Oruç bir
ibadet olduğu için, her ne suretle olursa olsun başladıktan sonra orucu
bozmak günahtır. Hem de büyük günah. Çünkü Ebu Hureyre (R.A.)den
rivayete göre, Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz şöyle buyurdu:
“Her kim dinen geçerli bir ruhsat veya hastalık olmaksızın Ramaza’ndan
bir günün orucunu yerse bütün bir ömür oruç tutsa da onu ödemiş olmaz!”
Binaenaleyh çok çok tevbe-istiğfar etmek ve onu kaza etmek gerekir.
Ramazan orucu, dinen geçerli bir mazeret olmadan bozulduğu takdirde,
ayrıca keffaret adı verilen dünyevi bir ceza da vardır.
Şimdi Orucu bozan, hem kaza ve hem de keffaret gerektiren şeyleri izah edeceğiz:
Önce kaza ve keffaret tabirlerini izah edelim. Kaza: Bozulan orucu
gününe gün tutmaktır. Keffaret: Bozulan Ramazan orucuna karşılık
dünyevi bir cezadır ki sırasıyla:
a- Varsa bir köle azad etmek, hür kılmak.
b- Köle azad etme imkânını bulamazsa, iki ay aralıksız oruç tutmak.
c- Yaşlılık, zayıflık veya hastalıktan dolayı, tabiiki bu mazeretlerin
dinen geçerli olması lâzımdır, oruç tutamazsa, altmış fakiri
sabah-akşam doyurmaktır. Ya da altmış fitre vermektir. İşte keffaret
bunlardan ibarettir. Bunların hiçbirisine gücü yetmezse, ALLAH
Teâlâ’dan afv ü mağfiret ister. Keffaret gerektirecek şekilde birkaç
defa oruç bozan kimseye, eğer evvelkilerin keffareti yapılmamış ise
hepsine bir keffaret kâfi gelir. Şimdi maddelere geçelim:
1- Oruçlu olduğunu bile bile yemek, içmek.
2- Oruçlu olduğunu bile bile cinsî münasebette bulunmak.
3- Ağıza giren yağmuru, doluyu veya karı bile bile yutmak.
4- Sigara, puro vb. şeyleri içmek, enfiye çekmek.
5- Çiğ et v.b. şeyleri yemek.
6- Az miktarda tuz yemek.
7- Hanımının veya sevdiği bir başka kimsenin tükürüğünü yutmak.
8- Kil vesaire gibi yemesini adet ettiği bir çamuru vb. şeyleri, meselâ kömür, kül gibi yemek.
9- Hanımını şehvetle öptükten, gıybet yaptıktan veya kan aldırdıktan sonra, oruç bozuldu zannıyla bile bile orucu bozmak.
10- Hariçten susam tanesi veya en az o büyüklükte olan başka bir
yiyecek maddesini ağıza alıp yutmak. Buğday ve arpa tanesi yutmak.
Kaza ve kefaret gerektirecek şekilde orucu bozan kimseye, aynı gün,
orucu bozmayı mubah kılan bir hastalık gelse veya bu kimse kadın ise,
hayız kanı gelse veya loğusa olsa keffaret düşer. Çünkü bu durumlarda
olan kimsenin orucu zaten bozulacaktı ve sadece kaza gerekecekti. Ancak
böyle durumlarda sefere çıkmak, keffareti düşürmez.