liderin hemde katılan öğrencilerin hazırlanmaları gerekir.
Grup tartışması, bireylerin öğretme-öğrenme sürecine etkin katılımı, etkili iletişim kurma becerisini, kubaşmasını&, olayları gözden geçirip, birlikte sonuca ulaşmalarını sağlayıcı bir yaklaşımdır.
Petersen grup çalışmasıyla ilgili araştırmalarını Jena Üniversitesi'nde uygulamış ve bu çalışmaya Jena Planı denmiştir. Bu plana göre; "Her öğrenci üç yıllık bir çalışmadan sonra gruba katılıyordu. Öğrenciler sabit yerlerde oturmuyorlardı. Öğrenci oturma yerini serbest olarak seçiyordu. Pedagojik duruma göre masalar ve sandalyeler oynatılabiliyordu. Her türlü ders çalışmasının çıkış noktasını öğrencinin tabii öğrenmesi oluşturuyordu. Okuldaki bu çalışmalar bu doğal öğrenmeye bağlanıyordu. Çalışmalar bireysel olarak veya küçük gruplar halinda yapılıyordu. Gruplar da kurs grupları, seviye grupları ve seçim grupları halinde ayrılmışlardı."
Tartışma bireysel öğretim tekniklerinden farklılık arzeder. Çünkü öğretmen ve öğrencilerin rolü farklılaşmıştır. Tartışma yaklaşımlarında öğretmen ya pasif dinleyici konumunda veya koordinatör durumunda kalmaktadır. Diğer bütün aktiviteler öğrenciler arasından seçilen temsilcilere yaptırılmaktadır.
Grup tartışmasının verimliliği, çalışmaların öğretmen merkezli olmasına bağlı olmayacak, grup üyeleri arasında kurulan iletişimin yoğunluğu oranında artacaktır. Planlı ve programlı birer faaliyet olarak yürütülen grup çalışmaları ve grup üyeleri arasındaki iletişimin sağlıklı olması tekniğin etkililiğini artıran önemli faktörlerdendir.
Grup çalışmalarında mutlaka bir grup lideri, üyeler ve grup çalışmalarını belgelendirecek sekreter bulunmalıdır.
Eğitim öğretim kurumlarında grup liderinin grup üyeleri tarafından sıra ile yapılması yeğlenmelidir. Lider, grubun lokomotifi olup, tartışmayı başlatmakla ve idarenin sevkiyle sorumludur. Lider, üyelerin tartışmaya etkin katılılımını sağlamaya gayret eder. Bir üyenin diğer üyelerin konuşma sürelerinden çalmalarına müdahale eder. Tartışmayı özetler, nitelikli bir tartışma yürütülmesini sağlar.
Grup üyeleri hem güzel konuşma hem de iyi dinleme, dinlediğini anlayıp yorumlayabilme yeteneğine sahip olmalıdır. Konuşmacı olan üyenin anlaşılır bir dil ile konuşması karşılıklı iletişim sağlama açısından önemlidir. Etkili bir anlatım ancak konuya önceden hazırlanmakla mümkün olmaktadır. Konuşmacı konusuyla ilgili yapacağı sunuyu önceden çalışmalı, prova etmelidir.
Sekreter ise grup çalışmasında alınan kararları not etmekle sorumludur. Tartışmayı yazılı olarak özetler ve öğretmenin de yardımıyla esas görevi olan tartışma raporunu(tutanak) hazırlar.
Grup tartışması, izleyenler arasından seçilen bazı öğrenciler tarafından gözlenir. Gözlemci öğrenciler, tartışmanın gelişimini, olumlu veya olumsuz yanlarını rapor ederler. Tartışma sonunda değerlendirme şarttır. Amaca ulaşılıp ulaşılmadığının tespiti, yanlışların düzeltilmesi, eksiklerin tamamlanması; grup lideri, üyeleri veya sekreterya hizmetlerindeki aksaklıkların belirlenmesi amacıyla değerlendirme şarttır. Grup tartışmasının değerlendirme aşamasında ; tartışmaya hakim olan(diğer öğrencilerden daha fazla konuşan) öğrenci olup-olmadığı, yetersiz durumların olup-olmadığı, bütün grup üyelerinin tartışmaya katılıp-katılmadığı, tartımada yetersiz görülen yerler var ise bu yetersizliklerin sebeplerinin neler olduğu gibi sorulara cevap aranmalıdır.
Serbest Grup Tartışması, Küçük Küme Çalışması, Panel, Sempozyum, Münazara, Dramatizasyon, Komisyon Çalışması, Forum, Kollegyum, Çember Tartışması gibi çalışmalar grup çalışmaları olarak kabul edilmektedir. Bu çalışmalarla ilgili ayrıntılı bilgiler kitabın ilgili bölümünde ayrıntılı olarak verilmiştir.
Grup tartışmasına sınıftaki öğrencilerin tamamı katılabileceği gibi bir kısmı da katılabilir. Grup tartışmasının esası, problemin çözümyollarını araştırmak, problemle ilgili çeşitli görüşler ortaya koymak ve nihayetinde grup üyelerinin ortak düşüncelerini ifade etmektir.
Grup çalışmasında iyi verim alabilmek için; tartışma konusu veya araştırma yapılacak konunun öğrenciler tarafından daha önceden ön bilgilerinin olması gerekliliği vardır. Öğrencilerin, tanıdığı ve ilgilerini çeken bir konuya karşı daha büyük bir zevkle çalışma yapacakları bilinmelidir. Tartışılacak problemin çok uzun tartışma veya olur-olmazla geçeştiriliverecek kadar kısa olmaması gereklidir.
Grupla tartışmanın birçok yararı vardır. Bu yararlar şunlardır:
1. Tartışma, istenen nitelikte uygulandığı takdirde grup içinde ve gruplar arasında etkili bir iletişim kurulup sürdürülmesini sağlamakta; iletişim yeteneğinin gelişmesine yardımcı olmaktadır. 2. Grubun sosyo-kültürel durumuna uygun olarak bilgi ve fikirlerin anlaşılmasını sağlar. Ortak ve bireysel sorunların çözümlenmesine yardımcı olur; fikir birliğine ulaşmayı kolaylaştırır. 3. Uzman ve danışmanların, problemi betimlemede, yeni problem çözme yolları önermede yardımcı olmalarını sağlayabilir. 4. Liderlik becerisini geliştirir. 5. Dinleyicilik özelliğini geliştirir. 6. Çelişkileri uzlaştırır. 7. Yorumlama becerisi geliştirir. 8. Bireysel öğrenme gücü geliştirir. 9. Analiz, sentez ve değerlendirme gücü kazandırır. 10. İstendik sosyal becerilerin kazanılmasına ve dengeli insan ilişkilerinin kurulmasına yardımcı olabilir. 11. Demokratik yaşama alışkanlığının kazandırılmasına yardımcı olur.
İlk kez 1957 yılında ABD'de Dr. Trump'un ortaya çıkardığı Ekiple öğretim yöntemi de grup çalışmalarının bir türüdür. Trump, "Okullar gelecekte büyük, küçük gruplar ve bireysel öğretimle ilgilenen çok geniş etkinlikler etrafında organize olacaklardır. Etkin bir organizasyon için en önemli husus konunun öğretmen grupları ve teknik asistanlar tarafından düzenlenmesidir." diyor.
Bu tanıma göre, grup çalışmasında etkili olabilmek için öğrencilerden daha fazla öğretmenlerin grup oluşturmaları vurgulanıyor. Öğretmenler ve ekipte yer alacak diğer ilgililer müşterek bir çalışma ile öğretim faaliyetlerini planlayacaklar, işleyecekler ve değerlendireceklerdir. Burada "bir elin nesi var, iki elin sesi var" atasözünden hareket edilmekte ve bir öğretmenin öğrencileri sevketmede düşebileceği yanılgıların önüne geçilmeye çalışılmaktadır. Elbetteki 2-3 öğretmenin bir konuda hemfikir olmaları ve öğretim aşamasında bunu icra etmeleri öğrencilerin başarısını artıracaktır. (Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz. Leyla Küçükahmet Öğretim İlke ve Yöntemleri, Ankara: Gazi Üniversitesi Basın-Yayın Yüksek Okulu Matbası, Yayın no: 137, 1992, s.75-82)
Öğrencileri grup halinde çalışmaya teşvik etme ve araştırmaya yönlendirme ilkokullarda uygulanagelmiştir. Bu amaçla küme çalışmaları adı altında faaliyetler yapılmaktadır. Öğretim programlarında yer alan üniteler işlenirken küme ve sınıf çalışmaları adı altında öğrencilerin müşterek çalışmalarına imkân sağlanmaktadır. Bu tür faaliyetler öğretmen tarafından öğrencilerin durumu, ünitenin özellikleri, okulun imkânları gözetilerek planlanmaktadır. Özellikle ilkokulun birinci devresinde öğretmenin küme çalışmalarında dikkat etmesi gereken en önemli husus, öğrencilerin ilgi ve seviyelerinin dikkate alınmasının gerekli olduğudur. Küme oluşturulurken öğrenci ilgileri, yaşları, seviyeleri mutlaka dikkate alınmalı; öğrenciler mutlaka bir kümede çalışması için zorlanmamalıdır.
Küme çalışmaları şu bakımlardan yararlıdır:
a) Çocuk ilgi ve ihtiyacına uygun bir konuyu öğrenmek için kendi isteğiyle bir kümede görev aldığından daha çok istekle çalışır; Bir kümenin üyesi bulunmaktan ve kümeye yararlı olmaktan ötürü kendine güveni artar, kıvanç ve mutluluk duyar; c) Sorumluluk yüklenme, iş başarma, düşünme, kıyaslama, konuşma, tartışma, inceleme, araştırma, dinleme, eleştirme... yetenekleri daha çok gelişir. d) Hayat boyunca baş vuracağı öğrenme yollarını kazanır. e) İncelenen konuyla ifade, beceri etkinlikleri arasında tabii bağlar kurulur; f) Küme içinde daha olumlu ve toplumsal davranışlar kazanır, başkalarıyla birlikte çalışmaya alışır; g) Bu çalışmalarda en pasif çocuklara bile yapacakları iş bulunur; h) Çalışmalar sırasında çocuklar birbirlerinden daha kolay öğrenirler; i) Küme çalışmaları, bilgilerin ezberlenmesi yerine, sevilip sindirilmesini sağlayarak öğrencide olumlu davranış değişikliklerine imkân hazırlar. | |
| | | sitekurucusu Admin
Mesaj Sayısı : 23648 Doğum tarihi : 01/04/65 Kayıt tarihi : 17/02/08 Yaş : 59 Nerden : insanligin oldugu yerden
| Konu: Geri: Gezi-Gözlem Metodu Ptsi Nis. 14, 2008 2:57 pm | |
| Sınav Kaygısı Nedir?
Öğrencinin belli nedenlerin etkisi ile sınav öncesinde öğrendiği bilgiyi sınav sırasında etkili bir biçimde kullanmasına engel olan ve başarısının düşmesine yol açan yoğun kaygıya sınav kaygısı denir. Öğrencinin sınavdan beklentisi ile bireysel potansiyelinin uyumsuz oluşu veya sınava yüklediği farklı anlamlara dayalı oluşturduğu olumsuz düşünceler nedeniyle sınavın kendisi için taşıdığı anlam gerçek anlamından uzaklaşır ve kaygı kendisini göstermeye başlar. Öğrencinin sınavla ilgili düşünce ve tutumları kendi kontrolünden çıkar, psikolojik ve fizyolojik bir mücadeleye dönüşür. Öğrenciyi tutsak eden ve sınav motivasyonunu büyük ölçüde olumsuz etkileyen bu mücadele
SINAV KAYGISIDIR.
Sınav Kaygısının Nedenleri
1.Yasam biçimi ile ilgili nedenler Uyku düzeninde bozukluk Yetersiz dinlenme Dengesiz beslenme Fiziksel aktivitelerin yetersizliği Sosyal aktivitelere zaman ayıramama/ayırmama Zamanı iyi kullanamama Sınavın ve öğrenciliğin getirdiği sorumluluklara başlangıçta önem vermeme 2.Sınav başarısında etkili olacak sınav içeriği/sınav anı yapılacaklar/zamanı iyi kullanma teknikleri hakkında bilgi sahibi olmama Sınav anında zamanı iyi kullanma, test tekniğini tanıma, Sınavda çıkacak konuları bilme, Çalışırken, sınavdan önce, sınav sırasında kaygıyı azaltıcı tekniklerin ne zaman ve nasıl kullanılacağı; 3.Sınava hazırlanma biçimi Çalışma için gereken zamanı ayırmama, uzun süreye dağılması gereken sınav hazırlığını son ana bırakma. Sınavda çıkacak konular hakkında yeterince bilgi sahibi olmamaya bağlı yanlış ya da ilgisiz konulara çalışma, Verimli çalışma metotlarını bilmemek (not tutma, tekrar etme, edinilen bilgiyi farklı biçimlerde kullanma, yeterince egzersiz yapma, ve etkisiz yöntemleri kullanmak(Ezberlemek vb.) Dikkati toplamanın zor olduğu ortamlarda çalışmak (Gürültülü ve dikkat dağıtan ortamlar, kişisel çalışma mekânının olmaması). 4.Olumsuz düşünceler Sınavda başarılı olmanın kendi kontrolünde olmadığını düşünmek. Sürekli, sınav öncesi ve sınav anı, sınav anı ve sınav sonrası hakkında olumsuz ve gerçekçi olmayan düşünceler geliştirmek ve olumsuz özeleştiri yapmak "Nasıl olsa başaramayacağım". Gerçekçi olmayan düşünceler "Eğer geçemezsem annem/babam beni cezalandırır." "Bu sınavı kazanmalıyım yoksa herkes beni değersiz/başarısız bulur". Gerçekçi olmayan istek ve beklentiler "Sınavda en yüksek puanla alan okula girmeliyim" Felaket tahminleri "Ne yaparsam yapayım kalacağım" Sınav Kaygısının Ortaya Çıkışı
1.Sınav öncesi, sınav anı, sınav sonucu ve sınav başarısızlığının daha sonraki hayatını nasıl etkileyeceğine ilişkin geliştirilen olumsuz düşünce, inanç ve beklentiler: “Sınavda başarılı olamayacağım ve hayatımda her şey berbat olacak”. “Herkes benden daha kolay kavrayabiliyor, ben onlar kadar yeterli değilim”. “Bu sınavda başarısız olursam hayatımda hiçbir şeyi bir daha asla düzeltemem”. “Annem, babam benden çok şey bekliyor, başarısız olursam onları utandırırım, bana çok kızarlar ve onların bu kadar çabasını boşa çıkartırsam yüzlerine nasıl bakarım?” “Yeterince çalışamadım, hazır değilim, sınav anında her şeyi unutacağım heyecandan”, “Ne kadar çalışırsam çalışayım faydası olmayacak, sonuç belli”. 2.Kaygının yarattığı fizyolojik uyarım nedeni ile bedensel tepkilerin normal işleyişinin dışına çıkması durumu: “Kalbim yerinden fırlayacakmış gibi çarpıyor”. “Midem bulanıyor, sürekli karnım ağrıyor”. “Gözlerim kararıyor, terliyorum, başım dönüyor,nefesim sıkışıyor, titriyorum”. Sınav Kaygısının Öğrenci Üzerinde Yol Açabileceği Davranış Bozuklukları
1. Aşırı hareketlilik ya da içe kapanık olma hali Sınav kaygısı taşıyan öğrenciler yaşadıkları iç sıkıntısı ve huzursuzluğun etkisi ile aşırı hareketli hale gelebilirler, durduğu yerde duramama, uzun süre aynı pozisyonda kalamama, vücut duruşunu kontrol altına alamadıkları için dikkat toplayamama, ve bunun neden olduğu istemsiz davranış bozuklukları (ortama uyumsuz davranışlarda bulunmak) gösterebilirler. Tepkiler bundan çok farklıda gelişebilir. Aşırı hareketsiz, sessiz, donuk duygusal tepkiler, sosyal ortama uyum sağlamama, etkinliklere katılmama, arkadaşlarından uzaklaşma, yalnız kalmayı tercih etme, anlayamadığı ya da sorun yaşadığı durumları ilgililerle paylaşmama vb. 2. Zamanı verimsiz ve düzensiz kullanma Kaygılı öğrencilerde yaşam aktivitelerinde sapmalar oluşur, uyku, beslenme ve günlük aktivite saatleri düzensiz hâle gelir. Bu düzensizlik zamanın iyi kullanılmasına engel olur; ve öğrenci hiçbir şey için yeterince vakit ayıramaz hale gelir. Zamanın verimsiz tüketimi öğrenciyi zamanın yetmeyeceği endişesi ile aceleci ve dikkatsiz yapar, başladığı çalışmayı tam olarak bitirememe ve her şeyin kötü gideceği düşüncesinin oluşması vb. yan etkiler oluşturur. 3. Huzursuz ve sabırsız durum Öğrencide kaygı nedeniyle oluşan gergin tutum, arkadaşlarıyla, çevresindeki insanlarla ve belki de anne babasıyla ilişkilerinin yetersiz hale gelmesi, onun sabrını, direncini ve insanlara karşı tahammülünü zayıflatabilir. Tartışmalar, çatışmalar yaşayabilir. Çevresindeki herkese kırılabilir ve kırabilir. Bu durumda onun duygusal hâlini olumsuz etkiler | |
| | | sitekurucusu Admin
Mesaj Sayısı : 23648 Doğum tarihi : 01/04/65 Kayıt tarihi : 17/02/08 Yaş : 59 Nerden : insanligin oldugu yerden
| Konu: Geri: Gezi-Gözlem Metodu Ptsi Nis. 14, 2008 2:57 pm | |
| Hiç Kaygı Olmamalı mı?
Öğrenme, kişinin yaşamını sürdürebilmesi ve süregelen yaşamdan doyum alması için gerekli tüm bilgi, eylem ve becerilerin kazanılması sürecidir. Öğrenilenler, kişinin birikimini (potansiyelini) oluştururken, öğrenilenlerin belli bir amaca yönelik kullanılması da performansı ortaya koyar. İnsanın performansının en iyi olduğu durum, onun o alanda varolan potansiyelinin tümünü eyleme dönüştürebildiği durumdur. Ancak çeşitli iç ve dış etkenler nedeniyle gerçek potansiyelin performansa dönüşmesi zaman zaman güçleşir. Bu etkenlerden biri yüksek kaygıdır. Ancak bu durum çoğu kez kaygının hiç taşınmaması gerektiği gibi yanlış bir düşünce oluşmasına neden olmaktadır. Oysa her işte başarılı olabilmek, yolumuza devam etmek için birazda olsa bizi tetikleyen bir kaygı taşımalıyız. Bu pozitif etkisi olan bir kaygıdır. Burada önemli olan kaygı düzeyinin öğrenciyi esareti altına almaması, öğrencinin kaygısını yönetebilmesidir. Sonuçta her duygu gibi kaygı da kişinin duygu sağlığının korunması için gereklidir. Bu durumda amacımız öğrencinin kaygısını kökünden söküp atmak değil, kaygıyı belli bir düzeyde tutarak onu çalışmak için motive edici bir unsur hâline getirmektir. Öğrencinin kaygının yarattığı her düşünceyi yasalaştırmaması, ona yenik düşmemesi, onun yan etkilerini tanıyıp savunma sistemini geliştirmesini sağlamak birinci önceliğimiz olmalı. Normal seviyede hissedilen kaygı öğrenciyi motive eder, çalışma ve başarılı olma konusunda isteklendirir, bunları yapabilme enerjisini üretebilme ve bunu kullanabilme onun performansını daha da yükseltir. Hiç kaygı taşınmayan hâller başarma istek ve enerjisi oluşmadığından istek oluşmadığından, kaderle yapılan kabullenme anlayışı ve boş vermişlik çalışma hırsını yok ettiği için sonuç genellikle olumsuz olur. Ancak yaşanan kaygı çok yoğun ise, öğrencinin enerjisini verimli bir biçimde kullanması engellenir. Potansiyel gücünü ortaya çıkaramaz ve istenilen seviyeye ulaşamaz.
Kaygıyıı Arttıran Düşüncelerin Değiştirmelisin
Kaygımızı artıran düşüncelerimizi değiştirmeliyiz. Kaygı ve heyecanlarımızı yöneten düşüncelerimizdir. Olumsuz düşünceler elbette kaygımızı yönetmemizi engeller.
Kaygıyı Artıran Düşünceler Öğrencinin OKS ile kendini ispat edeceği, sınav sonucunun onun kişiliğini yansıtacağı ve çevredekilerin bu başarıya göre onu değerlendireceği düşüncesi, Öğrencinin sınav sonucu ile ilgili kurguladığı olumsuz senaryolar. Bunlar sürdükçe öğrenci bunları gerçekleşmiş gibi algılar.Özellikle ailenin beklentisi ve bu gerçekleşmediği takdirde ailenin davranışları konusunda geliştirilen düşünceler yoğundur. OKS'nin kazanılmasının gelecek ile ilgili tek plan olması, hedeflerin gerçekleşmesinde alternatif hiçbir yolun olmadığı düşüncesi. UNUTMAYIN! DÜŞÜNCELERİNİZ KAYGINIZI ARTTIRIYORSA ÖĞRENME YETENEĞİNİZ AZALACAKTIR.
Değiştirilmesi Gerekenler Düşünceler
1. Hayatta başarılı ve mutlu olabilmek için OKS sınavını kazanmaktan başka yol yoktur. Bu nedenle;SINAV BAŞARISI BİRİNCİ AMACINIZ OLABİLİR, AMA TEK AMACINIZ OLMAMALI Bu sınavı kazanamayan ve hayatta başarılı olan bir sürü insan var. Demek ki hayatın sonu değilmiş ve alternatif çıkış yolları mutlaka bulunmuş. OKS sınavı başarısı sizi hayatta mutlu ve başarılı kılacak tek şey değildir, mutluluğunuzu sürekli kılan bir nitelik taşımaz. Mutluluğunuzu ve başarınızı sağlayan olaylardan sadece biri olabilir. 2. OKS'yi mutlaka kazanmak zorundayım. Sınav başarısı bir istek olmalıdır, zorunluluk değil. “Yapmalıyım kazanmalıyım” sözleri olayı istek değil zorunluluk haline getirir ki bu da sınavı sizin için uyulması gereken bir yasa haline getirir. Yasaya uyup kazanmazsanız suçlanıp cezalandırılacağınızı düşünmeyin. Oysa OKS'yi kazanamazsanız başka bir sınavı kazanabilirsiniz bunu unutmayın. Söylemeniz gereken cümle “Başarmam gerekir” değil “Başarabilirim “ olmalıdır. 3. Kazanmazsam çok utanırım , kimsenin yüzüne bakamam, başkaları ne düşünür? Onlar için alay konusu olurum…, Bu düşünceler tamamen sizin düşüncelerinizdir, başkalarının düşüncesi değil, başkalarının düşüncelerini bilemezsiniz, ne düşündüklerini ya da düşüneceklerini bilmekte sınavda başarınızı artırmaz. Ayrıca bu sınava girecek olan ve sınav başarısından etkilenecek olan sadece sizsiniz. Başkaları bundan etkilenmiyorsa neden siz onları düşünüp kendi başarınızı olumsuz yönde etkiliyorsunuz. Sınavda kendiniz için başarılı olacaksınız. Başkaları için değil. Bu tip düşünceler hem sizi amacınızdan uzaklaştırır, hem de endişelendirir. Olumlu düşünün, Geçmişteki yapabildiklerinizi, başarabildiklerinizi düşünün. 4. Sınav sonucu benim kişisel özelliklerime yönelik fikir oluşturur, iyi ya da kötü olduğumu gösterir. OKS sadece bilgiyi ölçen sınavdır. Bugüne kadar her alanda bireysel ilgi ve yeteneklerinizle uygun eğitim ortamlarında edinmiş olduğunuz bilgileri değerlendirir. Kişiliğinizin değerlendirmesini yapmaz, sınav başarınız sizin kişilik özelliklerinizi iyi ya da kötü olarak etiketlemez. OKS başarınızla kişilik değerinizi eş görmeyin. 5.Her konuda yetersizim, hiçbir şey yapamayacağım Kendinizle olan diyalogunuzda aşağıdakilere benzer ifadeler kullanıyor musunuz? “Eyvah, yine sınava az kaldı, hiçbir konuyu tam olarak bitiremeyeceğim”, “Çalışıyorum ama kendimi yeterli görmüyorum”, “Zaman kalmadı. Hiçbir şey bilmiyorum, herkes çalışmasını bitirmiştir. Bir tek ben bitiremedim.Anlayamıyorum”, “Sınav günü geldi ve ben çalışmış olsam da nasıl olsa her şeyi birbirine karıştıracağım”, “Sınav soruları kolay görünüyor ama herhalde bir şey bilmediğim için bana öyle geliyor. Yoksa bu kadar kolay cevaplayamam”, “Herkes benden daha iyi biliyor”, “Sorular bu kadar kolay olamaz. Ben yanlış anlamış olmalıyım... Yada hemen cevabı bulabiliyorsam kesin yanlıştır”. Bu sözler sizi başarınızın en büyük düşmanı hâline getirir, başarma düşüncenizi yenilgiye uğratan bir düşünce tarzı içine sokar.Ve sınav sonucu olumsuz olursa sınav sonrasında da sonuçtan kendinizi sorumlu tutarak suçladığınız bir süreç yaşarsınız. Kendinizi bildiklerinizi yapamamakla, dikkatsizlikle, süreyi iyi kullanamamakla ve doğru yaptığınız soruları sonradan değiştirmekle suçlar durursunuz. Bu durum, var olan potansiyelinizi kullanmanıza engel olur, gerçek potansiyelinizi ortaya çıkartamadığınız sürece de tetiklenerek artar. Yani kendinizle konuşurken söz ettiğiniz olumsuz, gerçek dışı beklenti ve yorumları değiştirmeye gayret edin. "Bu sınav için elimden geleni sağlıklı bir şekilde yaptığım sürece her şey olabilir, kazanamayacağımdan nasıl emin olabilirim ki, veya benim dışında herkesin başarılı olacağını nereden biliyorum? cümlelerini söyleyin kendinize. Amacınız düşüncelerinizi her koşulda kesin istediğim yere girebilirim gibi gerçek dışı bir iyimserliğe dönüştürmek olmamalı, ama gerekeni yaptığınız sürece kazanabileceğinizi de düşünmekten kaçınmayın. Sadece gerçekçi olun. Deneme sınavlarındaki performansınızın çok üstünde bir beklentiye girmeyin.Unutmayın; başarıya ulaşmanın ilk aşaması, kişinin kendi performansını doğru değerlendirebilmesidir. Neleri yapabileceğinizi iyi bilin. Kafanızdaki olmaması gereken iki slogan cümle “her şeyi yapabilirim” ve “hiçbir şey yapamam” dır. O HALDE; Korkmayın Kaygı olsa da panik yapmayın Düzenli çalışın VERİMLİ ÇALIŞMA YOLLARINI ÖĞRENİN Yardım alabileceğiniz kişilere sorun Öğrendiklerinize güvenin Kaygınızı olumlu kullanın, kaygınızı artırmazsanız sizi çalışma için istekli yapar. | |
| | | sitekurucusu Admin
Mesaj Sayısı : 23648 Doğum tarihi : 01/04/65 Kayıt tarihi : 17/02/08 Yaş : 59 Nerden : insanligin oldugu yerden
| Konu: Geri: Gezi-Gözlem Metodu Ptsi Nis. 14, 2008 2:58 pm | |
| Çalışma Planları Hazırlama
Çalışma Planı: Herhangi bir proje veya çalışmada belirlenen hedeflere ulaşmak için yapılacak çalışmaları detaylı bir biçimde planlamaya yarayan listedir. Çalışma Planı'nın Faydaları * Bütün üyeler uygulama planındaki beklentileri paylaşır ve planlanan hedeflere ulaşmak için yapılacak çalışmalara katılırlar, * Hem çalışma grubundaki bütün üyeler hem de grup dışındakiler, projenin istenilen biçimde gerçekleştirilmesi için kendilerine düşen görevin önemini görebilirler, * Yapılması düşünülen çalışmalarda bazı noktaların dikkatden kaçması bazılarının da gereksiz yere tekrarlanması riski azalır, * Hem çalışma grubundaki bütün üyeler hem de grup dışındakiler, planlanan hedeflere ulaşmada kendilerine düşen sorumluluğun bilincine varırlar, * Yapılacak çalışmaların detaylı bir şekilde belirlenmesi ve bunların kimler tarafından gerçekleştirileceğinin ortaya konması fikirlerin gerçekleştirilebilmesi olasılığını artırır. Çalışma Planı, Nasıl Hazırlanır? * Çalışma Planı Formu üzerinde, detaylandırılacak proje çalışmaları belirlenir, * Yapılacak çalışmaların başarıya ulaşması için tamamlanması gerekli çalışma basamakları listelenir, * Her basamak için çalışmanın başlama tarihi, hedeflenen bitiş tarihi, kullanılacak kaynaklar ve sorumlu kişi/kişiler listelenir. * Planlanan çalışmadan beklenen yararlar belirlenir, * Her basamaktaki çalışma bitirildiğinde yapılan çalışmanın tamamlanma tarihi kaydedilir, * Eğer ek basamaklar belirlenir ise bunlar da çalışma planına eklenir. Çalışma Planı, Ne Zaman Kullanılır? * Yenilikçi fikirlerin ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için çalışma takvimini belirlemede, * Çözüm belirlenip nasıl bir süreç içinde çözüme gidileceği ortaya konmuş olan problemlerin çözümündeki bütün aşamalar üzerinde çalışmada. * Planlanmış bir şekilde gelen çalışmaların detaylarını belirlemede, * Akademik destek için planların anahatlarını ortaya koymada. Çalışma Planı Hazırlamada Dikkate Alınacak Konular Çalışma Gurupları tarafından uygulanacak çalışmaların amaca uygun olarak planlanabılmesi için bu basamakta çeşitli etmenlerin dikkate alınması gereklidir. Bilinmelidir ki; en mükemmel plan bile uygulamaya geçirilemez ise bir değer taşımaz. O halde; Çalışma Planı hazırlanırken bunların uygulanabilirliklerinin de dikkate alınması gereklidir. Bunun için: * Her Çalışma Planı'nın, hedeflenen amaca en kısa yoldan, en az zaman, işgücü ve maliyet ile ulaşatırabilecek şekilde hazırlanması ile planın uygulanabilirliği artacaktır. Yapılan planda, hedef alınan amacın açık ve net olması, herkes tarafından paylaşılan bir özellik taşıması, izlenecek stratejilerin önceden belirlenmesi, kullanılacak kaynakların hazırlanması ve uygulamadan sorumlu kişilerin görevlendirilmelerinin yapılması planın uygulamadaki başarısını artırır. Her bir çalışma alanı için ayrı ayrı çalışma planı hazırlanacaktır. Bu nedenle çalışma planlarının sayısı bir çalışma grubundan diğerine değişebilir. Ayrıca, grubun planladığı çalışmaların uygulanmasında her ne kadar sorumlu kişi veya kişiler önceden belirlenecek olsa da, bütün çalışmalar işbirliği içerisinde yürütüleceği için herkes çalışmanın başarısından sorumludur. OGYE bütün çalışma gruplarına destek hizmeti verecektir ve okul yönetimi ile çalışma grupları arasında gerekli koordinasyonu sağlayacaktır. * Etkin çalışma planlarının hazırlanmasında öngörülen bir başka konu da, planlama aşamasında okulun fiziki kaynaklarının ve insan gücü kaynaklarının önceden dikkate alınmasıdır. Her çalışma planında mutlaka kullanılacak parasal kaynakların, zamanın ve hatta gerekli ekipmanların önceden belirlenmesidir. Yapılması planlanan çalışmanın kimin sorumluluğunda yürütüleceğinin önceden belirlenmesi ile uygulamadaki karışıklıklar ortadan kalkar ve çalışma planlanan zamanda sonuçlanır. Bu inceliklerin dikkate alınması ile planın uygulamadaki başarısı artacaktır. * Çalışma planları hazırlanırken dikkate alınması gerekli diğer bir konu da hedeflerin belirlenmesidir. En ideal hedefler bile ulaşılamadığında önemini kaybeder. O halde; küçük de olsa ulaşılabilecek gerçekçi hedeflerin ortaya konması ve bunlara ulaşma yollarının önceden düşünülmesi yararlı olacaktır. Hedeflerin belirlenmesinde daima okulun kaynakları ve öğrencilerin gelişen ihtiyaçları gözönüne alınmalıdır. Bununla birlikte, uzun vadede ileri hedeflerin de ortaya konması okula bir vizyon kazandıracağı ve okuldan beklentileri arttırarak okulun sürekli gelişimini sağlayacağı için göz ardı edilmemelidir. * Okul Gelişim Sürecinin VIII. ve X. Basamakları, uygulanan planların değerlendirilmesinin yapılacağı basamaklardır. Bu basamaklarda, planlanan ve uygulaması yapılan çalışmaların ne ölçüde hedeflenen amaçlara ulaştığı ölçülecektir. Çalışma planları hazırlanırken bu basamakların da dikkate alınarak değerlendirme ölçütlerinin önceden hazırlanması yararlı olacaktır. Hangi ölçütlere göre hedeflenen amaca ulaşılıp ulaşılamadığının planlama yapılırken düşünülmesi planın geçerliliğini artıracaktır. | |
| | | sitekurucusu Admin
Mesaj Sayısı : 23648 Doğum tarihi : 01/04/65 Kayıt tarihi : 17/02/08 Yaş : 59 Nerden : insanligin oldugu yerden
| Konu: Geri: Gezi-Gözlem Metodu Ptsi Nis. 14, 2008 2:58 pm | |
| ÇALIŞMA PLANI HAZIRLAMADA KARŞILAŞILABİLECEK ENGELLER VE BUNLARIN AŞILMASI İÇİN ÖNERİLEN STRATEJİLER
Planlama, basitten karmaşığa bütün çalışmaların ilk basamağı olmasına ve uygulamanın başarısının, planlamanın başarısına bağlı olması gerçeğine rağmen, bilinmelidir ki; planlamacılar, planlama süreci boyunca bir çok engel ve güçlüklerle karşılaşacaklardır. Planlamacıların bu engelleri ve güçlükleri bilmesi ve bu engellere karşı gerekli önlemleri önceden alması onların uygulamadaki başarısını arttıracaktır. Genellikle, planlama süresinin büyük bir kısmı ya planı hazırlayanların planı uygulayacak olanları inandırması ile ya da uygulayıcıların planlamacıları iknası için harcanır. Bu durum dikkate alınarak, Okul Gelişim Süreci Basamakları içerisinde planlama ve uygulama görevleri doğrudan doğruya çalışma gruplarına verilmiştir. Çalışma gruplarına fikir vermesi amacıyla planlamada karşılaşılabilecek bazı engeller ve bunların aşılması için izlenebilecek bazı stratejiler aşağıda örnek olarak verilmiştir. Şunu unutmamak gerekir ki, bunlar karşılaşılabilecek engellerin tamamı değildir. Okulların içinde bulunduğu çevre şartları, öğrencilerin ihtiyaçları, velilerin beklentileri ve okul personelinin özelliklerine göre karşılaşılabilecek birçok başka engel olabilir. Zaman içerisinde planlamacıların deneyimleri arttıkça karşılaşılan engellerin daha hızlı aşıldığı ve zorlukların üstesinden daha kolay gelindiği görülecektir. Aşağıda sözü geçen karşılaşılabilecek engeller ve bunların aşılması için önerilen stratejiler sadece fikir vermek amacıyla hazırlanmıştır. İnanıyoruz ki, okullarımız çok daha yaratıcı ve problemlere çözüm getirici stratejiler geliştirilecektir. Çalışma gruplarının karşılaşılabileceği engeller ve bunların aşılması için önerilen stratejiler: (1) Planlama aşamasında, (2) Uygulama aşamasında olmak üzere iki grupta ele alınmaktadır.
A. PLANLAMA AŞAMASINDA
1. Hedeflenen Amaçların Anlaşılmaması: Planlamaya katılan kişiler arasında görüş ayrılıklarının ortaya çıkması planlamada yaygın olarak karşılaşılan problemlerden birisidir. Planlamaya katılan kişiler hedeflenen amacın açık ve net olmadığı durumlarda ne yapacaklarını anlayamadıkları için hedeflenen amacı kendi yürütmekte oldukları görevle bağıntılı olarak yorumlarlar. Böyle durumlarda sıklıkla ve ortaya görüş ayrılıkları çıkar. Okulda eğitimin niteliğini amaçlayan bir çalışmada okulun idari personeli böylesine geniş kapsamlı bir amaca yönelik olarak okulun fiziki kaynaklarını geliştirme eğiliminde olabilmelerine karşın, okulun eğitim personeli öğretim boyutuna öncelik verme eğiliminde olabilirler. Bu durumun sonucu olarak kaynakların kullanılmasında öncelik verilecek alanlar belirenİrken çatışmalar doğabilir. İzlenecek Strateji; Genel olarak alınan hedefe yönelik açık ve net amaçların ortaya konması ve bunlar üzerinde görüş birliğine varılarak planlamaya geçilmesi bu problemi ortadan kaldıracaktır. Okul Gelişim Süreci I. Basamağı'nda, okulun gelişim hedefleri belirlenirken hedeflenen amaçların, açık ve net olması, herkes tarafından farklı yorumlamaya neden olmayacak şekilde ifadelendin l mesi ve mümkün olduğunca üzerinde görüş birliğine varılarak hazırlanması gereklidir. Bu basamakta yapılacak çalışmalar titizlikle yürütüldüğü taktirde planlama aşamasında ortaya çıkacak görüş ayrılıkları çalışmaya daha geniş bir perspektif kazandıracaktır. Bu durumda farklı görüşler, karşımıza sorun yaratan özelliğinden çok çalışmaya zenginlik katan bir özellik durumuna gelecektir. 2. Kaynakların Yetersizliği: Planlama sürecinin bir basamağı da yapılacak çalışmalar için kullanılacak kaynakların ayrılmasıdır. Para, zaman, okulun mekanları gibi fiziksel kaynaklar ile insan kaynaklarının yetersizliği planlamada genellikle karşılaşılan bir sorundur. Eğer planlama aşamasında kaynakların dağılımı uygun şekilde yapılmaz ise uygulama aşamasında ya çalışma yarım kalır veya çalışmadan vazgeçilir. Her iki durumda okulun gelişimini geciktireceği ve kaynakların boşa harcanmasına neden olacağı için istenmeyen durumlardır. İzlenecek Strateji; Genellikle sınırlı olan kaynakların okulun gelişiminde en rasyonel şekilde kullanılabilmesi için planlama aşamasında iyi bir analiz yapmak gerekir. Okulun yapılacak çalışma için ayırabileceği gerek fiziksel gerekse insan kaynakları dikkatle analiz edilmeli bunlar en fazla yarar getirecek alanlara öncelik verilerek ayrılmalıdır. Bu durumun dikkatlerden kaçmaması için Çalışma Planı Formu'nda, kullanılacak kaynaklar bölümü ile beklenen yarar bölümleri yer almıştır.. | |
| | | sitekurucusu Admin
Mesaj Sayısı : 23648 Doğum tarihi : 01/04/65 Kayıt tarihi : 17/02/08 Yaş : 59 Nerden : insanligin oldugu yerden
| Konu: Geri: Gezi-Gözlem Metodu Ptsi Nis. 14, 2008 2:58 pm | |
| B. UYGULAMA AŞAMASINDA:
1. Katılım Yetersizliği: Katılım yetersizliği hazırlanan çalışma planlarının uygulanması aşamasında karşılaşılabilecek en ciddi problemdir. Plan* uygulayacak olanların, planın hazırlanmasında bulunmamaları veya yapılacak çalışmalar üzerinde görüş birliğine ulaşılmadan planlamanın yapılması bu sonucu doğurur. Ayrıca, planlamada çok yaralı olacağına inanılsa da gerçekçi olmayan çalışmaların hedeflenmesi veya kaynakların kullanımında karşılaşılan zorluklar da uygulamadaki katılımı azaltır. En mükemel planlar bile uygulanmadığında bir değer taşımaz. Bu nedenle, planlar daima gerçekçi ve okulun içinde bulunduğu şartlar dikkate alınarak hazırlanmalıdır. İzlenecek Strateji: Alınacak kararlara katılımın artırılması planlı okul gelişiminde anahtar rolünü oynayacak bir stratejidir. Bu strateji Planlı Okul Gelişim Sürecinin bütün basamakları için aynı ölçüde hayati önem taşır. Unutulmaması gereklidir ki, bireyler kendi aldıkları kararlan daha büyük bir şevkle uygularlar. Üstelik, kararlara katılım genişledikçe dahageniş bir görüş açısı kazanıldığı için gözden kaçan noktalar ortaya çıkıp bunlar da dikkate alınacağı için alınan kararın isabetliliği-artar . 2. Bilgi Eksikliği ve İletişim Yetersizliği: Planlanan çalışmalar ve bunlar ile ulaşılması beklenen hedeflerin okul toplumumun bütünü tarafından yeterince anlaşılamaması, uygulamada karşılaşılabilecek bir çok sorunun temel kaynağıdır. Bireyler, bir çalışmanın neden yapılacağını ve bunun sonucunda beklenilen yararlan anlamadıkları sürece bu çalışmayagerekli desteği sağlayamazlar, Okullardaki mevcut bilgi iletişim alışkanlığı bu ihtiyaca yeterince cevap veremeyebilir. Bu durumda ya planlanan çalışmalar güçlükle ve gecikmeyle uygulanır, ya da hiç uygulamaz. Her iki durumda da okulun gelişimi .olumsuz yönde etkilenir." Böylesine istenmedik bir durumla karşılaşmamak için etkili bir iletişim kültürünün okula yerleşmesi gereklidir. İzlenecek Strateji: Okul yönetimi ile öğretmenler, öğretmenler ile veliler, okul ile çevre, okul ile üniversite ve bakanlık birimleri arasındaki bilgi akışının zamanında ve ihtiyacı karşılayacak şekilde yeniden gözden geçirilmesi gereklidir. Okul toplumu planlanan bütün çalışmalar ve bunlar ile ulaşılması beklenen hedefler konusunda sıklıkla bilgilendirilmelidir. Yeterli ve zamanında yapılacak bilgilendirici çalışmalar olarak belirli aralıklarla tekrarlanan sözlü ve yazılı açıklamalara başvurulabilir. Bu amaçla, çalışma grupları tarafından düzenlenecek toplantılarda yapılacak sözlü açıklamalar veya çoğaltılarak dağıtılacak yazılı açıklamalar yararlı olacaktır. | |
| | | sitekurucusu Admin
Mesaj Sayısı : 23648 Doğum tarihi : 01/04/65 Kayıt tarihi : 17/02/08 Yaş : 59 Nerden : insanligin oldugu yerden
| Konu: Geri: Gezi-Gözlem Metodu Ptsi Nis. 14, 2008 2:59 pm | |
| KİŞİLİK
Sınıf, öğrencilerin gürültü patırtısıyla sallanırken sert görünümlü hoca kapıda beliriyor. Sınıfa bir bakış atıp kürsüye geçiyor. Tebeşirle tahtaya kocaman bir (1) rakamı çiziyor. "Bakın" diyor. "Bu, kişiliktir. Hayatta sahip olabileceğiniz en değerli şey..." Sonra (1)'in yanına bir (0) koyuyor: "Bu, başarıdır. Başarılı bir kişilik (1)'i (10) yapar". Bir (0) daha... "Bu, tecrübedir. (10) iken (100) olursunuz". Sıfırlar böyle uzayıp gidiyor: Yetenek... disiplin... sevgi... Eklenen her yeni (0)' ın kişiliği 10 kat zenginleştirdiğini anlatıyor hoca... Sonra eline silgiyi alıp en baştaki (1)'i siliyor. Geriye bir sürü sıfır kalıyor. Ve Hoca yorumu patlatıyor: "Kişiliğiniz yoksa, öbürleri hiçtir". Sınıf, mesajı alıp sessizliğe gömülür | |
| | | sitekurucusu Admin
Mesaj Sayısı : 23648 Doğum tarihi : 01/04/65 Kayıt tarihi : 17/02/08 Yaş : 59 Nerden : insanligin oldugu yerden
| Konu: Geri: Gezi-Gözlem Metodu Ptsi Nis. 14, 2008 2:59 pm | |
| Yabancı Dil Öğrenmek İçin...
Şüphesiz dil öğrenimi zor ve bitmeyen bir yoldur. Ve kendi kendinizi geliştirmeniz ancak azimle olur. Gitmenin mümkün olduğu bir ülkenin dilini öğrenmenin en iyi yolunun orada yaşamak olduğunu unutmayın. Böyle bir imkanınız bulunmasa bile, aşağıdaki kuralları uygula¤¤¤¤¤ bir dile vasat da olsa vakıf olabilirsiniz.
Öğrendiğiniz dilin konuşulduğu bir ülkeye gitmek istiyorsunuz ve bunun da o dili öğrenmenin en kolay ve hızlı yolu olduğunu biliyorsunuz. Fakat yeni bir ülkeye adım atmak ilk etapta garip gelebilir. Şöyle ki, yeni bir çevre, kültür ve dile alışmak zaman alacaktır. Ayrıca farklı bir zaman diliminde olmaktan da etkilenebilirsiniz. Ancak rahat olun ve yeni ortamınızı algılamaya çalışın.
1- Yanlış yapın(!): Öğrendiğiniz dilde yapabileceğiniz kadar hata yapın... Her zaman doğru konuşmak durumunda değilsiniz. İnsanlar ne dediğinizi anlayabiliyorlarsa yanlış yapmanız en azından ilk başta önemli değildir. Yabancı bir ülkede yaşıyor olmanız, bir gramer testi değildir.
2- Anlamadıysanız sorun: Başkaları konuşurken, her kelimeyi yakalamak zorunda değilsiniz. Ana fikri anlamak genellikle yeterlidir. Fakat anlamadığınız noktanın önemli olduğunu düşünüyorsanız SORUN! Bu konuda bazı kullanışlı kelimeler: İngilizce için Pardon me? Excuse me, what did you say? Could you speak more slowly please? Did you say that... I didn´´t catch that... Could you repeat that, please? What was that? I´´m sorry I didn´´t hear you. Sorry, what does "............." mean? (Fakat şunları kullanmayın: Are you speaking English? Please open your mouth when you speak! Give me a break!) Almanca için ise (Entschuldigung, wie bitte? Entschuldigung, was haben Sie gesagt?, Würden Sie bitte langsamer sprechen? yada Bitte, sprechen Sie langsam!, Haben sie gesagt das..., Können Sie das wiederholen bitte? Was war das? Entschuldigung, was bedeutet das? gibi ifadeler kullanabilirsiniz.
3- Öğrendiğiniz dili ilgi alanlarınıza sokun: İnsanlar kendilerine ilginç gelen şeyler hakkında konuşmayı severler. Sizin ilgi alanlarınız nelerdir? Bu konular hakkında bulabildiğiniz kadar kelime öğrenmeye çalışın. Çevrenizdeki insanlara da nelerle ilgilendiklerini sorun. Bu büyüleyici bir yöntemdir ve daima yeni kelimeler öğrenmenize yardımcı olur. Böylelikle başkalarını daha iyi anlamaya başladığınızı görürsünüz. İlgi alanları, bir bahçeye yağan bereketli yağmurlar gibidir. Dil becerileriniz hakkında konuşmak, daha hızlı, daha güçlü ve daha iyi öğrenmenize yardımcı olacaktır. Bazı kullanışlı kelimeler: İngilizce için What are you interested in? My favourite hobby is ... I really like .....ing... For many years I have.... What I like about.....is ... What are your hobbies? Almanca için...
4- Konuşun ve Dinleyin: Her zaman hakkında konuşulacak bir şeyler vardır. Etrafınıza bakının. Size garip ya da farklı gelen bir şeyler varsa hemen konuşmaya dalın. Bu arkadaşlığınızı geliştirmenize de yardımcı olacaktır. İnsanları dinleyin, ancak kelimelerin telaffuzunu ve dilin ritmini yakalamak için dinleyin. Bildiğinizi mutlaka kullanın. Pek çok dilde kelimeler birbirinden türetilmiştir. Bu durumda kelimenin anlamını, konunun içindeki anlamından çıkarmaya çalışın. Ülkenin yerli vatandaşlarıyla konuşurken, konuşmayı sürdürmeye çalışın. Karşınızdakinin söylediğini anlamadığınızda paniğe kapılmayın. Ana fikri anlamaya çalışın ve konuşmayı sürdürün. Hala anlamakta zorlanıyorsanız cümleyi tekrarlamasını isteyin. Konuşmaya devam ederseniz, konuşmanın süreci içerisinde konu daha anlaşılır hale gelecektir. Dilinizi geliştirmek ve yeni kelimeler öğrenmek için iyi bir yöntemdir bu, ancak dikkat: Hani derler ya, "duyduğun her şey inanma, kendi söylediklerinin de yarısına inan"...
5- Sorun, soru sorun: Merakımızı gidermenin daha iyi bir yolu da yok zaten. Sorular konuşmaya başlamanıza yardımcı olduğu gibi konuşmayı sürdürmenize de yardımcı olacaklardır.
6- Kullanıma dikkat edin: Kullanım kelimesi genellikle insanların nasıl konuştuklarını izlemektir. Bazen kullanım çok da eğlenceli bir hale dönüşebilir. İnsanların konuşma biçimleri, kelimeleri sizin söylediğinizden farklı telaffuz etmeleri size garip gelebilir. Kullanım en basit şekliyle dilin genellikle ve doğal olarak nasıl kullanıldığını ifade eder.
7- Bir not defteri taşıyın: Yanınızda daima bir not defteri ve kalem bulundurun. Yeni bir kelime duyar ya da okursanız hemen not edin. Daha sonra bu kelimeleri konuşmalarınızda kullanmaya çalışın. Yeni deyimler öğrenin. Çoğu birer deyim dili olan yabancı dilleri çalışmanın en eğlenceli yanlarından birisi de deyimleri öğrenmektir. Bu deyimleri defterinize yazın. Öğrendiklerinizi konuşmalarınıza uygularsanız daha çabuk hatırlar ve konuşursunuz.
8- Bir şeyler okuyun: Başka bir dili öğrenmenin en iyi üç yolu: Okumak, okumak ve okumaktır. Oku¤¤¤¤¤ yeni kelimeler öğrendiğimiz gibi hali hazırda bildiklerimizi de uygulamış oluruz. Sonraları bu kelimeleri kullanmak, duyduğumuzda anlamak daha da kolaylaşacaktır. Gazeteler, dergiler, tabelalar, reklamlar, otobüslerin üzerindeki şeritler ve daha ne bulursanız okuyun.
9- Herkesin bir ikinci yabancı dil öğrenebileceğini unutmayın, gerçekçi ve sabırlı olun, dil öğrenmenin zaman ve sabır istediğini akıldan çıkarmayın.
10- Yeni bir dil öğrenmek aynı zamanda yeni bir kültürü de öğrenmektir: Kültürel kurallara karşı rahat olun. Yeni bir dil öğrenirken o kültürün size katı gelebilecek kural ve alışkanlıklarına karşı da duyarlı olun. Öğrenmek için konuşmanız gerekir. Sınıfta ya da sınıf dışında soru sormaktan çekinmeyin.
11- Sorumluluk alın: Kendi dil öğrenim sürecinizden kendiniz sorumlusunuz. Yabancı dili öğrenirken, öğretmenin, kursun ve kitabın elbette ki önemi vardır ancak "en iyi öğretmenin yine kendiniz" olduğu kuralını unutmayın. İyi bir öğrenim süreci için amaçlarınızı tespit etmeli ve sizi amaçlarınıza ulaştıracak çalışmaları yapmalısınız.
12- Öğrenme şeklinizi organize edin: Organize edilmiş şekilde öğrenmek, çalıştığınız şeyleri hatırlamanıza yardımcı olacaktır. Sözlük ve iyi kurs materyalleri kullanın.
13- Sınıf arkadaşlarınızdan da öğrenmeye çalışın: Aynı sınıftaki diğer öğrencilerin sizinle aynı seviyede olması onlardan bir şeyler öğrenemeyeceğiniz anl¤¤¤¤¤ gelmez.
14- Hatalarınızdan öğrenmeye çalışın: Hata yapmaktan korkmayın, herkes hata yapabilir. Eğer soru sorarsanız hatalarınızı yabancı dili öğrenmede kendiniz için bir avantaj haline getirebilirsiniz. Kullandığınız cümleyi daha değişik bir söyleme şekli var mı gibi...
15- Öğrendiğiniz dilde düşünmeye çalışın: Örneğin bir otobüste giderken nereye gittiğinizi, nerede olduğunuzu, kendinize o dilde tarif edin. Böylece hiçbir şey söylemeden içinizden dil pratiği yapmış olursunuz.
16- Son olarak dil öğrenirken eğlenin: Öğrendiğiniz cümle ve deyimlerle değişik cümleler yapın. Sonra yaptığınız cümleyi günlük bir konuşma esnasında deneyin, bakalım yerinde kullanabilecek misiniz? Hayatın tecrübeden ibaret olduğu söylenir ya, yabancı dil öğrenmek tamamıyla öyledir | |
| | | sitekurucusu Admin
Mesaj Sayısı : 23648 Doğum tarihi : 01/04/65 Kayıt tarihi : 17/02/08 Yaş : 59 Nerden : insanligin oldugu yerden
| Konu: Geri: Gezi-Gözlem Metodu Ptsi Nis. 14, 2008 2:59 pm | |
| Günümüzde Türk öğrencilerinin dert yandığı okul derslerinin başında matematik dersi gelmektedir.Acaba matematik dersi insanları neden bu kadar korkutuyor? Bu konu gerek üniversitelerde akademisyenlerimiz gerekse değerli öğretmen arkadaşlarımız için geniş çaplı araştırma ve çözüm gerektiren bir sorun haline gelmiştir. Hepimizinde bildiği gibi insanlarda matematiksel gelişim bebeklikten itibaren başlayıp daha sonraki yıllarda bu gelişimin boyutu artmaktadır. Yapılan araştırmalar bebeklerin bile sayıları ayırt edebilecek zekaya sahip olduklarını göstermektedir. Peki bu zeka çocuk okula başlayınca geri adım mı atıyor? Tabi ki HAYIR! Geri adım atan zeka değil çocuğun ilgisidir. Matematik eğitimcilerinin yaptığı araştırmaların sonuçları başlangıçta çocuğun matematiğe olan ilgisinin iyi olduğu ama sonradan (yani okulda bir kaç sene geçtikten sonra, özellikle 4 veya 5. sınıftan sonra) bu ilginin ciddi derecede azaldığı fikri ile kesişmektedir (Bu fikrin her öğrenci için geçerli olmadığı unutulmamalıdır). Başlangıçta yapılan matematik dersi yazılılarında yüksek not alan öğrenci ilerleyen yıllarda biraz daha soyut kavramlara bürünen matematik dersi karşısında bocalamaya başlayıp, aldığı notlarda artık eskisi kadar yüksek değerde olmayınca matematiğe karşı olan yakınlık derecesi gün geçtikçe değer kaybetmektedir. Eğer sonraki yazılılarında kendisini toparlayamazsa matematiğe olan ilgisinin yerini artık tamamen nefret, korku almaktadır. Bu durum genellikle 4. veya 5. sınıftan itibaren görülmeye başlamaktadır. Ve ilerleyen yıllarda da bu durum öğrenciler için büyük bir sorun hali taşımaktadır. Burada şu sorular geliyor aklıma;Öğrenci matematik dersinden neden düşük not alıyor? Acaba sınavlara çalışmadan mı giriyor, yoksa çalışıyor da öğretmenin zor soru sorması nedeniyle mi zayıf not alıyor? Acaba öğretmene olan yaklaşımını direkt o öğretmenin dersinede mi yansıtıyor?Matematik dersine giren öğretmeni sevmediği için mi matematiğe karşı soğuk bir tavır geliştiriyor? Bu sorularda yansıtılan durumların her biri matematiğe olan soğuk tavırların sebebidir. Ama şurasıda gerçek ki ideali olan her öğrenci bu sorunu minimum seviyeye indirgeme gücüne sahiptir. Öğrencinin bu sorunu minimum seviyeye indirgeyebilmesi içinde ona çevreden (ailesi, arkadaşları,diğer öğretmenleri vb. olabilir) destek gerekmektedir. Eğer matematiğe olan soğukluğun nedeni öğretmenden kaynaklanıyosa öğretmeni değiştirilebilir (eğer okulda aynı sınıf seviyesinde farklı şubeler varsa ve o şubeye farklı matematik öğretmeni giriyosa okul idaresi velininde görüşünü alarak öğrenciyi diğer şubeye geçirebilir) Eğer matematiğe olan soğukluğun nedeni sınavlardan düşük alması ise (burada öğretmene karşı tavrı iyi yani öğretmenini seviyor ama sınavlardan düşük not alıyor) düşük not almasına neden olan etmen belirlenip ortadan kaldırılabilir. Bu etmen ders çalışmaması ise çocuğa etkili ve anlamlı ders çalışma yöntemlerinden bahsedilip rehberlik yapılıp bu ortamın oluşturulması için ona yardımcı olunabilir (burada en büyük görev aileye düşmektedir). Bu etmen çalıştığı halde sınavdan düşük not alması ise önce öğrencinin çalışma yöntemleri gözden geçirilmeli, takip ettiği yöntem yanlış ise düzeltmeye gidilmeli uygun yöntemleri takip etmesi sağlanmalıdır. Çalıştığı halde düşük not almasında öğrencinin ders çalışmaya karşı istek-isteksizlik tavırları da çok etkilidir. Bütün bu sorunlardan hiçbirine rastlanmadıysa öğretmenin sorduğu soruların seviyesi dikkate alınmalıdır. Acaba sorular öğrencilerin seviyelerine uygun mu? Bu da en iyi, sınıfın ortalamasına bakılarak anlaşılabilir. Sınıfın ortalaması normalin altında ise sorular seviyeye uygun değildir. Burada öğretmenle görüşülüp onun da bu konuda hassas davranması sağlanabilir. Bütün bu saydıklarım basite alınmamalı, bu konu üzerinde öğrenciler, öğretmenler ,okul idareleri ve özellikle veliler düşünme zahmeti göstermelidirler. Çünkü matematik, günümüzde çok önemli bir yer teşkil etmektedir. Yapılan her türlü sınavda matematik sorularına yer verilmektedir. Burada sadece işlemsel yeteneklerin değil mantıklı düşünme, akıl yürütme gerektiren sorularında matematik alanına girdiği unutulmamalıdır. Aynı zamanda matematik bizlere sadece bir iş sahibi olabilmek için girdiğimiz sınavlarda değil, günlük hayattaki problemlerimizin çözümünde de etkili, verimli ve basit yöntemlerle yardımcı olarak çeşitli fırsatlar sunmaktadır | |
| | | sitekurucusu Admin
Mesaj Sayısı : 23648 Doğum tarihi : 01/04/65 Kayıt tarihi : 17/02/08 Yaş : 59 Nerden : insanligin oldugu yerden
| Konu: Geri: Gezi-Gözlem Metodu Ptsi Nis. 14, 2008 3:00 pm | |
| ANKARA (ANKA) - Türk Silahlı Kuvvetlerine bağlı Askeri liseler ile Bando Astsubay Hazırlama Okullarına başvurular 11 Şubat'ta başlayacak. Genelkurmay Başkanlığı'nın internet sitesinde yer alan duyuruya göre, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanlıkları adına Askeri Liseler ile Bando Astsubay Hazırlama Okullarında öğrenim görmek isteyen öğrenciler için Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi'nce (ÖSYM) 27 Nisan 2008 tarihinde sınav yapılacak. Sınava başvurular 11 Şubat'ta başlayacak ve 29 Şubat'ta sona erecek. Başvurular, il ve ilçe merkezlerinde bulunan ÖSYM sınav merkezi yöneticilikleri ile bazı ortaöğretim kurumlarında oluşturulacak Başvuru Merkezleri tarafından internet aracılığıyla alınacak. Başvuru merkezleri ÖSYM'nin http://www.osym.gov.tr internet adresinden yayınlanacak. Başvurmak isteyen adayların şu koşulları taşıması gerekiyor: “-Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ve erkek olmak, -2004 yılında ilköğretim okulundan mezun olmak, -En fazla 16 yaşında olmak, -Halen Milli Eğitim Bakanlığına bağlı ilköğretim okullarının, 8. sınıfında okuyor olmak ve 2008 yılı Haziran döneminde doğrudan mezun olmak -Okul bitirme derecesi Askeri Liseler için 3.50, Astsubay Hazırlama Okulları için 3.00 olmak.” Adaylar, diğer koşulları sınav kılavuzundan öğrenebilecekler. Yazılı sınav sonuçları, 2008 Mayıs ayının son haftasında adayların adreslerine gönderilecek olan sınav sonuç belgesiyle bildirilecek. -HARP OKULLARI VE MESLEK YÜKSEK OKULLARINA ÖĞRENCİ ALIMLARI Harp okulları, Gülhane Askeri Tıp Fakültesi ile astsubay meslek yüksek okullarına başvuru koşulları da belirlendi. Adaylarda, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olma, hazırlık sınıf okutulan liselerden mezun olanlar için en fazla 20 (1988 ve sonrası doğumlu), diğer liselerden mezun olanlar için en fazla 19 (1989 ve sonrası doğumlu) yaşında olma şartları aranıyor. Adaylar Genelkurmay Başkanlığı'nın www.tsk.mil.tr internet adresinden detaylı bilgiye ulaşabilecek. ANKA | |
| | | sitekurucusu Admin
Mesaj Sayısı : 23648 Doğum tarihi : 01/04/65 Kayıt tarihi : 17/02/08 Yaş : 59 Nerden : insanligin oldugu yerden
| Konu: Geri: Gezi-Gözlem Metodu Ptsi Nis. 14, 2008 3:02 pm | |
| 1. KÖTÜ KALITIMSAL GEÇMİŞ Bu durumda yapacak bir şey yoktur.
2. AMAÇ EKSİKLİĞİ Kesin bir amacı olmayanlar için başarı ümidi yoktur.
3. SIRADANLIĞIN ÜZERİNE ÇIKMA HIRSI YETERSİZLİĞİ Hayatta ilerlemeyi bile istemeyecek kadar ilgisiz olanlara önerilebilecek bir şey yoktur.
4. YETERSİZ EĞİTİM En eğitimli kişiler, kendilerini eğiten kişilerdir. Bir insanı eğitimli yapmak için üniversite derecesinden çok daha fazlası gerekir. Eğitim fazla bilgiden değil, etkin ve ısrarlı bir şekilde uygulanan bilgiden oluşmaktadır.
5. DİSİPLİN YETERSİZLİĞİ Disiplin kendi kendini kontrol ile gelir. Bu da demektir ki, insan bütün olumsuz özelliklerini kontrol etmeyi bilmelidir. Aynanın karşısına geçerek en iyi arkadaşınızı ve en kötü düşmanınızı aynı anda görebilirsiniz.
6. SAĞLIĞIN KÖTÜ OLMASI Bu durumda çalışmak için sağlığın düzelmesini beklemek gerekir. Aksi taktirde iyiyi yapmak isterken kötüye daha yakın olursunuz.
7. ÇOCUKLUKTAKİ ELVERİŞSİZ ÇEVRE ETKİLERİ Bazen gerçekten kötü etkiler bırakabilir. Ama aşılması için bir psikiyatristin desteği faydalı olabilir
8. ERTELEME En yaygın başarısızlık nedenlerinden biridir. Çoğumuz önemli bir şeyi yapmak için "doğru zamanı" bekliyoruzdur. Aman beklemeyin; çünkü zaman hiç "doğru" olmayacaktır. Bulunduğunuz yerden başlayın ve elinizin altında hangi araç varsa onunla çalışın. Unutmayın, yol boyunca daha iyi araçlar bulursunuz.
9. ISRAR ETMEME Çoğumuz başladığımız her şeyde iyi başlayıcılar, ama kötü tamamlayıcılarızdır. Israrcılığı parolası haline getiren bir insan, "eski dostu" olan başarısızlığın sonunda yorulup uzaklaştığını görür. Başarısızlık, ısrarcılıkla başa çıkamaz.
10. OLUMSUZ KİŞİLİK Olumsuz kişiliği ile diğerlerinin nefretini kazanan kişi için hiçbir başarı umudu yoktur.
11. CİNSEL İSTEĞİN KONTROL EDİLEMEMESİ Bu enerji insanları harekete sürükleyen en güçlü uyarandır. Heyecanların en güçlüsü olduğu için dönüştürme yoluyla kontrol edilmeli ve başka kanallara yöneltilmelidir.
12. KONTROLSÜZ ARZU Karşılığı olmayan bir konuda kontrolsüz olarak duyulan arzu ve hırs, insana yanlış yaptırır.
13. İYİ BELİRLENMİŞ KARAR GÜCÜ EKSİKLİĞİ Başarıya ulaşanlar bir an önce karar verir. Ancak kararlarını değiştirecek olurlarsa bunu çok yavaş yaparlar.
14. TEMEL KORKULAR İnsanın güncel hayatta karşısına çıkan altı temel korkudan biri ya da daha fazlası, başarısızlığın anahtarıdır.
15. EVLİLİKTE YANLIŞ EŞ SEÇİMİ Başarısız bir özel hayat, ister istemez iş hayatını da etkiler.
16. AŞIRI TEDBİRLİ OLMAK Riske girmeyen insanlar, genellikle diğerlerinin seçiminden arta kalanla yetinmek zorunda kalırlar. Aşırı tedbir de tedbirsizlik kadar kötüdür. Her ikisi de uzak durulması gereken aşırılıklardır. Hayatın kendisi şans ögeleriyle doludur.
17. İŞ HAYATINDA YANLIŞ ORTAK SEÇİMİ En çok yakın bağlantılar kurduğumuz kişileri taklit etmeye değecek birini seçmek daha doğru olur.
18. BATIL İNANÇ VE ÖNYARGI Bir tür korkudur. Ayrıca cahillik işaretidir. Başarılı insanlar açık fikirlidir ve hiçbir şeyden korkmazlar.
19. YANLIŞ İŞ SEÇİMİ Kendine uygun olmayan ya da sevmediği bir işi yapan insan için başarı sadece rüyalarındadır.
20. ÇABA YOĞUNLUĞU EKSİKLİĞİ Bir amaç sadece uğrunda çabalayanlar için başarı getirir.
21. RASTGELE HARCAMA ALIŞKANLIĞI Savurgan insan başarılı olamaz. Çünkü daima yoksulluk korkusuyla yaşarlar. Kişisel hizmet pazarlamasındaki bankadaki para insana cesaret verir.
22. İSTEK EKSİKLİĞİ İsteği olmayan kişi ikna edici olamaz.
23. HOŞGÖRÜSÜZLÜK Hoşgörüsüzlük, insanın artık bilgi almayı bıraktığını gösterir. En zararlı şekilleri, dinsel, ırksal ve siyasal fikir farklılıklarına karşı gösterilenidir.
24. ÖLÇÜLÜ OLMAMA En yıkıcı aşırıya kaçma şekilleri yeme, içme ve cinsel faaliyetlerle ilgili olanıdır. Bunların herhangi birinde ölçüsüzlük başarı için ölümcüldür.
25. İŞBİRLİĞİ YAPMA YETERSİZLİĞİ Takım çalışmasını bilmeyen ve işini paylaşamayanlar için başarısızlık tanıdık hale getirir
26. ÇABA GÖSTERMEDEN ELDE EDİLEN GÜÇ Çabuk zenginlik, yoksulluktan çok daha tehlikelidir.
27. KASITLI SAHTEKARLIK Unutmamak gerekir ki, yalancının mumu yatsıya kadar yanar. "Al takke ver külah" mantığının sökmediği yerde demir parmaklıklar başlar.
28. KENDİNİ BEĞENME VE KİBİR "Ben iyiyim" diyen kişi için başarı ancak Kaf Dağı'nın ardındadır. Ve ona orayı kendisinden daha iyi bir bilenden başkası gösteremez.
29. DÜŞÜNMEK YERİNE TAHMİN ETMEK Rakamlar bazen insan zekasının çok ötesindedir. "Bu böyle olur" değil, "Bunu böyle yaptığım takdirde bunu elde ederim" diye düşünmek gerekir.
30. SERMAYE YETERSİZLİĞİ Hatalarını örten, işlerinde kendilerini taşıyacak yeterli sermayeye sahip olmayanlar için başarısızlık yaygındır. | |
| | | sitekurucusu Admin
Mesaj Sayısı : 23648 Doğum tarihi : 01/04/65 Kayıt tarihi : 17/02/08 Yaş : 59 Nerden : insanligin oldugu yerden
| Konu: Geri: Gezi-Gözlem Metodu Ptsi Nis. 14, 2008 3:03 pm | |
| Çok Uyu İyi Öğren
Başarılı öğrenmenin sırrı uykudan geçiyor. Eski bir inanışa göre yeni öğrenilen bilgiler, bir gecelik uykudan sonra daha kalıcı oluyor. Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (ABD) bilim adamları, hayvan ve insanlarla yaptıkları deneylerle, bu inanışın doğru olduğunu kanıtladılar. Robert Stickgold, sınavdan önce iki gece ya da daha fazla uyumanın bilgileri hatırlamada son derece yararlı olduğunu söylerken git gide kısalan uyku saatlerinin zihinsel yetimizi zayıflatabileceği konusunda da uyardı.
Araştırmacı, sınavlarda başarılı olmanın okul ya da aile içindeki eğitiminden çok, sınavdan önceki gecede iyi bir uykuya bağlı olduğu kanısında. Araştırmacılar, farklı uyku evrelerinin çeşitli öğrenme türlerinde etkili olduğunu bulmuşlar. Örneğin REM uykusu, özellikle de resimli bilgilerde etkili ve ev hayvanlarında izlenen bazı davranışlar diğer hayvanlarda da izlenmiş.
Chicago Üniversitesi bilim adamlarından Daniel Margoliash, yavru kuşların ötüşlerini uykuda öğrenip, ezberlediklerini bulmuş. Yavru kuşlar uyuduklarında veya öttüklerinde beyinde aynı sinir hücreleri harekete geçiyor. Farelerin uyku sırasında koşmayı öğrendiklerini söyleyen diğer bir araştırmacı da farelerde de öğrenme ve uyku sırasında aynı beyin bölgesinin etkinleştiğini fark etmiş | |
| | | sitekurucusu Admin
Mesaj Sayısı : 23648 Doğum tarihi : 01/04/65 Kayıt tarihi : 17/02/08 Yaş : 59 Nerden : insanligin oldugu yerden
| Konu: Geri: Gezi-Gözlem Metodu Ptsi Nis. 14, 2008 3:04 pm | |
| Okul fobisi, kuvvetli bir endişe nedeniyle çocuğun okula gitmeyi reddetmesi yada bu konuda isteksiz görünmesidir. Okul fobisi olan çocuklar, okula olan isteksizliklerini tipik bir biçimde bedensel yakınmalarıyla dile getirmeye çalışan, bu nedenle kendilerini evde tutma yolunda anne-babalarını ikna etmeye çalışan çocuklardır. Okul fobisi olan çocukların mide bulantısı, karın yada baş ağrısı şeklinde bedensel şikayetleri genellikle sabahları uyanır uyanmaz görünmekte ve okula gitmemelerine karar verilir verilmez de kendiliğinden kaybolmaktadır. Eğer çocuklara okula öğleden sonra gitmeleri önerilirse, aynı tür şikayetlerinin bir saat içinde tekrarlandığı görülür. Kendilerine o gün için okula gönderilmeyecekleri konusunda söz verilirse, ertesi gün belirtilerin yeniden ortaya çıktığı dikkati çeker. Eğer anne-baba bir hafta sureyle çocuğun okulu unutmasına karar verirse, çocuğun bir sonraki pazartesine kadar sağlığının yerinde olduğu görülür. Hafta sonu genellikle okul fobisi olan çocuklar için aktif olabildikleri ve okul baskısı olmaksızın diledikleri gibi eğlendikleri için en sevilen dönemdir Psikosomatik kökenli şikayetleri ortadan kaldırmak üzere öğretmen değiştirme. çocuğun daha az başarılı bir sınıfa alma yada bir başka okula gönderme gibi alınabilecek önlemler sadece geçici bir süre için sonuç verir. Bu gibi durumlarda çocuklar başlangıçta mutlu ve yeni okul ortamına coşku içinde görünürler, ancak birkaç gün yada bir hafta sonra yeniden evde kalmak üzere yeni ortamla ilgili bazı yakınmalarda bulunurlar. Okul fobisi ile okul kaçağı olmayı bir biriyle karıştırmak gerekir. Okul fobisi olan çocuk, değişik zamanlarda okula anne-babasının bilgisiyle gitmez ve evde kalır. Çocuğun okula gitmemesinin temelinde başarısızlık korkusu ve sınıf içinde aktif olamama endişesi bulunur Okuldan kaçan çocuklarsa okulu sevmezler, aynı zamanda tembeldirler ve akademik bir amaçları yoktur. Bu çocuklar, okuldan kaçtıkları zamanı anne ve babalarının bilgisi olmaksızın ev dışında istedikleri gibi geçirirler. Buna karşılık okul fobisi olan çocuklar evden uzaklaşmazlar; evde mutlu ve neşelidirler. Bu çocukların okul başarıları orta düzeydedir; ödevlerinin aksamasıyla yakından ilgilidirler Akut iç Kronik Okul Fobisi Okul fobisi tepkileri görünmeye başladıkları sırada şiddetli bu’ takım belirtiler dikkati çeker. Akut okul fobisi olan bu çocuklarda evde kaldıkları surece mutludurlar, arkadaş ilişkilerinde ve sosyal faaliyetlerde etkilidirler. Hatta bu çocuklar evde kaldıkları süre içinde ev ödevlerini yaparlar. Akut okul fobisi ilkokuldan liseye kadar her yaşta, hatta kolej öğrencilerinde bile görülebilir. Bununla birlikte gerek ergenlik döneminde, gerekse ergenlik öncesi dönemde rastlanan okul fobisi belirtileri, yeni okula başlayan çocuktaki gibi kuvvetli ve zorlu değildir Çoğunlukla çocuklar büyüdükçe şiddetli biçimde okul fobisi görülmez, ancak bunun yerini “kronik fobi” alır. Kronik okul fobisi zamanla oluşur. Bu fobinin oluşmasında gencin çocukluk yıllarındaki akut okul fobisini de içine alan çeşitli davranış problemlerinin rolü büyüktür Kronik okul fobisi. akut okul fobisini tam tersine, bir takım uyum zorluklarını içerir Kronik okul fobisi olan çocuklar sadece okuldan değil, ayni zamanda önceden zevk aldıkları faaliyetlerden de uzaklaşmaya başlarlar. Bu çocuklar ne ders çalışırlar nede belirli bir ilgi alanında faaliyet gösterirler. Ev çevresinde sıkıntılı bir biçimde zamanlarını geçirmeye çalışırlar. Bunun yanı sıra, bu tür çocuklar okula olan korkularını tüm çevreye genelleştirirler. Sonuç olarak bu çocuklar gerek insan ilişkilerinde, gerekse yabancı oldukları ortamlardaki huzursuzlukları giderek artar.
OKUL FOBİSİNİN NEDENLERİ Diğer fobilerde olduğu gibi, okula girdikten sonra oluşan korkularda da kalıtsal ve yapısal etkenlerden çok, psikolojik yaşantıların daha önemli yer tuttuğu görülür. Okul fobisi olan çocuk görünüşte nedensiz olarak okula gitmekten korkmaktadır. Ancak bu korkuyu oluşturan bazı temel etkenler vardır. Bunların başında yaygın bir baskının egemen olduğu aile ortamı sayılabilir. Okul fobisi olan çocukların yaşamalarının daha önceki yıllarında anneleri tarafından aşırı özen içinde büyütüldükleri görülür Bu tür annelerin sürekli olarak çocuklarını memnun ederek onların sevgilerini kazanma çabası içinde oldukları, tüm ihtiyaçlarını karşıladıkları ve onları sürekli olarak kırıklığa uğramaktan korudukları dikkati çeker. Bu anneler özellikle çocukların bedensel rahatsızlıklarıyla yakından ilgilidirler. Çocuklar, gözlerinin önünde olmadığında kendilerini çok yalnız hissederler. Psikolojik ve fizyolojik olarak çocuklarıyla yakın olma ihtiyacını duyarlar. Bu anneler, çocuklarını anaokullarına göndermekten kaçındıkları gibi,arkadaşlarının evine bile oyun oynamak üzere göndermekten kaçınırlar. İşte yaşamın ilk yıllarında bu tür bir anne-çocuk ilişkisi Çocuğun okula başladığı- sırada önemli bir engel oluşturur Anneler tüm bu koruyucu ve baskılı ortamından bir an olsun uzak kalmamış bu çocukların yabancı bir çevrede tanımadıkları insanlarla birlikte günlerini geçirmeleri onları son derece huzursuz eder.
Okul fobisi olan çocukların babaları da aşırı bağımlılık ve koruma konusunda eşleriyle iş birliği içindedir Bu tür babalar ev içinde bir takım kurallar koyma yada disiplin uygulama yerine, sürekli bir barış ve sakinlik ortamının olmasını tercih ederler. Böylelikle okul fobisi olan çocuklarda şu üç temel karakteristik kişilik özelliği gelişir: 1. Bu çocuklar anne-babaları tarafından aşırı korunma sonucu” bağımlı” anne-babaya adeta yapışık bir birey olarak gelişirler. 2. Tüm ihtiyaçlarının karşılanması, çocuğun “çok isteyen ve hileye baş vuran” bir birey olmasına yol açar. Bu tür çocuklar istedikleri her şeye istediği zaman kavuşurlar. 3. Anne ve babalarının disiplin konusundaki yetersizlik ve başarısızlıkları nedeniyle gerektiğinde çocuğun isteklerine set çekilmemesi çocukta “egemenlik” duygusunun gelişmesine neden olur. Bu durumda çocuk, sadece kendisini ilgilendiren konulara değil, tüm ev işlerine karışır. Bu tür aileyi nedenler sadece okul fobisini oluşturan tek etken gurubu değildir. Ayrılık endişesi, değişiklik ve sıkıntı da okul fobisinin nedenleri arasında sayılabilir. Anne ve babanın hastalığı, evde yangın çıkması yada hırsızlık vb. nedeler Çocuğun evden uzaklaşmasını engelleyen etkenlerdir. Böyle durumlarda çocuk, kendini evde bulunmakla sorumlu tutar. Değişiklik, bazı çocuklarda okul fobisinin oluşumu için tek neden olabilir. Yeni eve, yeni koşullara, yeni okula yada sınıfa geçme bu fobiye neden olabilir. Yatılı Okul: Yatılı okul, özellikle ergenliğin başlarına rastlayan 11-12 yaşlarında çocuğun anne-babasına en çok gereksinim duyduğu bir dönemde onlardan ayrı kalmasına neden olmaktadır. Bunun sonucu olarak da çocukta bir takım uyum ve davranış bozukluklarına rastlanabilmektedir. İlköğretim okulunun 2 nci kademe, 6. sınıfta okuyan bir öğrenci, yatılı okuldayken pek çok kez okuldan kaçmayı denemiş, iki kez evine yürüyerek gitmiş ve başarı düzeyi çok düşükken, gündüzlü okula geçtikten iki hafta sonra okul birincisi olduğu gözlenmiştir.
-------------------------------------------------------------------------------- | |
| | | sitekurucusu Admin
Mesaj Sayısı : 23648 Doğum tarihi : 01/04/65 Kayıt tarihi : 17/02/08 Yaş : 59 Nerden : insanligin oldugu yerden
| Konu: Geri: Gezi-Gözlem Metodu Ptsi Nis. 14, 2008 3:04 pm | |
| SÖZLEŞMELİ SUBAY VE ASTSUBAY YÖNETMELİĞİ Resmi Gazete Tarihi: 27/04/2002 Resmi Gazete Sayısı: 24738 Milli Savunma Bakanlığından: BİRİNCİ KISIM : Amaç, Kapsam, Tanımlar ve Hukuki Dayanak Amaç Madde 1 - Bu Yönetmeliğin amacı, Türk Silahlı Kuvvetlerinde ihtiyaç duyulan sınıflarda istihdam edilecek sözleşmeli subay ve astsubay adaylarında aranacak nitelikleri, sağlık koşullarını, alınacakları sınıf ve branşları, duyuru, müracaat şekli ve zamanını, müracaatların kabul edilmesi, sözleşmenin yapılması, sözleşme süreleri, sözleşmenin feshedilmesi, sözleşmenin yenilenmesi, görevde başarısız olma ve kendilerinden istifade edilememe hallerini ve bunlara yapılacak işlemleri, sözleşmenin uzatılmasında uygulanacak esaslar, sınav, öğretim ve eğitimin esas, şekil ve sürelerini, kıt'a, karargah, kurum ve idari işlerde görevlendirilmelerini, izin, ayırma, atama, yer değiştirme, astlık-üstlük münasebetlerini, sicil işlemlerine ilişkin usul ve esasları, muvazzaf subay veya astsubay statüsüne geçirilecekler için uygulanacak usul ve esasları, sözleşme yapmaya yetkili makamları, meslek içi eğitim ve ihtisas kurslarının süresi ve şeklini, giyim, kuşam ve istihkaklarının verilme usulünü, sağlık işlemlerini ve Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişiği kesilenlerin kendilerine yapılan eğitim ve öğretim masraflarının geri ödeme esaslarını düzenlemektir. Kapsam Madde 2 - Bu Yönetmelik, Türk Silahlı Kuvvetlerinin subay ve astsubay kadrolarında istihdam edilecek sözleşmeli subay ve astsubaylarla, bunları istihdam edecek Türk Silahlı Kuvvetleri (Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı dahil) birlik, karargah, kurum ve kuruluşları kapsar. Tanımlar Madde 3 - Bu Yönetmelikte geçen; a) Ön Sözleşme: Türk Silahlı Kuvvetleri birlik, karargah, kurum ve kuruluşları ile sözleşmeli subay veya astsubay adayları arasında; askeri eğitime alınmaları konusunda yapılan ve sadece askeri eğitim dönemi için geçerli olan sözleşmeyi, (EK - A, EK - B) b) Sözleşme: Türk Silahlı Kuvvetleri birlik, karargah, kurum ve kuruluşları ile sözleşmeli subay veya astsubay adaylarından askeri eğitimi başarı ile tamamlayanlar arasında yapılan ve üç yıldan az, dokuz yıldan fazla olmamak üzere hizmet yükümlülüğü getiren, örneğine göre hazırlanmış ve taraflarca imzalanmış olan yazılı bir belgeyi, (EK - A, EK - B) c) Sözleşmeli Subay/Astsubay Aday Adayı: Sözleşmeli subay veya astsubay adayı olmak için müracaat etmiş ancak henüz kendileriyle ön sözleşme yapılmamış olanları, ç) Sözleşmeli Subay Adayı: Sözleşmeli subay yetiştirilmek amacıyla ön sözleşme yapılarak askeri eğitime alınanları, d) Sözleşmeli Astsubay Adayı: Sözleşmeli astsubay yetiştirilmek amacıyla ön sözleşme yapılarak askeri eğitime alınanları, e) Sözleşmeli Subay: Bu Yönetmelikte öngörülen esaslara göre, kendileri ile sözleşme yapılarak subay nasbedilen teğmen, üsteğmen ve yüzbaşı rütbelerini haiz subayları, f) Sözleşmeli Astsubay: Bu Yönetmelikte öngörülen esaslara göre, kendileri ile sözleşme yapılarak astsubay nasbedilen astsubay çavuş, astsubay kıdemli çavuş, astsubay üstçavuş ve astsubay kıdemli üstçavuş rütbelerini haiz astsubayları, g) Askeri Eğitim: Sözleşmeli subay ve astsubay adaylarına sınıf okullarında yaptırılacak temel eğitimi, sınıfları ile ilgili sınıf okulları olmayanlar için eğitim merkezlerinde yaptırılacak özel askeri eğitimi, ifade eder. Hukuki Dayanak Madde 4 - Bu Yönetmelik, 13/06/2001 tarihli ve 4678 sayılı Türk Silahlı Kuvvetlerinde İstihdam Edilecek Sözleşmeli Subay ve Astsubaylar Hakkında Kanunun 25 inci maddesine dayanılarak hazırlanmıştır. Kaynak Madde 5 - Sözleşmeli subay kaynaklarını; en az 4 yıllık fakülte veya yüksekokulları bitirenlerden düzeltilmemiş nüfus kaydına göre yirmi yedi yaşından, lisans üstü eğitimi tamamlamış olanlardan otuz iki yaşından büyük olmayan ve bu Yönetmelikte belirtilen şartları haiz bulunanlar teşkil eder. Sözleşmeli subayların barışta ve savaşta yurdun her yerinde sınıfları görevini yapabilecek sağlık yeteneğine sahip bulunmaları gereklidir. Sözleşmeli astsubay kaynaklarını; Kuvvet Komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığının teklifi üzerine Genelkurmay Başkanlığınca tespit edilecek fakülte, yüksekokul veya meslek yüksekokulları ile en az lise veya dengi okulları bitirenlerden düzeltilmemiş nüfus kaydına göre yirmi dört yaşından büyük olmayanlar ile aynı şartları haiz uzman erbaşlardan, bu Yönetmelikte öngörülen diğer şartları uygun olanlar teşkil eder. Sözleşmeli astsubayların barışta ve savaşta yurdun her yerinde sınıfları görevini yapabilecek sağlık yeteneğine sahip bulunmaları gereklidir. Askeri okullardan ve Türk Silahlı Kuvvetlerinden her ne sebeple olursa olsun ilişkileri kesilen personel, Türk Silahlı Kuvvetleri hizmetine sözleşmeli olarak alınmazlar. Ancak, askeri öğrencilikten kendi isteğiyle ayrılanlar ile askerliğini yedek subay veya 16/06/1927 tarihli ve 1076 sayılı Kanuna göre kısa dönem erbaş ve er ile 21/06/1927 tarihli ve 1111 sayılı Kanuna göre erbaş ve er olarak yapanlardan terhis edilenler sözleşmeli subay veya astsubay olabilirler. Askeri hakim sınıfına, sözleşmeli subay statüsünde personel alınmaz. İKİNCİ KISIM : Sözleşmeli Subaylar BİRİNCİ BÖLÜM : Aranacak Nitelikler, Yetiştirme Aranacak Nitelikler Madde 6 - Sözleşmeli subay adaylarında aranacak nitelikler şunlardır; a) Genel Nitelikler: 1) Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak, 2) Düzeltilmemiş nüfus kaydına göre müracaat tarihinde yirmi yedi yaşından, lisansüstü öğrenimlerini tamamlamış olanlar için otuz iki yaşından büyük olmamak, 3) En az 4 yıl süreli fakülte veya yüksekokul mezunu olmak, 4) Türk Silahlı Kuvvetleri Sağlık Yeteneği Yönetmeliğinde belirlenen alınacağı sınıfa uygun muvazzaf subay olmak için gerekli sağlık şartlarına sahip olmak, 5) Askeri öğrencilikten kendi isteğiyle ayrılanlar ile askerliğini yedek subay veya 1076 sayılı Kanuna göre kısa dönem erbaş olarak yapanlardan terhis edilenler hariç olmak üzere daha önce her ne sebeple olursa olsun Türk Silahlı Kuvvetlerinden veya askeri okullardan çıkarılmamış olmak, 6) Hakkında yedek subay olamaz kararı bulunmamak, 7) Yaptırılacak güvenlik soruşturmasından olumlu sonuç almak, Taksirli suçlar hariç olmak üzere; affa veya zaman aşımına uğramış yahut para cezasına çevrilmiş veya ertelenmiş, hükümlülüklerine ilişkin kayıtları adli sicilden çıkartılmış olsa bile, bir cürümden hükümlü bulunmamak veya soruşturma altında olmamak, 9) Tutum ve davranışları ile yasadışı, siyasi, yıkıcı, irticai, bölücü ideolojik görüşleri benimsememiş, bu gibi faaliyetlerde bulunmamış olmak, 10) Daha önce çalıştığı kamu kurum ve kuruluşlarından disiplinsizlik, ahlaki nedenlerle çıkarılmamış olmak, 11) Yapılacak sınavda başarılı olmak, 12) Adli sicil müdürlüğü, ilgili cumhuriyet savcılığı ve kayıtlı olduğu yerli askerlik şubelerinden temin edilecek belgelerde; bakaya, yoklama kaçağı veya saklı olarak aranmamak veya bu suçlardan yargılanıyor olmamak soruşturma altında olmamak veya para cezasına çevrilse dahi bu suçlardan ceza almamak. b) Diğer Nitelikler: Türk Silahlı Kuvvetlerine alınacak sözleşmeli subay adaylarında aranacak diğer nitelikler, sınıfların kadro ihtiyaçları, kişilerin sağlık durumları, mesleki deneyimleri, ilgi alanları ve istekleri dikkate alınarak Kuvvet Komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığınca çıkarılacak yönergelerde belirlenir. Yetiştirme Madde 7 - Sözleşmeli subay adayları ile sözleşmeli subayların yetiştirilmesi ile ilgili esaslar aşağıda gösterilmiştir. a) Sözleşmeli subay adayları, yapılacak ön sözleşmeyi müteakip en az üç ay süreli olmak kaydıyla Kuvvet Komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığının ihtiyaçları doğrultusunda, sınıf okulu veya eğitim merkezlerinde temel askerlik ve subaylık nosyonu kazandırma eğitimine tabi tutulurlar. b) Bu eğitimi başarı ile bitirerek kendileriyle sözleşme yapılan subaylardan; 1) Harp Okulu kaynaklı sınıflara subay nasbedilen sözleşmeli subaylar, sınıfları ile ilgili subay temel eğitimine veya sınıf okulu olmayanlar, eğitim merkezlerinde mesleki oryantasyon eğitimine, 2) Tabip, eczacı, diş tabibi, sağlık sınıflarına alınacak olanlar GATA Komutanlığında, veteriner sınıfına alınacak olanlar Askeri Veteriner Araştırma ve Eğitim Merkezi Komutanlığında staj eğitimine, 3) Diğer sınıflara alınacak olanlar atandıkları görev yerlerinde eğitime, (kıt'a, staj, görev başı, özel askeri eğitim gibi) tabi tutulurlar. c) 1076 sayılı Kanun hükümlerine göre askerlik hizmetini yerine getirmiş olanların temel askerlik eğitimine katılıp katılmayacakları, katılacaklar ise eğitim süresinin ne kadar olacağı, ihtiyaçlar göz önüne alınarak Kuvvet Komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığınca çıkarılacak yönergelerde belirlenir. d) Uygulanacak olan eğitimlerin şekli ve 3 aydan az olmamak üzere süresi, Kuvvet Komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığınca çıkarılacak yönergelerde belirlenir. | |
| | | sitekurucusu Admin
Mesaj Sayısı : 23648 Doğum tarihi : 01/04/65 Kayıt tarihi : 17/02/08 Yaş : 59 Nerden : insanligin oldugu yerden
| Konu: Geri: Gezi-Gözlem Metodu Ptsi Nis. 14, 2008 3:04 pm | |
| İKİNCİ BÖLÜM : Muvazzaf Subaylığa Geçiş Muvazzaf Subaylığa Geçme Madde 8 - Muvazzaf subaylığa geçişle ilgili şartlar şunlardır: a) Muvazzaf subaylığa geçme şartları; 1) Yedinci fiili hizmet yılına başlamış veya on ikinci fiili hizmet yılını bitirmemiş olmak, 2) Muvazzaf subaylığa geçmek istediğini belirten dilekçe ile ilk amirine müracaat etmek, 3) Başvurduğu yıla kadar almış olduğu sicil notlarının ortalaması, sicil tam notunun %90 veya daha fazlası olmak, 4) Muvazzaf subaylığa geçmesinin uygun olduğu sıralı sicil amirlerince düzenlenecek nitelik belgesi (EK-C) ile belirlenmiş olmak, 5) Kuvvet Komutanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığının yönergelerinde belirtilecek esaslar dahilinde yapılacak mesleki sınavlarda başarılı olmak, 6) Kuvvet Komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı insan gücü temin ve yetiştirme planlarında sınıf ve branşları için gösterilen kontenjan dahilinde olmak. b) Muvazzaf subaylığa geçirilmeye engel haller; 1) Sözleşmeli subaylığa nasıp tarihinden itibaren disiplin mahkemeleri tarafından toplam olarak 21 gün veya daha fazla oda hapsi veya göz hapsi cezası ile cezalandırılanlar, 2) Sözleşmeli subaylığa nasıp tarihinden itibaren disiplin amirlerince toplam olarak 21 günden fazla oda hapsi veya göz hapsi cezası ile cezalandırılanlar, 3) Sıralı üç sicil amirinden en az ikisi tarafından tutum ve davranışlarından dolayı, muvazzaf subaylığa geçirilmeye layık görülmeyerek haklarında olumlu nitelik belgesi verilmeyen sözleşmeli subaylar, muvazzaf subaylığa geçirilemezler. ÜÇÜNCÜ KISIM : Sözleşmeli Astsubaylar BİRİNCİ BÖLÜM : Aranacak Nitelikler, Yetiştirme Aranacak Nitelikler Madde 9 - Sözleşmeli astsubay adaylarında aranacak nitelikler şunlardır: a) Genel Şartlar: 1) T.C. Vatandaşı olmak, 2) Düzeltilmemiş nüfus kaydına göre müracaat tarihinde yirmi dört yaşından büyük olmamak, 3) Kuvvet Komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığının teklifi üzerine Genelkurmay Başkanlığınca tespit edilecek fakülte, yüksekokul, meslek yüksekokulları ile en az lise veya dengi okullardan mezun olmak, 4) Türk Silahlı Kuvvetleri Sağlık Yeteneği Yönetmeliğinde belirlenen, alınacağı sınıfa uygun muvazzaf astsubay olmak için gerekli sağlık şartlarına sahip olmak, 5) Askeri öğrencilikten kendi isteğiyle ayrılanlar ile askerliğini yedek subay veya kısa dönem erbaş ve er ile 21/06/1927 tarihli ve 1111 sayılı Kanuna göre erbaş ve er olarak yapanlardan terhis edilenler hariç olmak üzere daha önce her ne sebeple olursa olsun Türk Silahlı Kuvvetlerinden veya askeri okullardan çıkarılmamış olmak, 6) Hakkında yedek subay olamaz kararı bulunmamak, 7) Yaptırılacak güvenlik soruşturmasında olumlu sonuç almak, Taksirli suçlar hariç olmak üzere; affa veya zaman aşımına uğramış yahut para cezasına çevrilmiş veya ertelenmiş, hükümlülüklerine ilişkin kayıtları adli sicilden çıkartılmış olsa bile, bir cürümden hükümlü bulunmamak veya soruşturma altında olmamak, 9) Tutum ve davranışları ile yaptırılacak güvenlik soruşturması sonucunda yasadışı siyasi, yıkıcı, irticai, bölücü ideolojik görüşleri benimsememiş bu gibi faaliyetlerde bulunmamış olmak, 10) Daha önce çalıştığı kurum ve kuruluşlarından disiplinsizlik ve ahlaki nedenlerle çıkarılmamış olmak, 11) Yapılacak sınavda başarılı olmak, 12) Adli sicil müdürlüğü, ilgili cumhuriyet savcılığı ve kayıtlı olduğu yerli askerlik şubelerinden temin edilecek belgelerde; bakaya veya yoklama kaçağı olarak aranmamak veya bu suçlardan soruşturma altında olmamak veya para cezasına çevrilse dahi bu suçlardan ceza almamak. b) Diğer Nitelikler: Türk Silahlı Kuvvetlerine alınacak sözleşmeli astsubay adaylarında aranacak diğer nitelikler; sınıfların kadro ihtiyacı, kişilerin mesleki deneyimleri, ilgi alanları ve istekleri dikkate alınarak Kuvvet Komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığınca çıkarılacak yönergelerde belirlenir. Yetiştirme Madde 10 - Sözleşmeli astsubay adayları ile sözleşmeli astsubayların yetiştirilmesiyle ilgili esaslar aşağıda gösterilmiştir. a) Sözleşmeli astsubay adayları, yapılacak ön sözleşmeyi müteakip en az üç ay süreli olmak kaydıyla Kuvvet Komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığının ihtiyaçları doğrultusunda sınıf okulu veya eğitim merkezlerinde temel askerlik eğitimine ve astsubaylık nosyonu kazandırma eğitimine tabi tutulurlar. b) Bu eğitimi başarı ile bitirerek kendileriyle sözleşme yapılan astsubaylar, sınıfları ile ilgili astsubay temel eğitimine veya sınıf okulu olmayanlar mesleki oryantasyon ve staj eğitimlerine tabi tutulurlar. c) Askerlik hizmetini yerine getirmiş olanların temel askerlik eğitimine katılıp katılmayacakları veya katılacaklar ise eğitim süresinin ne kadar olacağı ihtiyaçlar göz önüne alınarak Kuvvet Komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığınca çıkarılacak yönergelerde belirlenir. d) Uygulanacak olan eğitimlerin şekli ve üç aydan az olmamak üzere süresi Kuvvet Komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığınca çıkarılacak yönergelerde belirlenir. İKİNCİ BÖLÜM : Muvazzaf Astsubaylığa Geçiş Muvazzaf Astsubaylığa Geçme Madde 11 - Muvazzaf astsubaylığa geçiş ile ilgili şartlar şunlardır: a) Muvazzaf astsubaylığa geçme şartları; 1) Dördüncü fiili hizmet yılına başlamış veya on ikinci fiili hizmet yılını bitirmemiş olmak, 2) Muvazzaf astsubaylığa geçmek istediğini belirten dilekçe ile ilk amirine müracaat etmek, 3) Başvurduğu yıla kadar almış olduğu sicil notlarının ortalaması, sicil tam notunun %90 veya daha fazlası olmak, 4) Muvazzaf astsubaylığa geçmesinin uygun olduğu sıralı sicil amirlerince düzenlenecek nitelik belgesi (EK-C) ile belirlenmiş olmak, 5) Kuvvet Komutanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı yönergelerinde belirtilecek esaslar dahilinde yapılacak mesleki sınavlarda başarılı olmak, 6) Kuvvet Komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı insan gücü temin ve yetiştirme planlarında sınıf ve branşları için gösterilen kontenjan dahilinde olmak. b) Muvazzaf astsubaylığa geçirilmeye engel haller; 1) Sözleşmeli astsubaylığa nasıp tarihinden itibaren disiplin mahkemeleri tarafından toplam olarak 21 gün veya daha fazla oda hapsi veya göz hapsi cezası ile cezalandırılanlar, 2) Sözleşmeli astsubaylığa nasıp tarihinden itibaren disiplin amirlerince toplam olarak 21 günden fazla oda hapsi veya göz hapsi cezası ile cezalandırılanlar, 3) Sıralı üç sicil amirinden en az ikisi tarafından tutum ve davranışlarından dolayı, muvazzaf astsubaylığa geçirilmeye layık görülmeyerek haklarında olumlu nitelik belgesi verilmeyen sözleşmeli astsubaylar, muvazzaf astsubaylığa geçirilemezler. DÖRDÜNCÜ KISIM : Sözleşme Süreleri, Rütbe Bekleme Süreleri, Sözleşmenin Yenilenmesi ve Feshi Sözleşme Süreleri Madde 12 - Sözleşme süreleri en az üç yıl olarak düzenlenir. Sözleşme sürelerinin azami sınırı dokuz yıldır. Kuvvet Komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı sözleşme sürelerini azami ve asgari sözleşme sınırlarını aşmamak kaydıyla her sınıf ve branşa göre çıkaracakları yönergelerde ayrıca belirleyebilirler. Rütbe Bekleme Süreleri Madde 13 - Sözleşmeli subayların ve astsubayların rütbe bekleme süreleri hakkında, 27/07/1967 tarihli ve 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda muvazzaf subaylar ve astsubaylar için belirlenen süreler uygulanır. Sözleşmeli subaylardan üst rütbede kadro açığı bulunmadığı için terfi edemeyenler, terfi şartlarını haiz olmak kaydıyla sözleşme süresinin sonuna kadar derece ilerlemesi yaparlar. Sözleşmeli astsubayların normal eğitim sürelerinden fazla okudukları süreler ile sözleşmeli astsubaylığa geçmeden önceki askerlik hizmet süreleri rütbe bekleme sürelerinden düşülmez. Ancak bunlardan muvazzaf astsubaylığa geçirilenlerin fakülte, yüksek okul veya meslek yüksek okullarında Astsubay Meslek Yüksek Okulundan fazla okudukları öğrenim süreleri rütbe bekleme sürelerinden düşülür. Aynı seviyede birden fazla yapılan eğitimler için rütbe bekleme süresinden düşme yapılmaz. Bunlardan hangi rütbelerde ne kadar eksik bekletilecekleri, aşağıdaki esaslara göre yapılır. Fazla öğrenim süreleri; a) Bir yıl olanların, muvazzaf astsubaylığa geçirildiği rütbede bir yıl, b) İki yıl olanların, en az birer yıllık müspet sicil almaları şartıyla muvazzaf astsubaylığa geçirildiği rütbede 2 yıl veya muvazzaf astsubaylığa geçirildiği rütbede 1 yıl, bir sonraki rütbede ise 1 yıldır. Sözleşmenin Yenilenmesi ve Uzatılması Madde 14 - Sözleşmenin yenilenmesi ve uzatılması aşağıda belirtilen esas ve usullere göre yapılır. a) Sözleşmeli subay ve astsubaylardan, sözleşmesini yenilemek isteyenler sözleşme süresinin sona erme tarihinden 6 ay önceden başlamak suretiyle dilekçe ile ilk amirine müracaat eder. Bu dilekçeler, EK-C'de belirtilen nitelik belgesi ile beraber silsileler yolu ile Kuvvet Komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığına gönderilir. Sözleşmenin yenilenip yenilenmemesi konusundaki nihai karar Kuvvet Komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı tarafından verilir. Uygun görülenlerin sözleşmesinin yenileneceği, sözleşmenin bitiminden önce bildirilir. Sözleşme, ilgili sözleşmeli subay veya astsubayın talebinin İdarece kabul edildiğinin bildirilmesi ile yenilenir. b) Kuvvet Komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı da sözleşmeyi yenilemek istediği taktirde bunu ilgili sözleşmeli subay veya astsubaya bildirirler. Sözleşme, ilgili sözleşmeli subay veya astsubayın İdarenin bu talebini kabul ettiğini bildirmesi ile yenilenir. c) Sözleşmeli subay ve astsubay nasbedildikten sonra; yabancı memleketlere 6 ay veya daha uzun süreli öğrenim, staj, kurs, ihtisas veya görgü ve bilgilerini artırmak maksadıyla gidenlerin sözleşme süreleri, gidiş ve dönüş tarihleri arasında geçen sürenin iki katı kadar; Türk Silahlı Kuvvetleri hesabına yurtiçindeki fakülte ve yüksekokullarda öğrenim yapanlarla meslekleri ile ilgili ihtisas yapanların sözleşme süreleri ise buralarda geçen süreler kadar uzatılır. d) Her sözleşme süresinin sona erme tarihinden en az 3 ay önce taraflar sözleşmeyi yenileyeceklerine dair yazılı bildirimde bulunmadıkları taktirde sözleşme kendiliğinden sona erer. e) Yurtdışına sürekli göreve atanan sözleşmeli subay ve astsubayların sözleşme süreleri görevi devraldıkları ve devrettikleri tarihler arasındaki süre kadar uzatılır. f) Sözleşmeli subay ve astsubayların, yurtiçi veya yurtdışı öğrenimler ile yurtdışı sürekli görevler nedeniyle uzatılan sözleşme süreleri 08/06/1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanunda rütbeleri itibariyle belirtilen yaş haddini geçemez. Sözleşmenin Feshi Madde 15 - Sözleşmeli subay ve astsubaylar, sözleşme süreleri sona ermeden sözleşmelerini tek taraflı olarak fesh edemezler. Sözleşmeli subay ve astsubay adayları ile sözleşmeli subay ve astsubaylardan; a) Hakkında disiplinsizlik ve ahlaki durumları nedeniyle "Türk Silahlı Kuvvetlerinde kalması uygun değildir" şeklinde sicil düzenlenenlerin, b) Askeri eğitim esnasında yetkili kurullarca başarısız veya disiplinsiz olduğuna karar verilenlerle, yetersizlikleri nedeniyle kendisinden istifade edilemeyeceği sıralı sicil üstlerinin düzenleyeceği sicil belgesi ile anlaşılanların, c) Türk Silahlı Kuvvetlerinden çıkarmayı gerektiren bir suçtan mahkum olanların, d) Yasadışı siyasi, yıkıcı, bölücü, irticai faaliyetlerde bulunanlar ile tutum ve davranışlarıyla bu görüşleri benimsediği tespit edilenlerin, e) Sözleşmeli subay/subay adayı veya astsubay/astsubay adayı olma şartlarından herhangi birini taşımadığı sonradan anlaşılanların veya sözleşme süresi içinde bu şartlarından herhangi birini kaybedenlerin, f) Disiplin mahkemeleri tarafından, bir takvim yılı içinde verilen cezaların toplamı 30 günden fazla olanların, g) Yabancı uyruklu kişilerle evlenenlerden, evlilikleri ilgili mevzuatta belirtilen esaslar dahilinde Genelkurmay Başkanlığınca uygun görülmeyenler ile, çeşitli nedenlerle Türk Vatandaşlığını kaybedenlerin veya Türk Vatandaşlığından çıkarılanların, h) Sözleşmeli subay ve astsubay iken yetkili sağlık kurullarınca verilen kararlara göre sözleşmeli subay ve astsubay olarak göreve devamı mümkün olmayanların, ı) İstihdam edildikleri sınıflarda görev yapamayacaklarına dair yetkili sağlık kurullarınca karar verilenlerden İdarece başka bir sınıfta istihdamına gerek duyulmayanların, j) Sözleşmenin yapılmasını müteakip; barışta veya savaşta, mesai saatleri içinde veya dışında görevlerini icra ederken bir saldırıya, kazaya uğrayan veya bir meslek hastalığına yakalananlar hariç olmak üzere, bir takvim yılı içinde aldıkları hava değişimi süreleri toplamı üç ayı geçenlerin, sözleşmeleri, sözleşme süresinin bitiminden önce feshedilir. BEŞİNCİ KISIM : Çeşitli Hükümler Ön Sözleşme Aylığı Madde 16 - Sözleşmeli subay ve astsubay yetiştirilmek üzere ön sözleşme yapılanlardan; a) Sözleşmeli subay yetiştirilecekler, 27/07/1967 tarihli ve 926 sayılı Kanuna bağlı (EK - VI) sayılı cetvelde asteğmenler için öngörülen 9 uncu derecenin 1 inci kademe aylığı ile bu rütbenin karşılığı tazminat, yan ödeme ve sosyal amaçlı diğer yardım ve ödeneklerden, lojman tazminatı ile tayin bedeli hariç, aynen yararlandırılırlar. 28/02/1982 tarihli ve 2629 sayılı Kanun hükümleri saklıdır. b) Sözleşmeli astsubay olarak yetiştirilecekler, 18/03/1986 tarihli ve 3269 sayılı Kanuna tabi uzman onbaşılar gibi, 11 inci derecenin 1 inci derece aylığı ile bu rütbenin karşılığı tazminat, yan ödeme ve sosyal amaçlı diğer yardım ve ödeneklerden, lojman tazminatı ile tayın bedeli hariç aynen yararlandırılırlar. 2629 sayılı Kanun hükümleri saklıdır. Aylıklar Madde 17 - Sözleşmeli subay ve astsubaylar, emsali rütbe ve derecedeki muvazzaf subay ve astsubaylar hakkında uygulanan aylık, tazminat, yan ödeme ve diğer mali ve sosyal haklardan aynen istifade ederler. Sözleşmeli subay ve astsubaylardan Türk Silahlı Kuvvetlerinde on beşinci fiili hizmet yılını tamamlayanlar; a) Son 3 yıla ait sicil notu ortalaması sicil tam notunun %60 ve daha yukarısı olmak, b) Bulunduğu derecede en az 3 yıllık ve bu derecenin 3 üncü kademesinde bir yılını tamamlamış olmak, koşuluyla rütbe verilmeksizin bir üst dereceye yükseltilirler. Bunlara müteakip yıllarda da rütbe verilmeksizin olumlu sicil aldıkları her hizmet yılı için kademe ilerlemesi; yukarıdaki şartları taşımaları halinde ise her üç yılda bir derece ilerlemesi yaptırılır. Emekli Sandığı ve Ordu Yardımlaşma Kurumu ile İlgilendirme Madde 18 - Sözleşmeli subay ve astsubay adayları ile sözleşmeli subay ve astsubaylar; ön sözleşme yapılması ile birlikte 08/06/1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanun ile ilgilendirilirler ve bu Kanunun muvazzaf subaylara ve astsubaylara tanıdığı bütün haklardan aynen faydalandırılırlar. Ancak, sözleşmeli subay ve astsubay adaylarının fakülte veya yüksek okullarda geçen süreleri adaylık süresince borçlandırılmaz. Sözleşmeli subaylar ve astsubaylar aynı zamanda Ordu Yardımlaşma Kurumunun daimi üyesidirler. | |
| | | sitekurucusu Admin
Mesaj Sayısı : 23648 Doğum tarihi : 01/04/65 Kayıt tarihi : 17/02/08 Yaş : 59 Nerden : insanligin oldugu yerden
| Konu: Geri: Gezi-Gözlem Metodu Ptsi Nis. 14, 2008 3:05 pm | |
| Tazminat, İkramiye, Öğrenim ve Yetiştirme Masrafları Madde 19 - Sözleşmeli subay ve astsubaylardan kendi kusurları olmaksızın hizmet sürelerinin uzatılmaması sebebiyle veya sözleşme süresini bitirip ayrılanlar ile durumları Yönetmeliğin 15 inci maddesinin (h), (ı) ve (j) bentleri kapsamına girenlere aşağıda yazılı esaslara göre tazminat verilir. a) Herhangi bir sözleşme dönemi sonunda veya içerisinde sözleşmesi sona erenlere veya feshedilenlere son olarak aldıkları net maaşın 2 katının hizmet yılıyla çarpımı tutarında tazminat verilir. Ancak, hizmet yılı olarak en fazla dokuz yıl esas alınır. b) Bu tazminatın hesabında 27/06/1989 tarihli ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede belirtilen ek tazminatlar ve 14/07/1964 tarihli ve 500 sayılı Kanuna göre ödenen tazminat hariç olmak üzere bütün ödemeler dikkate alınır. Sözleşmeli subay ve astsubaylardan emeklilik hakkını kazananlar ile muvazzaf subay veya astsubaylığa geçirilenlere tazminat ödenmez. Bunlar hakkında 5434 sayılı Kanun hükümleri uygulanır. Emeklilik hakkını kazanmadan Türk Silahlı Kuvvetlerinden ayrılanların başka sosyal güvenlik kurumlarına tabi olarak geçen hizmetleri 24/05/1983 tarihli ve 2829 sayılı Kanun hükümlerine göre birleştirilir. Emekli maaşı bağlanması için gerekli hizmet sürelerini tamamlayanlara 5434 sayılı Kanun esaslarına göre ikramiye verilir ve aylık bağlanır. Bu maddenin birinci fıkrasının (a) bendi gereğince ödenen tazminata ilişkin süreler emekli ikramiyesinin hesaplanmasında esas alınan süreden düşülür. Hizmet sürelerinin hesabında 5434 sayılı Kanunun 32 nci ve 36 ncı madde hükümleri de dikkate alınır. Sözleşmeli subay ve astsubayların ilk sözleşme süresi içinde; a) Yabancı uyruklu kişilerle evlenenlerden, bu evlilikleri yönetmelikte belirtilen esaslar dahilinde Genelkurmay Başkanlığınca uygun görülmeyenler ile çeşitli nedenlerle Türk vatandaşlığını kaybedenler veya Türk vatandaşlığından çıkarılanlar, Türk Silahlı Kuvvetlerinden çıkarmayı gerektiren bir suçtan mahkum olanlar ile disiplinsizlik ve ahlaki durumları sebebiyle Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişiği kesilenler, sözleşme sürelerinin eksik kısmı ile orantılı olarak kendilerine yapılmış olan öğrenim, eğitim ve yetiştirme masraflarını, ayrıldığı veya ilişiğinin kesildiği yıldaki masraf değerleri üzerinden tazminat olarak öderler. b) Yabancı memleketlere öğrenim, staj, kurs, ihtisas veya görgü ve bilgilerini artırmak amacıyla gitmiş olanlardan, durumları bu fıkranın (a) ve (b) bendi hükümlerine uyanlar hakkında ilgili bent hükmü uygulanmakla birlikte; orada bulundukları süre içerisinde aldıkları aylık ve Devletçe yapılan masrafların dört katı ayrıca tazminat olarak alınır. Askeri eğitim esnasında sağlık sebebi veya sınıf ve ihtisaslarının gerektirdiği özel nitelikleri taşımama veya kaybetme halleri hariç olmak üzere ilişikleri kesilenlere Devletçe yapılan masraf 21/07/1953 tarihli ve 6183 sayılı Kanuna göre tahakkuk ettirilerek faiziyle birlikte ödettirilir. Askerlik yükümlülüğü bulunanların Devlete olan borçları askerlikleri süresince ertelenir. Askerlik Yükümlülüğünün Yerine Getirilmiş Sayılması Madde 20 - Askerlik yükümlülüğünü daha önce yerine getirmemiş olan; a) Sözleşmeli subay adayları ile sözleşmeli subaylardan herhangi bir nedenle sözleşmesi sona erenlerden; askerlik eğitimi dahil hizmet sürelerini toplamı tabi oldukları askerlik hizmeti süresini karşılayanlar askerlik yükümlülüğünü yerine getirmiş sayılırlar. Eksik hizmeti olanların bu süreleri, 1076 sayılı Kanun hükümlerine göre tamamlattırılır. b) Sözleşmeli astsubay adaylarından veya sözleşmeli astsubaylardan herhangi bir nedenle sözleşmesi sona erenlerden; askerlik eğitimi dahil hizmet sürelerinin toplamı tabi oldukları askerlik hizmeti süresini karşılayanlar, askerlik yükümlülüğünü yerine getirmiş sayılırlar. Eksik hizmeti olanların bu süreleri, 1111 sayılı Kanun ile 1076 sayılı Kanun hükümlerine göre tamamlattırılır. Özel Hükümler Madde 21 - Sözleşmeli subay ve astsubayların görev ve sorumlulukları ile atama, nasıp, kıdem, terfi, kademe ilerlemesi, sicil ve izin işlemleri, taltifleri, madalya verilmesi, ödüllendirilmeleri, savaş takdirnamesi verilmesi, esir düşmeleri, harp gaibi olmaları, enterne edilmeleri konularında 27/07/1967 tarihli ve 926 sayılı Kanunun muvazzaf subay ve astsubaylar hakkındaki hükümleri uygulanır. Bu Yönetmelikte hüküm bulunmayan hallerde muvazzaf subay veya astsubayların tabi olduğu mevzuat hükümlerine göre işlem yapılır. Sözleşmeli subaylar 926 sayılı Kanunun 35 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi ile 36 ncı maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi hükümlerinden yararlanamazlar. Ayrıca sözleşmeli subaylar aynı Kanunun 38 inci maddesinin ikinci fıkrasının (c) bendinden, sözleşmeli astsubaylar ise 85 inci maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendinden istifade edemezler. Ancak bu personelden muvazzaf subaylığa ve astsubaylığa geçirilenler anılan maddelerin hükümlerinden yararlanabilirler. Sağlık İşlemleri Madde 22 - Sözleşmeli subaylar ve astsubaylar ile bunların bakmakla yükümlü oldukları aile fertlerinin, sözleşme süresince sosyal hakları ve sağlık işlemlerinde 04/01/1961 tarihli ve 211 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanununun muvazzaf subay ve astsubaylara ilişkin hükümleri uygulanır. Bunlardan 4678 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinin (a), (b), (c), (d), (e), (f) ve (g) bentlerinde sayılan nedenler hariç olmak üzere, sözleşme dönemleri sonunda kendi istekleri üzerine veya İdarece sözleşmeleri sona erdirilenler ve sağlık sebebi ile Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişiği kesilenlerin, Türk Silahlı Kuvvetlerinde hizmet ettikleri sözleşme süreleri kadar daha kendilerinin ve bakmakla yükümlü oldukları aile fertlerinin, askeri hastanelerde ücretsiz muayene ve tedavileri devam eder. Emekli, adi malullük ve vazife malullüğü aylığı bağlananlar ile ölenlerin dul ve yetimlerinin sağlık işlemleri, 211 sayılı Kanunun ilgili hükümlerine göre yürütülür. Giyim, Kuşam, İstihkaklar ve Verilme Usulleri Madde 23 - Giyim, kuşam ve istihkakların verilme usulleri, sözleşmeli subay adayları için yedek subay adayları, sözleşmeli astsubay adayları için sınıf okulu öğrencilerinde, sözleşmeli subay ve astsubaylarda ise emsali muvazzaf subay ve muvazzaf astsubaylarda olduğu gibidir. Tabanca Tahsisi Madde 24 - Sözleşmeli subaylara askeri eğitimi müteakip 10/07/1944 tarihli ve 4608 sayılı Kanuna göre, sözleşmeli astsubaylara da askeri eğitimi müteakip 12/08/1976 tarihli ve 1468 sayılı Kanuna göre bir defaya mahsus olmak üzere zati tabanca verilir. Bu hükümler gereğince kendilerine tabanca verilenler, Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişiği kesilmedikçe tabancalarını her ne suretle olursa olsun başkalarına veremez veya devredemezler. Bunlardan Yönetmeliğin 15 inci maddesinin (a), (b), (c), (d), (e), (f) ve (g) bentlerinde belirtilen nedenlerden herhangi biri ile Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişiği kesilenler ile dokuzuncu fiili hizmet yılından önce ayrılanların zati tabancaları geri alınır. 15 inci maddede belirtilen nedenlerden birisi ile Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişiği kesilenlerin veya dokuzuncu fiili hizmet yılından önce ayrılanların bu tabancaları geri alınır. Konuttan Faydalanma Madde 25 - Sözleşmeli subay ve astsubaylar, mensubu bulundukları Kuvvet Komutanlığına göre Milli Savunma Bakanlığı veya İçişleri Bakanlığına (Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı) ait konutlardan, kiralama sisteminden ve lojman tazminatından emsali muvazzaf subay ve astsubaylar gibi istifade ederler. Disiplin ve Soruşturma Usulleri Madde 26 - Sözleşmeli subay ve astsubaylar hakkında emsali muvazzaf subay ve astsubaylara ilişkin disiplin ve ceza hükümleri, sözleşmeli subay adayları hakkında yedek subay adaylarına uygulanan disiplin ve ceza hükümleri, sözleşmeli astsubay adayları hakkında astsubay sınıf okulu öğrencilerine uygulanan disiplin ve ceza hükümleri tatbik edilir. Jandarma Genel Komutanlığına mensup sözleşmeli subay ve astsubayların mülki hizmete ilişkin suçlarında 10/03/1983 tarihli ve 2803 sayılı Kanunun ilgili hükümleri uygulanır. Sözleşmeli subay ve astsubay adayları ile sözleşmeli subay ve astsubaylardan yabancı uyruklu kişilerle evlenenlerden, evlilikleri ilgili mevzuatta belirtilen esaslar dahilinde Genelkurmay Başkanlığınca uygun görülmeyenler ile çeşitli nedenlerle Türk vatandaşlığını kaybedenler veya Türk vatandaşlığından çıkarılanlar, 926 sayılı Kanunun muvazzaf subay ve astsubaylar hakkındaki hükümlerine tabidir. İzin İşlemleri Madde 27 - Sözleşmeli subay ve astsubay adayları ön sözleşme süresince Türk Silahlı Kuvvetleri Sınıf Okulları Yönetmeliği hükümlerine tabidirler. Sözleşmeli subay ve astsubayların izin işlemleri; 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu, 211 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu ve Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Yönetmeliği ile Türk Silahlı Kuvvetleri İzin Yönetmeliği hükümlerine tabidir. İstihdam Edilecekleri Sınıf ve Branşlar Madde 28 - Sözleşmeli subay ve astsubaylar öncelikle muharip sınıflarda istihdam edilirler. Sözleşmeli subay ve astsubayların hangi sınıf ve branşlarda istihdam edileceği Kuvvet Komutanları, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı tarafından kendi ihtiyaçlarına göre belirlenir. Duyuru, Müracaat Şekli ve Zamanı Madde 29 - Duyuru, müracaat şekli ve zamanı aşağıda düzenlenmiştir. a) Duyurular her yıl basın yayın organları vasıtasıyla kamuoyuna ve resmi yazıyla askeri personele duyurulur. Duyuruların içeriği Kuvvet Komutanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığının kendi yönergelerinde gösterilir. b) Sözleşmeli subay ve astsubay alımına ilişkin faaliyet takvimini, subay ve astsubaylığa nasıp işlemleri 30 AĞUSTOS'ta sonuçlanacak şekilde Kuvvet Komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı, çıkaracakları yönergelerde kendi ihtiyaçlarına göre belirlerler. Müracaatların Kabulü, Seçim ve Sınav Esasları İle Ön Sözleşmenin Yapılması Madde 30 - Sözleşmeli subay ve astsubay aday adayları Kuvvet Komutanları, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığının belirleyeceği makamlara, çıkarılacak yönergede belirtilen usullere uygun olarak müracaat ederler. Müracaatları kabul edilenler fiziki yetenek, değerlendirme testi, genel kültür ve meslek bilgisi ile mülakata tabi tutulurlar. Bu sınavlarda göz önünde tutulan değerlendirme kriter ve esasları, Kuvvet Komutanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı tarafından çıkarılacak yönergelerde belirlenir. Yapılacak değerlendirmeler sonucunda başarılı olanlardan tam teşekküllü askeri hastanelerden sınıfında "Sözleşmeli Subay veya Astsubay Olur" kararlı sağlık raporu alanlardan ihtiyaç kadarı ile ön sözleşme yapılır, bunlar sözleşmeli subay veya astsubay adayı olurlar. Ön Sözleşme ve Sözleşme Yapmaya Yetkili Makamlar Madde 31 - Sözleşmeli subay ve astsubay adayları ile sözleşmeli subay ve astsubaylarla sözleşme yapmaya yetkili makamlar, Kuvvet Komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı Personel Başkanlıklarıdır. Sözleşmenin Yapılması Madde 32 - Askeri eğitimi başarıyla tamamlayan sözleşmeli subay ve astsubay adayları kendilerinin istemesi ve İdarenin uygun görmesi üzerine EK-A ve EK-B de örneği gösterilen belgeyi imzalayarak subaylığa veya astsubaylığa nasıp kararnameleri çıktıktan sonra 30 AĞUSTOS tarihinden geçerli olarak sözleşmeli subay veya astsubay olurlar. Sözleşme ile ilgili ihtiyaç duyulacak diğer belgeler Kuvvet Komutanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığının çıkaracakları yönergelerde gösterilir. Görevde Başarısız Olma ve Kendilerinden İstifade Edilememe Halleri ve Bunlara Yapılacak İşlemler Madde 33 - Görevde başarısız olanlar ile kendilerinden istifade edilemeyeceği sıralı sicil üstlerinin düzenleyeceği sicil belgesi ile anlaşılan sözleşmeli subay ve astsubayların barışta sözleşme sürelerine bakılmaksızın Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişkileri kesilir. Sicil İşlemlerine İlişkin Usul ve Esaslar Madde 34 - Sözleşmeli subay ve astsubaylar sicil işlemlerine ilişkin usul ve esaslar bakımından 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu ile Subay ve Astsubay Sicil Yönetmeliğine tabidirler. Güvenlik Tahkikatı Madde 35 - Sözleşmeli subay ve astsubay adaylarının güvenlik tahkikatları, Silahlı Kuvvetler İstihbarata Karşı Koyma, Koruyucu Güvenlik ve İşbirliği Yönergesinin Üçüncü Bölüm 9 uncu maddesi esaslarına göre yapılır. Astlık ve Üstlük Münasebetlerinin Tesisi Madde 36 - Sözleşmeli subay ve astsubaylar, Türk Silahlı Kuvvetlerinde görev yapan diğer asker kişiler gibi 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu ile 211 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu ve Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Yönetmeliği hükümlerine tabidirler. Kıt'a, Karargah, Kurum ve İdari İşlerde Görevlendirilmeleri Madde 37 - Kuvvet Komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı kendi görev ihtiyaçlarına göre bünyesindeki sözleşmeli subay veya astsubaylar, öncelikle kıt'a olmak üzere karargah ve kurumlarda görevlendirirler. Atama ve Yer Değiştirme Madde 38 - Kıt'a, karargah ve kurumlara atanan sözleşmeli subay ve astsubaylar istihdam esasına uygun olarak Türk Silahlı Kuvvetleri Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği hükümlerine tabidirler. Sosyal Haklar Madde 39 - Sözleşmeli subay ve astsubaylardan sözleşmeleri 4678 sayılı Kanunun 16 ncı maddesinde belirtilen şekilde sona erenler, günübirlik olarak ordu evi, özel eğitim merkezi ile diğer tesislerden hizmet ettikleri sözleşme süresi kadar istifade edebilirler. Yürürlük Madde 40 - Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer. Yürütme Madde 41 - Bu Yönetmelik hükümlerini Milli Savunma Bakanı ve İçişleri Bakanı yürütür. | |
| | | sitekurucusu Admin
Mesaj Sayısı : 23648 Doğum tarihi : 01/04/65 Kayıt tarihi : 17/02/08 Yaş : 59 Nerden : insanligin oldugu yerden
| Konu: Geri: Gezi-Gözlem Metodu Ptsi Nis. 14, 2008 3:05 pm | |
| TÜRK SİLÂHLI KUVVETLERİNDE İSTİHDAM EDİLECEK SÖZLEŞMELİ SUBAY VE ASTSUBAYLAR HAKKINDA KANUN Kanun No. :4678 Kabul Tarihi : 13.6.2001 Yayımlandığı R.Gazete arih: 21.06.2001 Sayı: 24439 Yayımlandığı Düstur ertip :5 Cilt:40 Sayfa: BİRİNCİ KISIM Genel Hükümler Amaç
Madde 1. - Bu Kanunun amacı; Türk Silâhlı Kuvvetlerinde ihtiyaç duyulan sınıflarda istihdam edilmek üzere sözleşmeli olarak alınacak subay ve astsubayların teminini, yetiştirilmelerini, sınıflandırılmalarını, hizmet şartlarını, yükselmelerini, atama ve yer değiştirmelerini, görev ve yükümlülüklerini, özlük ve sosyal haklarını, muvazzaf subaylık veya muvazzaf astsubaylık statüsüne geçmelerini, ayırma ve ayrılma esaslarını düzenlemektir. Kapsam
Madde 2. - Bu Kanun, sözleşmeli subay ve astsubaylarla, bunları istihdam edecek Türk Silâhlı Kuvvetleri (Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı dahil) birlik, karargâh, kurum ve kuruluşlarını kapsar. Tanımlar
Madde 3. - Bu Kanunda geçen; a) Ön sözleşme : Türk Silâhlı Kuvvetleri birlik, karargâh, kurum ve kuruluşları ile sözleşmeli subay veya astsubay adayları arasında; askerî eğitime alınmaları konusunda yapılan ve sadece askerî eğitim dönemi için geçerli olan sözleşmeyi, b) Sözleşme : Türk Silâhlı Kuvvetleri birlik, karargâh, kurum ve kuruluşları ile sözleşmeli subay ve astsubay adaylarından askerî eğitimi başarıyla tamamlayanlar arasında yapılan ve üç yıldan az, dokuz yıldan fazla olmamak üzere hizmet yükümlülüğü getiren, örneğine göre hazırlanmış olan yazılı bir belgeyi, c) Sözleşmeli subay adayı : Sözleşmeli subay yetiştirilmek amacıyla ön sözleşme yapılarak askerî eğitime alınanları, d) Sözleşmeli astsubay adayı : Sözleşmeli astsubay yetiştirilmek amacıyla ön sözleşme yapılarak askerî eğitime alınanları, e) Sözleşmeli subay : Bu Kanunda öngörülen esaslara göre, kendileri ile sözleşme yapılarak subay nasbedilen teğmen, üsteğmen ve yüzbaşı rütbelerini haiz subayları, f) Sözleşmeli astsubay : Bu Kanunda öngörülen esaslara göre, kendileri ile sözleşme yapılarak astsubay nasbedilen; astsubay çavuş, astsubay kıdemli çavuş, astsubay üstçavuş ve astsubay kıdemli üstçavuş rütbelerini haiz astsubayları, g) Askerî eğitim : Sözleşmeli subay ve astsubay adaylarına sınıf okullarında yaptırılacak temel eğitimi, sınıfları ile ilgili sınıf okulları olmayanlar için eğitim merkezlerinde yaptırılacak özel askerî eğitimi, İfade eder. İKİNCİ KISIM Sözleşmeli Subaylar BİRİNCİ BÖLÜM Kaynak ve Yetiştirme Kaynak
Madde 4. - Sözleşmeli subay kaynaklarını; en az dört yıllık fakülte veya yüksekokulları bitirenlerden düzeltilmemiş nüfus kaydına göre yirmiyedi yaşından, lisans üstü eğitimi tamamlamış olanlardan otuziki yaşından büyük olmayan ve yönetmelikte belirtilen diğer şartları haiz bulunanlar teşkil eder. Sözleşmeli subayların barışta ve savaşta yurdun her yerinde sınıfları görevini yapabilecek sağlık yeteneğine sahip bulunmaları gereklidir. Askerî okullardan ve Türk Silâhlı Kuvvetlerinden her ne sebeple olursa olsun ilişikleri kesilen personel, Türk Silâhlı Kuvvetleri hizmetine sözleşmeli olarak alınmazlar. Ancak, askerî öğrencilikten kendi isteğiyle ayrılanlar ile askerliğini yedek subay veya 16.6.1927 tarihli ve 1076 sayılı Kanuna göre kısa dönem erbaş olarak yapanlardan terhis edilenler, sözleşmeli subay olabilirler. Askerî hâkim sınıfına, sözleşmeli subay statüsünde personel alınmaz. Yetiştirme
Madde 5. - Sözleşmeli subay adayları, yapılacak ön sözleşmeyi müteakip sınıf okullarında veya eğitim merkezlerinde askerî eğitime alınırlar. Türk Silâhlı Kuvvetlerinde 16.6.1927 tarihli ve 1076 sayılı Kanun hükümlerine göre askerliğini yedek subay veya kısa dönem erbaş olarak yapanlardan, bu hizmetlerini bitirdikten sonra başvuranların tâbi olacakları askerî eğitimle ilgili esaslar yönetmelikte düzenlenir. İKİNCİ BÖLÜM Sözleşme Süreleri ve Muvazzaf Subaylığa Geçiş Sözleşme süreleri
Madde 6. - Sözleşmeli subay adayları ön sözleşme yapılarak askerî eğitime alınırlar. Bu eğitimi başarı ile tamamlayanlardan yönetmelikte belirtilen şartları taşıyanlarla sözleşme yapılır ve bu kişiler teğmen rütbesine nasbedilirler. Sözleşme süreleri üç yıldan az ve dokuz yıldan fazla olmamak şartıyla, hizmet gerekleri ve yetiştirme maliyetlerine bağlı olarak kuvvet, sınıf ve branşlara göre yönetmelikte belirlenir. Yönetmelikte belirlenen şartları taşıyanların talepleri halinde sözleşmeleri yenilenebilir. Ancak sözleşmeli subaylardan rütbe yaş haddini dolduranlar hakkında 8.6.1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanun hükümleri uygulanır. Sözleşme süreleri; sıkıyönetim, seferberlik, savaş veya silahlı çatışmayı gerektirecek hal ile savaş hallerinde Kuvvet Komutanları, Jandarma Genel Komutanı ve Sahil Güvenlik Komutanının göstereceği lüzum üzerine, durumun devamı müddetince Genelkurmay Başkanının onayı ile talebe bakılmaksızın uzatılabilir. Sözleşme işlemleri, Kuvvet Komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığınca yapılır. Muvazzaf subaylığa geçme
Madde 7. - Sözleşmeli subaylardan yönetmelikte belirtilen şartları taşıyanlar, talepleri halinde muvazzaf subaylığa geçirilebilirler. Muvazzaf subaylığa geçiş için, Türk Silâhlı Kuvvetlerindeki yedinci fiilî hizmet yılı başından itibaren onikinci fiilî hizmet yılının bitimine kadar başvuru yapılabilir. Bu şekilde muvazzaf subaylığa geçirilenler; subay nasbedildikleri tarihten başlamak üzere onbeş yıl hizmet etmedikçe istifa edemezler. Muvazzaf subaylığa geçirileceklerde, 27.7.1967 tarihli ve 926 sayılı Kanunun 14 üncü maddesindeki yaş ile ilgili hükümler uygulanmaz. Sözleşmeli subaylardan muvazzaf subaylığa geçirilenler hakkında muvazzaf subayların tâbi olduğu ilgili mevzuat hükümleri uygulanır. ÜÇÜNCÜ KISIM Sözleşmeli Astsubaylar BİRİNCİ BÖLÜM Kaynak ve Yetiştirme Kaynak
Madde 8. - Sözleşmeli astsubay kaynaklarını; Genelkurmay Başkanlığınca tespit edilecek fakülte, yüksekokul veya meslek yüksekokulları ile en az lise veya dengi okulları bitirenlerden düzeltilmemiş nüfus kaydına göre yirmidört yaşından büyük olmayanlar ile aynı şartları haiz uzman erbaşların yönetmelikte belirtilen diğer şartları haiz bulunanlar teşkil eder. Sözleşmeli astsubayların barışta ve savaşta yurdun her yerinde sınıfları görevini yapabilecek sağlık yeteneğine sahip bulunmaları gerekir. Askerî okullardan ve Türk Silâhlı Kuvvetlerinden her ne sebeple olursa olsun ilişikleri kesilen personel, Türk Silâhlı Kuvvetleri hizmetine sözleşmeli olarak alınmazlar. Ancak, askerî öğrencilikten kendi isteği ile ayrılanlar ile kısa dönem erbaş ve erlerden terhis edilenler, sözleşmeli astsubay olabilirler. Yetiştirme
Madde 9. - Sözleşmeli astsubay adayları, yapılacak ön sözleşmeyi müteakip, sınıf okullarında askerî eğitime alınırlar. Türk Silâhlı Kuvvetlerinde askerliğini bitirdikten sonra başvuranların tâbi olacakları askerî eğitimle ilgili esaslar yönetmelikte düzenlenir. İKİNCİ BÖLÜM Sözleşme Süreleri ve Muvazzaf Astsubaylığa Geçiş Sözleşme süreleri
Madde 10. - Sözleşmeli astsubay adayları, ön sözleşme yapılarak askerî eğitime alınırlar. Bu eğitimi başarı ile tamamlayanlardan yönetmelikte belirtilen şartları taşıyanlarla sözleşme yapılır ve bu kişiler astsubay çavuş rütbesine nasbedilirler. Sözleşme süreleri; üç yıldan az ve dokuz yıldan fazla olmamak şartıyla, hizmet gerekleri ve yetiştirme maliyetlerine bağlı olarak kuvvet, sınıf ve branşlara göre yönetmelikte belirlenir. Yönetmelikte belirlenen şartları taşıyanların talepleri halinde sözleşmeleri yenilenebilir. Ancak sözleşmeli astsubaylardan rütbe yaş haddini dolduranlar hakkında 8.6.1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanun hükümleri uygulanır. Sözleşme süreleri; sıkıyönetim, seferberlik, savaş veya silahlı çatışmayı gerektirecek hal ile savaş hallerinde Kuvvet Komutanları, Jandarma Genel Komutanı ve Sahil Güvenlik Komutanının göstereceği lüzum üzerine, durumun devamı müddetince Genelkurmay Başkanının onayı ile talebe bakılmaksızın uzatılabilir. Sözleşme işlemleri, Kuvvet Komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığınca yapılır. Muvazzaf astsubaylığa geçme Madde11. - Sözleşmeli astsubaylardan yönetmelikte belirtilen şartları taşıyanlar, talepleri halinde muvazzaf astsubaylığa geçirilebilirler. Muvazzaf astsubaylığa geçiş için, Türk Silâhlı Kuvvetlerindeki dördüncü fiilî hizmet yılı başından itibaren onikinci fiilî hizmet yılının bitimine kadar başvuru yapılabilir. Bu şekilde muvazzaf astsubaylığa geçirilenler; astsubay nasbedildikleri tarihten başlamak üzere onbeş yıl hizmet etmedikçe istifa edemezler. Muvazzaf astsubaylığa geçirileceklerde, 27.7.1967 tarihli ve 926 sayılı Kanunun 68 inci maddesindeki yaş ile ilgili hükümler uygulanmaz. Sözleşmeli astsubaylardan muvazzaf astsubaylığa geçirilenler hakkında muvazzaf astsubayların tâbi olduğu ilgili mevzuat hükümleri uygulanır. DÖRDÜNCÜ KISIM Rütbe Bekleme Süreleri, Sözleşmenin Yenilenmesi ve Feshi Rütbe bekleme süreleri ve sözleşmenin yenilenmesi Madde 12. - Sözleşmeli subay ve astsubayların rütbe bekleme süreleri hakkında,27.7.1967 tarihli ve 926 sayılı Kanunda muvazzaf subay ve astsubaylar için belirlenensüreler uygulanır. Sözleşmeli subaylardan üst rütbede kadro açığı bulunmadığı içinterfi edemeyenler, terfi şartlarını haiz olmak kaydıyla sözleşme müddeti sonuna kadarderece ilerlemesi yaparlar. Her sözleşme süresinin sona erme tarihinden en az üç ay önce taraflar sözleşmeyiyenileyeceklerine dair yazılı bildirimde bulunmadıkları takdirde, sözleşmekendiliğinden sona erer. Sözleşmeli subay veya astsubaylar, sözleşme süreleri sona ermeden sözleşmelerinitek taraflı olarak fesh edemezler. Sözleşmeli astsubayların normal eğitim sürelerinden fazla okudukları süreler ilesözleşmeli astsubaylığa geçmeden önceki askerlik hizmet süreleri için rütbe beklemesürelerinde düşme yapılmaz. Bu durumda olanlardan muvazzaf astsubaylığa geçiri-lenlerin normal eğitim sürelerinden fazla olarak okudukları süreler, rütbe beklemesürelerinden düşülür. Hangi rütbelerde ne kadar eksik bekletilecekleri yönetmeliktebelirtilir. Subay veya astsubay nasbedildikten sonra; yabancı memleketlere altı ay veya dahauzun süreli öğrenim, staj, kurs, ihtisas veya görgü ve bilgilerini artırmak maksadıylagidenlerin sözleşme süreleri, gidiş ve dönüş tarihleri arasında geçen sürenin iki katıkadar; Türk Silâhlı Kuvvetleri hesabına yurt içindeki fakülte veya yüksekokullardaöğrenim yapanlarla, meslekleriyle ilgili ihtisas yapanların sözleşme süreleri ise,buralarda geçen süreler kadar uzatılır. Yurt dışına sürekli göreve atanan sözleşmeli subay veya astsubayların sözleşmesüreleri, görevi devraldıkları ve devrettikleri tarihler arasındaki süre kadar uzatılır. Sözleşmeli subay ve astsubayların, yurt içi veya yurt dışı öğrenimler ile yurt dışısürekli görevler nedeniyle uzatılan sözleşme süreleri, 8.6.1949 tarihli ve 5434 sayılıTürkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda rütbeleri itibarıyla belirtilen yaş haddinigeçemez. Sözleşmenin idarece fesih halleri Madde 13 - Sözleşmeli subay veya astsubay adayları ile sözleşmeli subay veya astsubaylardan; | |
| | | sitekurucusu Admin
Mesaj Sayısı : 23648 Doğum tarihi : 01/04/65 Kayıt tarihi : 17/02/08 Yaş : 59 Nerden : insanligin oldugu yerden
| Konu: Geri: Gezi-Gözlem Metodu Ptsi Nis. 14, 2008 3:05 pm | |
| a) Haklarında disiplinsizlik ve ahlakî durumları nedeniyle "Türk Silâhlı Kuvvetlerinde kalması uygun değildir" şeklinde sicil düzenlenenlerin, b) Askerî eğitim esnasında yetkili kurullarca başarısız veya disiplinsiz olduğuna karar verilenlerle, yetersizlikleri nedeniyle kendisinden istifade edilemeyeceği sıralı sicil üstlerinin düzenleyeceği sicil belgesi ile anlaşılanların, c) Türk Silâhlı Kuvvetlerinden çıkarmayı gerektiren bir suçtan mahkûm olanların, d) Yasadışı siyasî, yıkıcı, bölücü, irticaî faaliyetlerde bulunanlar ile tutum ve davranışlarıyla bu görüşleri benimsediği tespit edilenlerin, e) Sözleşmeli subay veya astsubay olma şartlarından herhangi birini taşımadığı sonradan anlaşılanların veya sözleşme süresi içinde bu şartlardan herhangi birini kaybedenlerin, f) Disiplin mahkemeleri tarafından, sözleşme tarihinden itibaren bir takvim yılı içinde verilen cezaların toplamı otuz günden fazla olanların, g) Yabancı uyruklu kişilerle evlenenlerden, evlilikleri ilgili mevzuatta belirtilen esaslar dahilinde Genelkurmay Başkanlığınca uygun görülmeyenler ile çeşitli nedenlerle Türk vatandaşlığını kaybedenlerin veya Türk vatandaşlığından çıkarılanların, h) Sözleşmeli subay ve astsubay iken yetkili sağlık kurullarınca verilen kararlara göre sözleşmeli subay ve astsubay olarak göreve devamı mümkün olmayanların, ı) İstihdam edildikleri sınıflarda görev yapamayacaklarına dair yetkili sağlık kurulla- rınca karar verilenlerden, idarece başka bir sınıfta istihdamına gerek duyulmayanların, j) Sözleşmenin yapılmasını müteakip; barışta veya savaşta, mesai saatleri içinde veya dışında görevlerini icra ederken bir saldırıya, kazaya uğrayan veya bir meslek hastalığına yakalananlar hariç olmak üzere, sözleşme tarihinden itibaren bir takvim yılı içinde aldıkları hava değişimi süreleri toplamı üç ayı geçenlerin, Sözleşmeleri sözleşme süresinin bitiminden önce feshedilir. BEŞİNCİ KISIM Özlük Hakları ve Sosyal Haklar Ön sözleşme aylığı
Madde 14 - Sözleşmeli subay veya astsubay yetiştirilmek üzere ön sözleşme yapılanlardan; a) Sözleşmeli subay olarak yetiştirilecekler, 27.7.1967 tarihli ve 926 sayılı Kanuna bağlı (EK-VI) sayılı cetvelde asteğmenler için öngörülen 9 uncu derece 1 inci kademe aylığı ile bu rütbenin karşılığı tazminat, yan ödeme ve sosyal amaçlı diğer yardım ve ödeneklerden, lojman tazminatı ile tayın bedeli hariç, aynen yararlandırılırlar. 28.2.1982 tarihli ve 2629 sayılı Kanun hükümleri saklıdır. b) Sözleşmeli astsubay olarak yetiştirilecekler, 18.3.1986 tarihli ve 3269 sayılı Kanuna tâbi uzman onbaşılar gibi, 11 inci derecenin 1 inci kademe aylığı ile bu rütbenin karşılığı tazminat, yan ödeme ve sosyal amaçlı diğer yardım ve ödeneklerden, lojman tazminatı ile tayın bedeli hariç aynen yararlandırılırlar. 28.2.1982 tarihli ve 2629 sayılı Kanun hükümleri saklıdır. Aylıklar
Madde 15 - Sözleşmeli subay ve astsubaylar, emsali rütbe ve derecedeki muvazzaf subay ve astsubaylar hakkında uygulanan aylık, tazminat, yan ödeme ve diğer malî ve sosyal haklardan aynen istifade ederler. Sözleşmeli subay ve astsubaylardan Türk Silâhlı Kuvvetlerinde onbeşinci fiilî hizmet yılını tamamlayanlar; a) Son üç yıla ait sicil notu ortalaması sicil tam notunun % 60 ve daha yukarısı olmak, b) Bulunduğu derecede en az üç yılını ve bu derecenin 3 üncü kademesinde bir yılını tamamlamış olmak, Koşuluyla rütbe verilmeksizin bir üst dereceye yükseltilirler. Bunlara müteakip yıllarda da rütbe verilmeksizin olumlu sicil aldıkları her hizmet yılı için kademe ilerlemesi; yukarıdaki şartları taşımaları halinde ise her üç yılda bir derece ilerlemesi yaptırılır. Sağlık hizmetlerinden yararlanma ve sosyal haklar
Madde 16 - Sözleşmeli subay ve astsubaylar ile bunların bakmakla yükümlü oldukları kimselerin, sözleşme süresince, sosyal hakları ve sağlık işlemlerinde 4.1.1961 tarihli ve 211 sayılı Kanunun muvazzaf subay ve astsubaylara ilişkin hükümleri uygulanır. Bunlardan 13 üncü maddenin birinci fıkrasının (a), (b), (c), (d), (e), (f) ve (g) bentlerinde sayılan nedenler hariç olmak üzere, sözleşme dönemleri sonunda kendi istekleri üzerine veya idarece sözleşmeleri sona erdirilenler ve sağlık sebebi ile Türk Silâhlı Kuvvetlerinden ilişiği kesilenlerin, Türk Silâhlı Kuvvetlerinde hizmet ettikleri sözleşme süreleri kadar daha kendilerinin ve bakmakla yükümlü oldukları aile fertlerinin, askerî hastahanelerde ücretsiz muayene ve tedavileri ile sosyal hakları devam eder. Uygulamaya ilişkin hususlar yönetmelikte belirlenir. Emekli, adî malûllük ve vazife malûllüğü aylığı bağlananlar ile ölenlerin dul ve yetim- lerinin sağlık işlemleri, 4.1.1961 tarihli ve 211 sayılı Kanunun ilgili hükümlerine göre yürütülür. Emekli Sandığı ve Ordu Yardımlaşma Kurumu ile ilgilendirme
Madde 17 - Sözleşmeli subay ve astsubay adayları ile sözleşmeli subay ve astsubaylar; ön sözleşme yapılması ile birlikte 8.6.1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanun ile ilgilendirilirler ve bu Kanunun muvazzaf subaylara ve astsubaylara tanıdığı bütün haklardan aynen faydalandırılırlar. Ancak, sözleşmeli subay ve astsubay adaylarının fakülte veya yüksekokullarda geçen süreleri, adaylık süresince borçlandırılmaz. Sözleşmeli subaylar ve astsubaylar, aynı zamanda Ordu Yardımlaşma Kurumunun daimî üyesidirler. Tazminat ve ikramiye ödeme esasları
Madde 18 - Sözleşmeli subay ve astsubaylardan kendi kusurları olmaksızın hizmet sürelerinin uzatılmaması sebebiyle veya sözleşme süresini bitirip ayrılanlar ile durumları 13 üncü maddenin (h), (ı) ve (j) bentleri kapsamına girenlere aşağıda yazılı a) Herhangi bir sözleşme dönemi sonunda veya içerisinde sözleşmesi sona erenlere veya feshedilenlere son olarak aldıkları net maaşın iki katının hizmet yılı ile çarpımı tutarında tazminat verilir. Ancak, hizmet yılı olarak en fazla dokuz yıl esas alınır. b) Bu tazminatın hesabında 27.6.1989 tarihli ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararna- mede belirtilen ek tazminatlar ve 14.7.1964 tarihli ve 500 sayılı Kanuna göre ödenen tazminat hariç olmak üzere, bütün ödemeler dikkate alınır. Sözleşmeli subay ve astsubaylardan emeklilik hakkını kazananlar ile muvazzaf subay veya astsubaylığa geçirilenlere tazminat ödenmez. Bunlar hakkında 8.6.1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanun hükümleri uygulanır. Emeklilik hakkını kazanmadan Türk Silâhlı Kuvvetlerinden ayrılanların başka sosyal güvenlik kurumlarına tâbi olarak geçen hizmetleri, 24.5.1983 tarihli ve 2829 sayılı Kanun hükümlerine göre birleştirilir. Emekli maaşı bağlanması için gerekli hizmet sürelerini tamamlayanlara 8.6.1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanun esaslarına göre ikramiye verilir ve aylık bağlanır. Bu maddenin birinci fıkrasının (a) bendi gereğince ödenen tazminata ilişkin süreler, emekli ikramiyesinin hesaplanmasında esas alınan süreden düşülür. Hizmet sürelerinin hesabında 8.6.1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanunun 32 nci ve 36 ncı madde hükümleri de dikkate alınır. Sözleşmeli subay ve astsubaylardan ilk sözleşme süresi içinde; a) Yabancı uyruklu kişilerle evlenenlerden, bu evlilikleri yönetmelikte belirtilen esaslar dahilinde Genelkurmay Başkanlığınca uygun görülmeyenler ile çeşitli nedenlerle Türk vatandaşlığını kaybedenler veya Türk vatandaşlığından çıkarılanlar, Türk Silâhlı Kuvvetlerinden çıkarmayı gerektiren bir suçtan mahkûm olanlar ile disiplinsizlik ve ahlakî durumları sebebiyle Türk Silâhlı Kuvvetlerinden ilişiği kesilenler, sözleşme sürelerinin eksik kısmı ile orantılı olarak kendilerine yapılmış olan öğrenim, eğitim ve yetiştirme masraflarını, ayrıldığı veya ilişiğinin kesildiği yıldaki masraf değerleri üzerinden tazminat olarak öderler. b) Yabancı memleketlere öğrenim, staj, kurs, ihtisas veya görgü ve bilgilerini artırmak amacıyla gitmiş olanlardan, durumları bu fıkranın (a) ve (b) bentleri hükümlerine uyanlar hakkında, ilgili bent hükümleri uygulanmakla birlikte orada bulundukları süre içeri - sinde aldıkları aylık ve Devletçe yapılan masrafların dört katı ayrıca tazminat olarak alınır. Askerî eğitim esnasında sağlık sebebi veya sınıf ve ihtisaslarının gerektirdiği özel nitelikleri taşımama veya kaybetme halleri hariç olmak üzere, ilişikleri kesilenlere Devletçe yapılan masraf, 21.7.1953 tarihli ve 6183 sayılı Kanuna göre tahakkuk ettirilerek, faizi ile birlikte ödettirilir. Askerlik yükümlülüğü bulunanların Devlete olan ALTINCI KISIM Çeşitli Hükümler Giyim, kuşam ve istihkaklar
Madde 19 - Sözleşmeli subay ve astsubayların giyim, kuşam ve istihkakları hakkında muvazzaf subay ve astsubaylara ilişkin hükümler uygulanır. Tabanca tahsisi
Madde 20 - Sözleşmeli subay ve astsubaylara askerî eğitimi müteakip zatî tabanca verilir. Bunlardan; bu Kanunun 13 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a), (b), (c), (d), (e), (f) ve (g) bentlerinde sayılan nedenlerden herhangi biriyle Türk Silâhlı Kuvvetlerinden ilişiği kesilenler ile dokuzuncu fiilî hizmet yılından önce ayrılanların zatî tabancaları geri alınır. 10.7.1953 tarihli ve 6136 sayılı Kanun hükümleri saklıdır. Konuttan faydalanma
Madde 21- Sözleşmeli subay ve astsubaylar, mensubu bulundukları Kuvvet Komutan- lığına göre Millî Savunma Bakanlığı veya İçişleri Bakanlığına (Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı) ait konutlardan, kiralama sisteminden ve lojman tazminatından emsali muvazzaf subay ve astsubaylar gibi istifade ederler. Disiplin ve soruşturma usulleri
Madde 22 - Sözleşmeli subay ve astsubaylar hakkında emsali muvazzaf subay ve astsubaylara ilişkin disiplin ve ceza hükümleri, sözleşmeli subay adayları hakkında yedek subay adaylarına uygulanan disiplin ve ceza hükümleri, sözleşmeli astsubay adayları hakkında ise astsubay sınıf okulu öğrencilerine uygulanan disiplin ve ceza hükümleri tatbik edilir. Jandarma Genel Komutanlığına mensup sözleşmeli subay ve astsubayların mülkî hizmete ilişkin suçlarında 10.3.1983 tarihli ve 2803 sayılı Kanunun ilgili hükümleri uygulanır. Sözleşmeli subay ve astsubay adayları ile sözleşmeli subay ve astsubaylardan yabancı uyruklu kişilerle evlenenlerden, evlilikleri ilgili mevzuatta belirtilen esaslar dahilinde Genelkurmay Başkanlığınca uygun görülmeyenler ile çeşitli nedenlerle Türk vatandaşlığını kaybedenler veya Türk vatandaşlığından çıkarılanlar, 27.7.1967 tarihli ve Askerlik yükümlülüğünün yerine getirilmiş sayılması
Madde 23. - Askerlik yükümlülüğünü daha önce yerine getirmemiş olan; a) Sözleşmeli subay adayları ile sözleşmeli subaylardan herhangi bir nedenle sözleşmesi sona erenlerden; askerlik eğitimi dahil, hizmet sürelerinin toplamı tâbi oldukları askerlik hizmeti süresini karşılayanlar, askerlik yükümlülüğünü yerine getirmiş sayılırlar. Eksik hizmeti olanların bu süreleri, 16.6.1927 tarihli ve 1076 sayılı Kanun hükümlerine göre tamamlattırılır. b) Sözleşmeli astsubay adaylarından veya sözleşmeli astsubaylardan, herhangi bir nedenle sözleşmesi sona erenlerden; askerlik eğitimi dahil, hizmet sürelerinin toplamı tâbi oldukları askerlik hizmeti süresini karşılayanlar, askerlik yükümlülüğünü yerine getirmiş sayılırlar. Eksik hizmeti olanların bu süreleri, 21.6.1927 tarihli ve 1111 sayılı Kanun ile 16.6.1927 tarihli ve 1076 sayılı Kanun hükümlerine göre tamamlattırılır. Özel hükümler
Madde 24. - Sözleşmeli subay ve astsubayların görev ve sorumlulukları ile atama, nasıp, kıdem, terfi, kademe ilerlemesi, sicil ve izin işlemleri, taltifleri, madalya verilmesi, ödüllendirilmeleri, savaş takdirnamesi verilmesi, esir düşmeleri, harp gaibi olmaları, enterne edilmeleri konularında 27.7.1967 tarihli ve 926 sayılı Kanunun muvazzaf subay ve astsubaylar hakkındaki hükümleri uygulanır. Bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde, muvazzaf subay veya astsubayların tâbi olduğu mevzuat hükümlerine göre işlem yapılır. Sözleşmeli subaylar, 27.7.1967 tarihli ve 926 sayılı Kanunun 35 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi ile 36 ncı maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi hükümlerinden yararlanamazlar. Ayrıca sözleşmeli subaylar aynı Kanunun 38 inci maddesinin ikinci fıkrasının (c) bendinden, sözleşmeli astsubaylar ise 85 inci maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendinden istifade edemezler. Ancak, bu personelden muvazzaf subaylığa ve astsubaylığa geçirilenler anılan maddelerin hükümlerinden yararlanabilirler. Yönetmelik | |
| | | sitekurucusu Admin
Mesaj Sayısı : 23648 Doğum tarihi : 01/04/65 Kayıt tarihi : 17/02/08 Yaş : 59 Nerden : insanligin oldugu yerden
| Konu: Geri: Gezi-Gözlem Metodu Ptsi Nis. 14, 2008 3:06 pm | |
| Madde 25. - Sözleşmeli subay ve astsubay adayları ile sözleşmeli subay ve astsubaylarda aranacak nitelikler, sağlık koşulları, alınacakları sınıf ve branşlar, duyuru, müracaat şekli ve zamanı, müracaatların kabul edilmesi, sözleşmenin yapılması, sözleşme süreleri, sözleşmenin feshedilmesi, görevde başarısız olma ve kendilerinden istifade edilmeme halleri ve bunlara yapılacak işlemler, sözleşmenin uzatılmasında uygulanacak esaslar, sınav, öğretim ve eğitimin esas, şekil ve süreleri, kıt`a, karargâh, kurum ve idarî işlerde görevlendirilmeleri, izin, ayırma, atamalar, yer değiştirmeler, astlık-üstlük münasebetleri, sicil işlemlerine ilişkin usul ve esaslar, muvazzaf subay veya astsubay statüsüne geçirilecekler için uygulanacak usul ve esaslar, sözleşme yapmaya yetkili makamlar, meslek içi eğitim ve ihtisas kurslarının süresi ve şekli, giyim, kuşam ve istihkaklarının verilme usulü, sağlık işlemleri, Türk Silâhlı Kuvvetlerinden ilişiği kesilenlerin kendilerine yapılan eğitim, öğrenim ve yetiştirme masraflarının geri ödeme esasları ile diğer hususlar, bu Kanunun yürürlüğe girmesini takip eden altı ay içerisinde Millî Savunma Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığınca müştereken çıkarılacak bir yönetmelikte gösterilir. Yürürlük
Madde 26. - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer. Yürütme
Madde 27. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür | |
| | | | Gezi-Gözlem Metodu | |
|
Similar topics | |
|
Similar topics | |
| |
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |