KARAY TÜRKLERİ (KARAİLER)
Kırkısani ve Leon Neoy'a göre Karayların ilk filizlendiği yer; İran, Ermenistan ve Kafkasya bölgesidir.51 Karayların cemaat kurdukları üç bölgeden birincisi, IX. yüzyılda doğu cemaati; Bağdat, İsfehan ve Nihavend cemaatları, ikincisi, güney cemaati; Mısır cemaati,üçüncüsü Kuzey cemaati; Şam ve daha sonra İzmit cemaatidir.52 VIII.y.y.da Anan ben David, Sadosit akımları düzenlemiş ve yeni bir dinîn ve dünya görüşünün kural ve yasalarını birleştirmiştir. Ancak Karailiğin kökeni doğal olarak VIII. yy. da oluşmamıştı.53Anan ben David. Ebu Hanife ile cezaevinde birlikte tutsak olarak kalmıştı. Bu tanışma Anan ben David'in Ebu Hanife'den etkilenmesine ve İslamın mahiyeti ve prensiplerini öğrenmesine yol açmıştır. Karailikteki, İslamiyet'e ve Hıristiyanlığa açık oluş, bu dönemde başlamıştır.
M.A. Kaşgarlı'ya göre "Bugün Kırım Karaim Ayinleri dinlendiğinde; Yahudilik, Hıristiyanlık ve genellikle İslamiyetin karışımı, dünyaya açık ileri bir dinle, adeta dördüncü semavi dinle karşılaşılır. Hatta Yahudiliğin ünlü kelime-i Şehadeti, Selam İsrael, Tanrı birdir, bizim Tanrımızdır şeklinde iken, Kırım Karaylarında, Selam Sema Ülgen Gök Tanrı Tanrı Hepimizindir. şekline dönüşmüştür.55 Bilindiği gibi, Ülgen; Türklerin Gök Tanrı inancındaki yegane Tanrı'dır.
Hazar Türk Karailiğinin temel inançları, bir kaç noktada toplanır. Bunlar, Evrenin cismani olmayan Tek Tanrı tarafından yaratılmış olması, Tanrı'nın güzelliği, ebediliği ve O'nun güzellik ve iyilik simgesi oluşudur.
Kırım Karaylar'ının Ülgen olarak tanımladıkları Tanrı,ve O'nun yasasını; Musa Peygamber tarafından beşeriyete bildirmiş, fakat yalnız Musa Peygamber'le yetinmeyerek Hz. İsa, Hz. Muhammed ve diğer peygamberler vasıtası ile de bu yasayı bütün insanlara ulaştırmaya devam etmiştir, şeklinde tanımlarlar.
Ülgen'in etimolojisi bizi şu tahlile götürüyor: Çince "ili" Allah demektir. "Ken", kelimesi genç; günç, kenz, kens, şekilleriyle "en kıymetli şey" anlamına gelmektedir. Buna göre Ülgen "Allah Hazinesi" anlamına gelir. Ayrıca "Ken", her yeri kaplamış, kuşatmış anlamına da gelmektedir. Buna göre de "her yerde hazır (ve nazır) olan ili" anlamına gelir ki, bize göre Ülgen bu olabilir.
Peringer'e göre, Karaylar'ın dili Tatarca veya daha çok Türk-Kıpçakça'dır.Karayların Kenasa ve okullarında bu dil kullanılırdı.56 Polonya'daki Karay Türleri, Kuman Hazar Türkleri'nin bakiyesidirler. Hazar Karaileri ile Kuman Karaileri iki ayrı Türk lehçesi kullanmalarına rağmen, inanç bakımından ortaklıkları, hemen kaynaşmalarını sağlamıştır. Karay Türkleri'nin Dili, Kıpçak ve Hazar Türklerinin dilinin karışmasından meydana gelmiştir.
Arkaik Hazar Türkçesi ile konuşan Karay Türkleri'nde "K" sesi "H" ile "K" arasında bir sestir.57 Bu özellik Doğu Anadolu'da birçok Kırmanç aşiretinde vardır.
Karay Türkçesi'ne; Yeh-Kün, Yeh-Baksün, Seher, Ayaz, Firyat, Pirlik, Hasta, Vakt, Zeval, Kuvvet, Akıl, Sır, Din, Ummat, İnayet, Kenesa, Kurban gibi kelimelerin Anadolu Türkçesi'nde ve Kırmanç aşiretlerinde de yaşamaktadır.
Karaim Türkleri'nin gün isimleri; Şabat-Kün (Cumartesi) Yeh-Kün (Pazar), Yeh Bas-kün (Pazartesi), Orta-Kün (Salı) Kan-Kün (Çarşamba), Kiçleyne-Kün (Perşembe), Eyne- Kün (Cuma)59 olarak kulanılmaktadır.Gehinom, Şabat kün gibi kelimeler Karay Türkçesine İbranice'den geçmiştir.60Hazar coğrafyasının Kafkas bölgesi Türklerinden sadece Karaçay, Malkar diyalektinde rastlanılan bazı kelimeler şunlardır. Bazlik-Huzur, Berne-Hediye, Borla-Üzüm, Boşatmak-Bağışlamak, Yüz-Silit, Kertme-Armut, Oraç-Ada.61 Yaygın Karay şahıs isimlerinden bazıları şunlardır: Tomalay, Akbike, Aytulu, Manok, Beylik, Hnke, Altınkız, Severgelin, Biana, Tombul, Yalpacık, Sağdakçı, Çapak.62 Doğu Anadolu'da içinde "ay" bulunan Gülay, Aydemir, Ayla, Ayhan, Akbike'nin ayrıca, Aybike, Günbike, Kızbike, Gülbike, Bey, Beyler, Özbeyler, Beytimur, Han, Hanlar, Hancı, Hasan-han ve Altunkız gibi isimlerin yanısıra Altun, Altunay, Günaltun..........gibi şahıs ve aile isimlerine çok rastlanır.
Kırım Karay Türkleri'nde erkek isimleri: Toktar, Toktamış (Duran Durmuş anlamında ailenin son çocuğuna verilen isim) Kadın isimleri: Aytoli (Dolunay), Akbike (Beyaz prenses), Bike, Buke (Prenses) Arzu, Nazlı, Sultan, Simit (Susam anlamında) Aile adları: Kalmuk, Komen (Koman), Hayvan isimlerinden esinlenen soyadları: Börü (Kurt), Bata (Dev), Calbörü (Kurşun renkte kurt),bozkurt, Çegırke (Çekirge), Ferik (Horoz), Karga, horoz, Kırgı (Alt-maca) Toklı, Tokluğ, (Bir yaşında kuzu), Soyadı olarak kullanılan yer adları: Kaleli, Kefeli, (Kaftal) Korsu (Kersonlu), Meslek adlarından gelen soyadları: Çavuş (Usta), Kalfa, Kapcu, Koycu (Çoban), Saatçi, Fiziki görünüşe uygun soyadları: Alyanak, Karakaş, Şişman: Ahlaki meziyetleri sergileyen soyadları: Kocak (Cesur), Oynak (hafif neşeli) yemek isimlerinden alınan soyadları: Katlama (Katmerli börek), Katık (yoğurt), Pesmet (Kurabiye), Tursu; renkleri konu alan soyadları: Pempek (Pembe), Sarık (Sarı)dır.
Hazarlar'ın eski dinlerinin Şamanizm olduğu iddiaları doğru değildir.64 Esasen Şamanizm bir din değildir. Türkler bu inanç yapısını din olarak kabul etmediler. Hikmet Tanyu,Gök Tanrı dinînin Hz. İbrahim'den gelen hanifilik inancına benzeyen bir inanç olduğunu belirtmektedir.65 Hz. İbrahim'in Türk dinî hayatındaki yerine tasavvuf kayıtlarında da rastlanmaktadır.66 Vani Mehmet Efendi'nin Araisu'I-Kur'an isimli eserinde, Zü'I Karneyn'in Oğuz Han olarak tefsir edildiği kaydedilmektedir.
Ş.Kuzgun, Tanyu, Ögel, Zajaczkowski, Artamanov ve Kafesoğlu'na atıf yaparak, Hazar Türkleri'nin eskiden beri Tek Tanrı'ya inandıklarını, Gök Tanrı, Ulu Tanrı'ya iman
ettiklerini belirtiyor.
İbn Kesir, Zü'l Karneyn'in Hz. İbrahim (a.s.) zamanında yaşadığını, O'na İnandığını, Kabe'nin yapımında O'na yardım ettiğini belirttikten sonra Zül Karneyn'in aslen himyer'li bir melik olduğunu belirtiyor.
İbn Saad'ın rivayetine göre, Hz. İbrahim (a.s.) oğullarından bir kısmına, Allah'ın isimlerinden bir isim öğretip, Horasan taraflarına doğru göndermiştir. Onlar gittikleri yerin ahalisine Allah'ın adını öğretmişler, Hazarlar'ın Meliki, Hz. İbrahim'in soyundan gelen bu çocuklarla karşılaşmış ve bu çocuklar ona Allah'ın emirlerini öğretmişler ve bu Melik'e "Hakan" adını vermişlerdir.
Ş.Kuzgun'a göre Hanifilik inancı, Türklere ve Hazarlara, Zü'I Karneyn kanalı ile gelmiş olabileceği gibi, bizzat Hz. İbrahim'in çocukları ve onların soyu vasıtasıyla da gelmiş olabilir