ŞEHİDİME
Kuş uçuruyorum
savaşın kirli yüzünde.
Şakaklarımı okşuyor çöl rüzgarları,
çıkmaz sokaklarıma sapıyorum.
Güvercin kanadında
bakışları düğümlüyorum
bir şehit cenazesinde.
İniltisiz hıçkırıkları yüreklendiriyorum.
Hain pusular sahte gülüşlere dönmüş,
yapmacık tavırlarına bulaşıyor şehit kanları.
İçimdeki uzaklığı kusuyorum,
sokaklarım kesiyor merhabayı.
Ayın yıkadığı kaldırımları kirletiyorlar.
İnancımı eskitiyorlar nutuklarla.
Kinimi bileyip,
bir ucundan yakalasak aydınlığı
bir karanfil veririz doğmamış çocuklara.
Analara sabır veririz.Babalara umut,babalara yürek
Hasret solumuş yavuklu mektupları.
Gül yanaklarda,
karanfil dövmesi gün yanığı.
Aynı türkülerin çıkmazları kesiyor solukları.
Aynı türkülere yuh çekiyorlar.
Ay çalığı karanlıkta beddua.
Bir çirkinlik bulaştırmış yüzüne.
Bir uşaklık çaresizliği
bir utanmazlık kırmızısı
bir iftira gölgesi
arsız tekrarlar
soluksuz
satılmışlar
ateş topunda.
Zaman çile çeker
işbirlikçilerden.
İpliği pazara çıkar arka yüzlerin
kalem yarası açılır yüreklerinde
tarihe bir iz düşer.
Sevdaya
hasrete kilitleniyor akıl.
Mayınlar sevgili oluyor gözlerde
hasretler taş toprak.
Her adım bir nakarat
bir şarkı.
Bir kalleşliğin kokusu uyandırıyorsa
kurtuldun demek aslanım.
İşte o zaman bozulur büyü.
Ya sevmek sürgün veriyorsa gözlerde
Ya esneyiverirse toprak
sökülürse kökünden içindeki yaşam ağacı.
Değişirse rengi toprağın
kan gülleri açarsa ya.
Yatağını değiştirirse içindeki ırmak.
Bir kısırdöngüye dönüşür.
Gene ağlayan anneler
Eşler çocuklar
Ahh….
Şehitlerin cenazeleri
bir filmin kopyası,
bir zincirin halkaları sanki.
Uzadıkça bir hançer acısıyla
kucak açmış topraklara çeker ölümü.
Şırnak’tan Ardahan’a
Adana’dan Samsun’a
ateş eker toprağın her zerresine.
Denizlere boşalır ırmaklarla ağıtlar.
Hüznüne doyar gözyaşları
kendi yuvasında kurur.
Acısı çalınır gazilerin.
Umutlar göz olur,
umutlar bir yerde ayak el.
ALINTI