|
| Türkiyemiz i sevmek için 50 NeDeN.. | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
sitekurucusu Admin
Mesaj Sayısı : 23648 Doğum tarihi : 01/04/65 Kayıt tarihi : 17/02/08 Yaş : 59 Nerden : insanligin oldugu yerden
| Konu: Türkiyemiz i sevmek için 50 NeDeN.. Ptsi Tem. 07, 2008 6:02 pm | |
| Kuyum ustaları Kökü Urartulara kadar varan Anadolu kuyumculuğ u en has ustalarını da yine bu topraklard an çıkarmıştı r. Bu yüzden bir kuyumcuya zanaatkâr demek yanlıştır; çünkü onların hepsi birer sanatkârdı r. Mardin'den , Trabzon'da n, Diyarbakır 'dan, Van'dan yani bu toprağın dört bir yanından çıkar bu sanatkârla r. Ermeni, Türk, Süryani olurlar; ama adlarının sonuna mutlaka usta koyarlar. Çünkü usta olmayanın foyası ortaya çabuk çıkar...
Şener Şen İnsanımızd a ne varsa, onda da vardır. Bizden biridir. Güldürürke n ağlatır, ağlatırken güldürür. "Züğür t Ağa"mız, "Çıpla k Vatandaş"ı mız, "Namuslu"m uz, "Eşkıya"mı z, "Muhsi n Bey"imiz.. . "Habab am Sınıfı"nın çapkınlığa , kurnazlığa soyunurken her seferinde başını derde sokan beceriksiz jimnastik öğretmeni Badi Ekrem'i unutmak mümkün müdür? Bıkmadan seyreder, elinde topuyla yandan yandan yürürken, bir yandan genç güzel öğretmene göz süzüşüne kahkahayı basarsınız . Son yıllarda yaş aldıkça daha da bilgeleşti . Karakter rollerine başrol değeri kazandıran , dayanılmaz ağrılarına rağmen müzikalde oynama cesareti ve isteğini gösteren oyuncumuzd ur o. Her nevi özveriyi göze alarak sahneye çıkmıştır. Son yıllarda bayağı azalttı oynadığı filmlerin sayısını.
Hababam Sınıfı Nostaljik tutkumuz. Defalarca okunan masallara doymayan çocuklar gibi, biz de doyamayız Hababam Sınıfı'na. Yavaşladığ ında ağlatan, hızlandığı nda güldüren efsane müziği; Tarık Akan, Halit Akçatepe, Adile Naşit, Kemal Sunal, Şener Şen ve Münir Özkul'a ne çok yakışır... Okul otoritesin i bize, yaramazlığ ı otoriteye sevdirir Hababam Sınıfı. Yeni versiyonla rı ise ancak eskilerine sevgimizi artırır.
Galata Kulesi Bir uçuş düşünün masalı. Eski İstanbul'u n kanıtı. Ceneviz mirası. Kuleye çıktınız mı tüm şehir 360 derece ayaklarını zın altındadır . Ağlayanlar , gülenler, suçlular, masumlar, ilgisizler , sevgisizle r, sevgililer . Haykırmama k için zor tutarsınız kendinizi! "Hey İstanbul ben de buradayım! " diye. Ve işte o an anlarsınız Hazerfen'i , neden süzülmek istedi İstanbul'u n tepesinde. ..
Yaşar Kemal Edebiyatıy la, romanlarıy la bir yandan insanları sevmeyi öğretti, bir yandan da doğanın güzellikle rini tam da bunları yitirmeye başladığım ız yıllarda tekrar fark etmemizi sağladı. Sonuçta insandan ve doğadan uzaklaşmış hayatımızı n ne kadar yoksullaşm akta olduğunu düşünmemiz i sağladı. Yaşar Kemal, antik çağlardan beri insanı ve doğayı sevmeden kendimizi yitirip gideceğimi zi fark etmemizi sağladı ve böyle devam ediyor.
İnsan "Ben Tanrı Misafiriyi m" Kapı tık tık tıklatılır . Tanrı misafiri gelmiştir. Galiba bir tek Türkiye'ye Tanrı misafiri gelir. Türkler, bu dünyada misafir oldukların ı iyi bilir. En azından bilmeleri gerekir. Mevlânâ'da n Müslüm Gürses'e, hepsinin söylediği bu değil midir? Rakı kebap efsanesi kadar, Türk misafirper verliği de bilinir. Beş çayı misafirine börek açan anneden Şeker Bayramı şekeri reklam ailesine, güney ellerinde yüzünü güneşe vermiş kahve köşesi dedesinden "bozuk yoksa kalsın abla" minibüs şoförüne, dar sokaklarda hâlâ gazoz kapak oynanan mahalleler inden Doğu sokakların da şiir şiir bakan veletlerin e ve de Ferrari'si ne LPG takan bilgelerin e tabii... "Bir başkadır benim memleketim insanı" diyerek, seviyor insan Türkiye'yi ...
Hamsi "Hamsi balık değil, ayrı bir mahlukattı r." Karadeniz' de bu sözü sık sık duyarsınız . Hamsi sadece sofraları süslemekle kalmaz. Şarkılar, türküler, fıkralar, atasözleri onunla doludur. Hamsisiz bir öğün düşünüleme z. Kahvaltıda yenir, reçeli bile vardır... Buğulaması nı, kızartması nı, pilavını, dolmasını yemeğe doyamazsın ız. Artık çiftlik çuprası ve çiftlik levreğinin işgal ettiği İstanbul ve Ankara'da da, lüks lokantalar da bile deniz tadını veren ender balıklarda n biridir... Sonbaharın başında denizin soğumasıyl a birlikte sahile eder. Şölen marta kadar sürer. Ucuzdur, fakir yemeğidir. .. Ama zenginin sofrasında n da eksik olmaz...
Antalya Hadrianus Kapısı'nı geç, aşağı doğru yürü... Nefesini tut. İstersen yivli minareden in, eski limana çıkarken nefesini tut. İster Kemer'e uzan, ister Belek'e... Beydağı orada hep, merak etme. Bu kadar mı cömertliği tutmuş Tanrı'nın, bundan mı hafifçe mahcubuz denizsiz ülkelilere , ondan mı bağırlara basarız onları da hiç gitmek istemezler ... Güzel Antalya. Bizim cennet bahçemiz, vizesiz.
Orhan Pamuk Askeri darbenin üzerinden henüz iki yıl geçmişti. İnce yapılı, hafif kambur duruşlu, dağınık saçlı genç adam -romancı olmaya karar verdikten yedi yıl sonra- kitapçı vitrininde ki romanına bakıyordu: "Cevde t Bey ve Oğulları." Cevdet Bey'in ardından "Sessi z Ev", "Beyaz Kale", "Kara Kitap", "Yeni Hayat", "Benim Adım Kırmızı", "Öteki Renkler", "Kar" ve "İstan bul" geldi. Ama en çok "Yeni Hayat" romanının ilk cümlesiyle sevdik onu: "Bir gün bir kitap okudum ve hayatım değişti." Milletçe tam olarak tadına varamasak da Nobel, artık onun sayesinde Türk edebiyatın ın.
Türk kahvesi Üç vakte kadar gelecek umutlarımı z saklıdır telvesinde . Aşkımız, paramız bir Türk kahvesi içimi sonrası belirivere cektir fincanın içinde. Aslında adı Türk kahvesidir ama Yemen'den gelmiştir bilindiğin e göre. Dini ortamlarda , gece zikirlerin de uyarıcı olarak kullanılmı ştır ilk önce. Kahve, 1550'li yıllarda İstanbul'a geldiğinde , Tahtakale' de hemencecik bir de kahvehane açtırır kendine. Türk kahvesi denilmesin in nedeni aslında pişirme yöntemidir . Pişirilip servis edilen Türk kahvesinin tortusu fincanın dibinde kalır. Zaten çok sevdiğimiz , hiç değilse ahir hayatta bir kere de olsa baktırdığı mız kahve falının oluşması da bundan, bu "bizim " olan ritüelden değil midir?
Türk kadınları Nâzım Hikmet'in şiirinde dediği gibi, onlar "Bizim kadınlarım ız.... Anamız, avradımız, yârimiz... " Hiç yaşamamış gibi öldüler evet, bilmedik çoğunu, görmedik, duymadık. Sofradaki ekmeği kendi yemeyip çocukların a veren annelerimi z. Beyaz tenlerinde ruhumuzu dinlendird iğimiz sevgililer imiz. Belki de bizim gibi çok az ülkede kadın, sadece kadın olduğu için, dışlanıp, horlandı. Onlar, buna inat, güçlerini kendilerin den alarak, yükseldi. Kimi Sabiha Gökçen gibi göklerde istikbalim iz oldu. Kimi kadınımızı n dillere destan güzelliğin i dünya önünde tescil ettirdi, Azra Akın gibi. Geniş yüreğiyle sokaktaki sahipsiz çocuklara, hastalara, yaşlılara da ilk önce onlar koştu. Eşlerinin başarıları nın arkasında dururken gururla, bir taraftan başarı listelerin e girdiler
Tavla Eğer zar tutmayı bilmiyorsa n, düşeş atarsın, yek gelir inadına. Hayat gibidir tavla, umduğunu değil, bulduğunu oynatır adama. Şans oyunudur derler ya, aldanmayın söyleyenle re. Çünkü tavla, çok olasılıklı bir strateji oyunudur. Gürültücü ve kahkahacıd ır. Hızlı oynanır. Bir tek, koltuğunun altına alan bozulur oyunun sonunda ya; ona da vuslat bir başka bahara...
Bayramlar Bayramlar eskiden tekdüze hayatlarım ızda bir keyif; siyah beyaz yaşamlarım ıza renk; yoksulluğu muza bir avuntuydu. O yüzden eski bayramlar çocukluğu hatırlatır ; hüzünlüdür biraz. Şimdi, bayramlar eski ihtişamınd an yoksun. Ama onun da çaresini bulduk: Tatiller.. . Hele ki 9 günlükleri ... Söyleseniz e kuzum, böyle tatil kaç millete nasip ki?
Hürriyet Neredeyse 60 yaşında... Türkiye'ni n hafızası, ortak günlüğü, neşeli, havai, ağırbaşlı, duygulu... Her sosyal sınıftan okurun bir köşesine ya da tümüne bakmadan geçemediği , eksikliğin i bir gün atlasak bile hissettire n Hürriyet'i n sadece kendi bildiği matematiği ni çözmek ve taklit etmek imkânsız. Herkes haber yapar ama Hürriyet yazdıktan sonra gündem olur.
Orhan Gencebay "Sevgi li Gönül dostlarım" "Sevgi li Gönül dostlarım, Ben Orhan Gencebay. Yıllardır size seslenen, dertlerini zi, acılarınız ı sizlerle paylaşan, sizlerle ağlayıp sizlerle gülen, alkışların ızla, ilginizle büyüyün Orhan Gencebay. Gücünü sizden alan..." der Orhan Gencebay, 1998 tarihli, okkalı çift CD'li klasikleri girişinde. Bu klasikler gibi Orhan Gencebay da bir klasiktir. Külttür, babadır, kibardır, doğudur, Batı'dır, köylüdür, şehirlidir , "Şikây eti Yaratana" bir müzik filozofudu r... "Beste leri kimimizin gençliğimi ze, anılarına, kimimizin doğup büyümesine ve yaşamasına eşlik edebilmiş" , Türkiye gibidir. Türkiye, Orhan Baba için de sevilir.
Kebap Şiş kebap - rakı... Uzun yıllar ülkemize gelen turistler, bu ikiliyi dillerinde n düşürmedi. Bırakalım onlar kebabı şişle sınırlandı rsın. Biz biliyoruz ki kebabın yüzlerce çeşidi var. Ve ne mutlu ki her restoran giderek uzmanlaştı . Artık Adana'sı, Antep'i, Kilis'i, Urfa kebabını en özgün tadıyla yiyebilece ğimiz onlarca güzel mekân var.
İzmir'in kızları
Diyor ki Cahit Külebi: İzmir'in denizi kız Kızı deniz Sokakları hem kız Hem deniz kokar! Peki nedir İzmir'in kızlarını ayrıcalıkl ı kılan? Hemen söyleyelim : Her daim bakımlıdır lar ama sadece dışı güzel değildir İzmir kızlarının , içleri de güzeldir. Akdeniz'in hemen dibinde yaşarlar; ama ne ani öfkelenir, ne hemen unuturlar. Bir de İzmir'in kızları hayattan alabildikl eri kadar keyif almak ister. Alamazlars a... "Ziyan ı yok bugün olmaz belki yarın" derler... Hayal gibidir biraz da İzmirli kızlar; her aradığında bulamazsın onları; her bulduğunda da alamazsın. ..
Mavi yolculuk Mavi gezinin yapılabile ceği mevsim, haziran ayından ekim sonuna dek uzanır. Yaz ayları açık havada, güvertede yatmak için en elverişli aylarsa da, güz ayları denizlerin en sakin ve balığın en bol olduğu zamanlardı r... | |
| | | sitekurucusu Admin
Mesaj Sayısı : 23648 Doğum tarihi : 01/04/65 Kayıt tarihi : 17/02/08 Yaş : 59 Nerden : insanligin oldugu yerden
| Konu: Geri: Türkiyemiz i sevmek için 50 NeDeN.. Ptsi Tem. 07, 2008 6:03 pm | |
| Rakı Tekerlekte n sonraki en yararlı ve yaratıcı, en eşitlikçi buluş... Bir içecek, el kadar yeşilliğin üstündeki gazete kâğıdına da, süt beyazı kolalı keten örtüye de bu kadar mı yakışır? Balığa da, maviye de, camsız meyhaneye de... Dilleri bülbül eder, milleti şair eder, alfabemizi n az kullanışlı harfini abad eder... Aman saki... Canım saki... Doldur doldur da verr...
Yeşilçam sineması Kimler gelip geçti o beyaz perdenin önünden. Kara Murat'ı, Tarkan'ı, yakışıklı esas oğlanları, aşkından, hicranında n 'ince' hastalığa tutulan güzel kızları... Kendi derdimizi, aşkımızı mutlu sonlarında unuttuğumu z bizim sinemaları mız. Aşklarıyla oturup ağladığımı z âşıklar, sonra bizi birbirimiz e bağlayan Münir Özkul'lu, Adile Naşit'li aile melodramla rı. Ve Kemal Sunal'lı, Halit Akçetepe'l i komediler. .. Kimi zaman Aliye Rona'lar, Erol Taş'lar oldu, sinirlenip kızdığımız . İyisiyle, kötüsüyle, trajik ve komiğiyle Türk sineması, bu toprakları çok güzel anlattı.
Nazım Hikmet Memleketim i seviyorum Çınarların da kolan vurdum, hapishanel erinde yattım./Hiçbir şey gidermez iç sıkıntımı/memleketim in şarkıları ve tütünü gibi./Memleketim ./Bedreddin, Sinan, Yunus Emre ve Sakarya,/kurşun kubbeler ve fabrika bacaları/benim o kendi kendinden bile gizleyerek/sarkık bıyıkları altından gülen halkımın eseridir./.../Memleketim ./Ankara Ovası'nda keçiler/kumral, ipekli, uzun kürklerin pırıldamas ı./Yağlı, ağır fındığı Giresun'un ./Al yanakları mis gibi kokan Amasya elması,/zeytin/incir/kavun/ve renk renk/salkım salkım üzümler/ve sonra karasaban/ve sonra kara sığır/ve sonra ileri, güzel, iyi/her şeyi/hayran bir çocuk sevinciyle kabule hazır,/çalışkan, namuslu, yiğit insanlarım/yarı aç, yarı tok/yarı esir...
İstiklal Caddesi Bağırış, çağırış, aşk ilanları, aşk kavgaları, koşuşmalar , kaçışmalar , uyanıklar, şaşkınlar, sokak çalgıcılar ı, tramvay kovalayanl ar, kilise çanları, kitapçılar , kafeler, barlar, müzik dükkânları , sinemalar, tarih kokulu binalar, sarhoşlar, seyyarlar, polisler, gösteriler , kalabalıkl ar, yalnızlar, mutlular, mutsuzlar. .. İstiklal'd e zamanın akışı, o an yaşadıklar ınızdan başka şeylere konsantre olma olasılığın ızı oldukça azaltır. Bu enerjiyi dünyanın hiçbir yerinde bulamazsın ız.
Sokak kedi ve köpekleri Şefkati onlardan öğrendik. Büyüklerim iz, "Yakla şma ısırır" dese de başlarını okşamaktan vazgeçmedi k. Yuvarlanma larını, oynaşmalar ını, yalanmalar ını kıskandık. Trafikle yaşamayı, çöp kovalamayı , restoran müşteriler ine şirinlik yapıp yemek kapmayı onlar istemedi. Çetin sokakların , sıkıcı mahalleler in muhteşem renklerine sahip çıkacağız.
Tarkan... "Kıl Oldum Abi" şarkısıyla kimileri onu sevmemiş, kimileri de yeşil gözlerine meftun olmuştu. Sezen Aksu'nun desteğiyle çıkan ikinci albümü "Şıkıd ım", bir anda genç şarkıcıyı zirveye yerleştird i. Yakışıklıl ığı, güzel sesi, kıvrak dansı, yurtdışı hayalini gerçekleşt irmek için gösterdiği çaba hep takdir edildi. Ama onu insanların gözünde asıl büyüten, skandallar karşısında gösterdiği dimdik tavrı oldu. En ağır suçlamalar karşısında bile "Yaptıklar ımın hata olduğunu düşünmüyor um. Bu hayat benim, günahıyla ve sevabıyla. .." deyişi, Tarkan'ı Türk halkının gözünde bambaşka bir yere oturttu.
Sarı tabelalar İnsana, bir ömrüm daha olsa... Yok yok, bir fazlası bile yetmez... Birkaç ömrüm olsa... Beni asıl hedefime ulaştıran ana yoldan sapsam... Şu sarının vaat ettiklerin e uzansam... Eski hayatlara ilişsem. Zenginleşs em... Hayal kursam... Öğrensem.. . Tekrar kapayınca arabamın kapısını derin bir oh çeksem... Toprağa daha farklı baksam..." dedirten sarı tabelalar, bitmek bilmez bu ülkede. Rize'de, Mardin'de, Ankara'da, Ege'de, güneyde... Sınırsızca karşımıza çıkar... Binlerce yıldır mesela Amasya'da bir kral mezarını işaret eder, ya da dünyanın en eski mumyalanmı ş askerini.. . Çok hikâyeleri saklar...
| |
| | | sitekurucusu Admin
Mesaj Sayısı : 23648 Doğum tarihi : 01/04/65 Kayıt tarihi : 17/02/08 Yaş : 59 Nerden : insanligin oldugu yerden
| Konu: Geri: Türkiyemiz i sevmek için 50 NeDeN.. Ptsi Tem. 07, 2008 6:03 pm | |
| Milli Takım O altın golün üzerinden 5 yıl geçmiş... İlhan Mansız'ın Senegal'e attığı o gol, ezilmişliğ imizi bir fiskede savurdu ve bizi dünya üçüncülüğü ne taşıdı. O gün yeni bir devir başladı. Kendimizle barıştık. Biz de Niko'dan Can'a, Lefter'den Metin Oktay'a bu formayı ıslatan herkese teşekkür edelim dedik.
Bodrum "Yokuş başına geldiğinde Bodrum'u göreceksin sanma ki sen geldiğin gibi gideceksin Senden öncekiler de böyleydile r akıllarını hep Bodrum'da bırakıp gittiler" Cevat Şakir Kabaağaçlı / Halikarnas Balıkçısı
Boğaziçi Kokusu, vapurları, martıları, köprüleri, yalıları.. . "Mehta bı hoş, güneşi hoş, gülü hoş Boğaziçi.. . "Herke si eder sarhoş" diye şarkısı bile vardır. İçinden deniz geçen şehir, ya da kenarların da şehir olan deniz... Erguvanlar ı, gülleri, aşklarıyla Boğaz, bu ülkenin en büyülü yeridir...
Mardin Müslüman'ı ndan Süryani'si ne, Yakubi'sin den Yezidi'sin e farklı mezhepleri n yıllardır bir arada yaşadığı, Mezopotamy a ile Anadolu arasındaki köprü Mardin. Onu özel yapan ise, hem başta saydıkları mız hem de binlerce yıllık tarihi taş evleri, hanları, medreseler i, cami ve kiliseleri yle açık hava müzesi oluşu. Zaten yalnızca biz değil, kenti "Dünya Mirası Listesi"ne alan UNESCO da böyle düşünüyor.
Şarap Ne Kaliforniy a, ne Fransa bağları... Mağrur olmasınlar ... "Hep bir halli Turhallıyı z/ Biz bize benzeriz/ Yüz bin kerre tövbe eder/ Gene şarap içeriz..." Hangi dilde var? Kapadokya' dan Tokat'a, Midyat'tan Akhisar'a bağlar ve bağbanlar. .. Hem çok şehirli, hem her yerli... Rafine beylere, utangaç hanımlara. ..
Hamam Hamamı ikiye ayırmak gerekir: Erkek ve kadın hamamı... Osmanlı'da , genç kızlar nazardan korunsun diye, ellerinin sandal ağacı yağlarıyla ovulduğu gizli, sırlı bir alandır kadınlar hamamı. Erkekler hamamında ise ortam farklıdır. Burada, hamamın altında yanan ateşi tutan külhanbeyl erinin ve tellakları n sözü geçer. Şimdilerde turistik meze kıvamında sunulsa da, yüzyıllarc a aşka, sabra, sırlara, şakalara ev sahipliği yapmıştır. Hamamlar aynı zamanda entrikalar ın, hırsın, dedikodunu n, yani günahların da ev sahibidir.
Sezen Aksu Geçen yaz, Türkiye'de yayın yapmaya hazırlanan bir yabancı kanal, "Sezen Aksu çalamayız" diyecek oldu da, memleket ayaklandı. Harici tüm müzik istasyonla rı ve Türkçe televizyon lar bir anda Sezen'in şarkılarıy la çınlattı ortalığı. Bu sevgi uğultusu karşısında dili tutulan kanalın geri adımları birbirine dolandı. Dünyada kaç şarkıcı böylesi bir yanıta mazhar olabilir? Yıllar önce kaybettiği miz Ümmü Gülsüm gibi; ninni de söylese, undergroun da da girse, önünü ilikleyere k dinlemişti r onu bu halk. Herhangi bir şarkısıyla anısı olmayan yok gibidir. Acının beden, sevincin rehber öğretmenid ir. Dersine devamsızlı k yapan görülmemiş tir.
Mizah dergileri Makro Paşa, Merhum Paşa, Malum Paşa, Akbaba'yla başlayan Türkiye'ni n muhalif mizah serüveni, Oğuz Aral'ın Türk halkına güzelliği Gırgır'la sürdü. Aral, Türk mizah dergiciliğ ini sokaktan topladığı yetenekler le tekrar sokağa saldı, mizahı Türkiye'de yeniden bir mesele yaptı. Rivayet odur ki, ölmez eseri Gırgır'ın piyasaya sürüldüğü cuma günleri, tüm İstanbul derginin renklerine bürünürmüş . Bir zamanlar haftalık yarım milyon tirajı bulan bu dergi, hayattayke n Mikrop ve Limon'un tahkimiyle ; sonrasında Leman'ın yaşattığı anısıyla literatürü tayin etmiştir. Bugünse minimalist mizahıyla Penguen ve yeni parıldamay a başlayan Fermuar da siyasi iktidarın adım atamayacağ ı sanat kuleleri haline geldi.
Karadeniz yaylaları Muhteşem bir manzara, temiz hava ve sevecen espri dolu insanlar. İşte Karadeniz yaylaların ın vazgeçilme zleri... Karadenizl iler sıcakların başlamasıy la, sahilleri terk eder, yaylaya çıkar, tulum çalar, türkü söyler, horon teper... Büyük mutluluktu r, bulutların üstünden aşağıya bakmak... Yağmur, sis, bulut yakışır Karadeniz yaylarına, ayrı bir güzellik katar... En ünlüleri Ordu'nun Çambaşı, Giresun'un Sis Dağı, Trabzon'un Uzungöl, Rize'nin Ayder, Artvin'in Kafkasör yaylasıdır . Ama Karadeniz' de neredeyse her ilçenin bir yaylası, her yaylanın ayrı bir şenliği vardır. Hepsi birbirinde n güzel ve eğlencelid ir...
| |
| | | sitekurucusu Admin
Mesaj Sayısı : 23648 Doğum tarihi : 01/04/65 Kayıt tarihi : 17/02/08 Yaş : 59 Nerden : insanligin oldugu yerden
| Konu: Geri: Türkiyemiz i sevmek için 50 NeDeN.. Ptsi Tem. 07, 2008 6:03 pm | |
| Futbol geyiği Bir kere yönetim bu işi bilmez... Eğer o da teknik direktörse !.. Yanlış yerde oynatıyor adamı!.. Türkiye'de her on kişiden on ikisinin sinemacı olduğunu söyleyen Aziz Nesin bilememiş bu durumu, memlekette her on kişiden yüz kişi teknik direktördü r... Sınıf ayrımından , mide krampından , eğitimdeki eşitsizlik ten, dil yaresinden , pabuç pahasından , küresel ısınma belasından ... Can kurtarır yani... Hafifletir ... Kendini önemli hissettiri r... Kaldığı yerden devam ettirir... Ayni cümleler bu kadar mı çekici gelir? Eşsizdir.. . Burun kıvıranlar a ise cevabımız net: Bırakın bu işleri, devlet su işleri...
Ankara'da dostluk Kravatları ve gömlekleri yle aslında bir memur kentidir Ankara. Bu kimilerine tekdüze gelir; ama onlar, Ankara'nın dostluklar ını bilmeyenle rdir. Bürokratik kimliğine tezat, sıcacık bağlar vardır insanlar arasında. Ufak tefek şeyleri geçin, bir ömrü paylaşır onlar. Ankaralı olup da Ankara'da olamayan, en çok dostlarını özler.
İşkembe/Kokoreç Gün aydınlanıp da bitmeyince muhabbet, işkembecid e alırız soluğu... Bol sarımsak, bol acı, sirke ve muhabbet.. . Şirden, damardan tuzlama... Bir de şu sakatat familyasın dan kokoreç var tabii. Sokak aralarında bize göz kırpan büyük lezzet. AB yolunda vermeyeceğ imiz tek ödün!
Radikal 2 Bir hafta sonu zenginliği , aydınlık rehber. Ona bakılmaz ve göz atılmaz. Radikal 2'nin doğru fiili okunmaktır . Okurken yorulmak. Okurken yutkunmak, gülümsemek , "bence de" demek. "Evet, neden böyle?" sorusuna hazırlanır ken cevabı bulmak. Çok renkli cevapları, entelektüe l iştahın çaresi, dünyanın renkleri, Türkiye'ni n renkleri. Bazen yalnızlık duygusunu yok eden, bazen "ne kadar yalnızız" dedirten. Hafta sonu eki demeye kıyamayız, o Radikal 2.
İstanbul Modern Genelde sevilmez liman semtleri; üstelik kültürel elite dair bir iz de görülmez liman semtlerind e. Ama biz Türkler, elitin de her türlüsünü liman semtine bulaştırma yı başarmışız dır ki bunu müsebbibi İstanbul Modern'dir . İstanbul Modern, 2004'te İstanbul Karaköy Limanı 4 No'lu Antrepo'da açılmış bir modern sanatlar müzesidir. Bir yandan da Aya İrini'yle 1868'de başlayan Türk müzecilik serüvenini n zirvesidir .
Cem Yılmaz Cem Yılmaz, Türkiye'ni n neşesidir. Allah onu bu milletin başından eksik etmesin.
Türk girişimcis i Vapurlarda , tren istasyonla rında, otobüs garlarında Türk pazarlamas ı ve reklamcılı ğının tohumları atıldı. Bir de her sokağın köşesinde şaşırttı bizi Türk girişimcis i, "Nasıl bu kadar ucuz olur?" diye. Pazarlarda "ikizl ere takke" (sutyen) diyerek güldürdü bizi. En ıssız en kervan geçmez yol kenarında, bal ve yemiş satarak cesaretini kanıtladı. İç Anadolu'da ki yol kenarında ya da Los Angeles'ta sunset strip'te "Mavi" nin billboard' unu gördüğümüz de anlarsınız işte: "Çok güzel oluyoruz!"
İstanbul'u n kuleleri Bizim için en yüksek bina 1980'ler ortasında gösterilen "Karta llar Yüksek Uçar" dizisindek i Karayollar ı'nın 12 katlı binasıydı. İstanbul Zincirliku yu'da yükselen bu bina, artık Levent-Maslak hattında yer alan gökdelenle r içinde ufacık kalıyor. Hızla "modernleş meye" başladığım ız, 1990'ların ortasından beri, sıra sıra onlarca gökdelen yükseldi İstanbul semalarına . Yeni gökdelenle r, yeni alışveriş merkezleri ve bütün bunlar yeni insanlar yarattı. Belki de Türkiye'ni n son 20 yılda geçirdiği değişimi, ekonomik büyümeyi görmek için istatistik lerdeki renkli grafiklere değil, şehrin modern mahallesi Levent'tek i gökdelenle rin yüksekliği ne bakmamız gerekiyor.
Diziler "Perih an Abla"nın Kuzguncuk' taki küçük hayatında; Çengelköy' ün "Süper Baba"sında ; "İkinc i Bahar"ın "aşkın yaşı olmaz" duygusunda ; "Asmal ı Konak"ın hayallerin de; "Hırsı z Polis"in imkânsız aşkında, bizi televizyon başına geçiren "insan i" bir şeyler vardı. Hikâye ne olursa olsun, merkezinde hep sevgi vardı. Ve iyiler hep kazandı...
Yüz yıllık rekabet: Fenerbahçe-Galatasara y derbisi...
Çarşı Tempo'ya karşı Maç günleri Beşiktaş Çarşı için şenlik günüdür. Dillerde eski yeni tezahüratl ar. Akar İnönü'ye coşkulu kalabalık. Pankartlar ı ise gündeme kayıtsız kalmaz: Kah ırkçılığa karşı "Hepim iz Et'oyuz" kah gelecek için "Çarşı nükleer sanrale karşı" derler. Her ne kadar erkek adam renkli takım takım tutmaz deseler de, futbol kültürümüz e büyük renk katarlar. F.Bahçe-G.Saray derbisi onların Türkiye'yi sevmesi için bir neden değildir. Yani Çarşı, Tempo'nun 44. maddesine de karşı.
Çay simit Taşfırında n yeni çıkmış, meşe odunuyla pişirilmiş , buharıyla elimizi, ağzımızı yakan simitlerin yanında semaverler de demlenmiş kıpkırmızı bir çayı reddeden muhtemelen Türk değildir. Bir yerlerde çay demliyse, yakınından mutlaka bir de simitçi geçiyordur . Eğer geçmiyorsa , orası da Türkiye değildir | |
| | | sitekurucusu Admin
Mesaj Sayısı : 23648 Doğum tarihi : 01/04/65 Kayıt tarihi : 17/02/08 Yaş : 59 Nerden : insanligin oldugu yerden
| Konu: Geri: Türkiyemiz i sevmek için 50 NeDeN.. Ptsi Tem. 07, 2008 6:04 pm | |
| Şehir hatları vapuru Bir İzmir ve İstanbul ayrıcalığı ... İstanbul Büyükşehir Belediyesi 'nin, yeni modeline tek başına karar vermekten ürktüğü... Katılımcı hemşeriler in çokluğuna bakan bir yabancının "Ne aktif bir halk... Seçimler böyle demek..." yanılgısın a düşeceği narin kuğular onlar... Gelin gibi süzülürler ... Kordon Boyu'ndan Karşıyaka' ya geçerken, karaya kurumla bakarlar.. . Güzel İzmir artık kendilerid ir çünkü... Adalara, Modalara, Kavaklara, Fenerlere götürürler ... Elli yaşını aşmış koca bebekleri hâlâ heyecanlan dırarak... "Taa uzaktan bak bak Paşabahçe. .. Bu da Fenerbahçe ..." dedirtir, soylu burunların dan tanınırlar ... Oyun gibidir yolculuk, çay, tarak ve toka satışları. .. Düdüklerin i kıskanan martılar korosu eşliğinde, hep güzel yerlere götürürler ...
Mevlânâ "Sevgi de güneş gibi ol, / dostluk ve kardeşlikt e akarsu gibi ol, / hataları örtmede gece gibi ol, / tevazuda toprak gibi ol, öfkede ölü gibi ol, / her ne olursan ol, / ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol..." 2007 yılı UNESCO tarafından Mevlânâ yılı olarak kabul edildi.
Kenterler Devlet himayesine sığınmadan , özgür tiyatro yapabilme adına; önüne çıkan tüm engellere rağmen, bir Türk kadın oyuncunun sanatına duyduğu aşkla günümüze kadar direnen yegâne tiyatro olduğu için... Kenterler bir okul ve ekoldür. Cumhuriyet 'in sanata bakan çağdaş ve aydınlık yüzüdür.
Atatürk Onun hakkında uzun uzun yazmaya gerek yok. Yukarıda sıraladığı mız Türkiye'yi sevmek için 49 nedene ve aklımıza gelip de yazamadığı mız daha binlercesi ne onun sayesinde sahibiz... Her şeyi sana borçluyuz.
NE MUTLUTÜRKÜM DİYENE!Ahh Benim Guzel Vatanimmmm 50 Deil Bir 500000000 Neden Bile Az Bole Guzel Vatanimaa. . | |
| | | | Türkiyemiz i sevmek için 50 NeDeN.. | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |