Hadisin rivayetlerinde vardır ki:
Cenâb-ı Hak nefse demiş ki: "Ben neyim, sen nesin?"
Nefis demiş: "Ben benim, Sen sensin."
Azap vermiş, Cehenneme atmış, yine sormuş.
(İnsan Nefsi) Yine demiş: "Ene ene, ente ente."
(Yani..Sen sensin… Ben Benim…(haşa)-)
Hangi nevi azâbı vermiş, enâniyetten(benlikten) vazgeçmemiş.
Sonra açlıkla azap vermiş. Yani aç bırakmış. Yine sormuş: "Men ene? Ve mâ ente?" Yani Allah : “Ben kimim, sen kimsin?” demiş…
Nefis demiş: "Ente Rabbiye'r-Rahîm., Ve ene abdüke'l-âciz." Yani, "Sen benim Rabb-i Rahîmimsin(Şefkatli Rabbimsin).
Nefis Rabbisini tanımak
istemiyor; firavunâne kendine rububiyet(rabb lik) istiyor. Ne kadar
azaplar çektirilse, o damar onda kalır. Fakat açlıkla o damarı kırılır.
İşte,
Ramazan-ı Şerifteki oruç,
doğrudan doğruya nefsin firavunluk cephesine darbe vurur, kırar.
Acizliğini, zaafını, fakirliğini gösterir, abd(kul) olduğunu bildirir.