On bir ayın sultanı İslam’ın beş farzından biri midelerin dinlenmeye alındığı tokun açın halinden anladığı açların doyurulup yetim ve öksüzlerin sevindirildiği bir aydır.
Ramazan davulcularının manilerle insanları sahura kaldırdığı insanların kendilerini her türlü kötülükten koruyup sakındığı akşam sofralarının misafirlerle şenlendiği toplu iftar yemekleriyle birlikte ibadetlerin yapıldığı aydır.
Ramazan; küskünlük ve kırgınlıkların dostluk ve kardeşliğe dönüştüğü selamlaşıp hal hatırların sorulduğu dertlerin ve sevinçlerin paylaşıldığı başta camilerimiz olmak üzere sokakların evlerin süslendiği bir aydır.
Ramazan; insanların kötülüklerden arındığı küçüklerin büyüklerinin elini öperek hayır dualarını aldığı bolluk ve bereketin olduğu saygı ve sevginin öne çıktığı bir aydır.
Öyle ya Müslüman’ız. Hem de ülkemizin %99’u Müslüman diye övünmüyor muyuz? Ülaaai yönetenlerimizde İslamiyet’i ve kurallarını uygulamak için çırpınmıyor mu? Öyle ise İslam’ın emrini hep beraber yerine getirir mutlu oluruz.
İnanmayan mı başka dinden olanlar mı. Onlar inanana inananda onlara anlayış göstererek kardeşlik duyguları içinde bayrama ulaşılır.
O da ne ben davul sesinden ezan sesinden rahatsızım. Bende oruç tutmayan döverim yok öyle Hani kardeştik? Hani birbirimize saygı duyacaktık? Hani bu ülkede demokrasi vardı? Hani İslamiyet’te Allah’la kul arasına girilmezdi? Hani herkesin sevabı ve günahı kendisine idi?
Bütün bunlara katılmakla birlikte eğer din kullanılarak Allah ve Peygamberle aldatıp bana zarar veriliyorsa bunu da görmezlikten gelemem elbette. Ne insanlığım ne demokrasi ne de inançlarım buna izin verir.
Her Ramazanda hangi dükkana uğrasam insanları ibadet ederken görürsünüz. Alışverişte Allah ismi hep ağızlarda ellerde doksan dokuzlar kafalarda terlikler. Duvarlarda Allah kelamları asılı görende ülaaae şeriat geldi veya Taliban baskısı var zannedersiniz.
Bunların bazıları oruç tutmamak için Ramazan boyu çevre değiştirir. Bayramda caminin ön safı imamın arkasında namaz kılar.
Kimileri takva göstermeye çalışır. Bazıları göstermelik elinde kalan bayat gıdayı iftarlık olarak dağıtır. Otellerde zenginlere iftar yemekleri vererek siyasi ve ticari bağlantı yapanlar ise bir başka olur.
Yine geldi Ramazan. Gezin görün. A’dan Z’ye tüm gıda maddeleri bir ay boyu pahalı satılacaktır. Piyasaya elde kalan gıda ürünleri sürülecektir. Zenginler tatil yörelerinde ara sıra iskan ettiği yere uğrayarak kendi gibilerine iftar yemekleri verecektir.
Gazeteler Ramazan sayfaları hazırlayıp televizyonlar ise program akışını değiştirerek millete din iman dersi verecektir. Terör can almaya devam ederken rant için orman yangınları devam edecektir.
Davulcu parasını vermeyenler komşusuna Müslümanlık nutku atarken bir çoğu ülser hastalığına yakalanacaktır. Açların halini anlama yerine ölü soygunculuğuna soyunacaklardır.
Dostlukları birbirinin kuyusunu kazma olarak değerlendirip karalama dedikodu artacak; buna da yeminler edilerek İslamiyet ve Ramazan alet edilecektir.
Göstermelik ibadetler çoğalıp camilerde idarecilerin arkalarındaki safların kapılması yarışları başlayacak. Camilerde ayakkabı kayıpları anonsları yapılarak isimler duyurulacaktır.
Hırsızlığın arttığı İslam’a ve insanlığa ihanetin arttığı gözlenecek açlar kuru ekmek zeytinle oruç tutmaya devam ederken bazıları sofradaki zeytin sayısını düşürerek cüzdanımı nasıl şişiririm hesabı yapacaktır.
Siyasiler sözde fakir evlerinde oruç açarak şova devam edip geleceğin oy hesabını yaparken; sözde halkın ezilmişliğini düşünüyor gözükecektir.
Olan fakire fukaraya olacak zengin biraz daha zengin olacak siyasiler oy toplamaya devam edecektir. İslam dini lekelenip Allah’la aldatılan bir Ramazan ayı daha geride kalacak. Adına da geleneksel Ramazan sahtekarlığı denecektir.