Aynadaki Ben...
Son kez baktı ardına...odanın en ucunda ki aynaya ilişti gözü...ne kadar olmuştu kendini görmeyeli....evin her yanı aynalarla doluydu oysa...özlediği kendine baktı...baktı...Şaşkın dı...şaşkınlığı gözlerine yürüdü...oradan yanaklarına indi...
Hayır bu ben değilim aynada yansıyan sülüet bana hiç benzemiyor dedi yüzündeki geçmişten kalma yenilgilerini yansıtan çizgilere bakarken. O kadar bezmişti ki hayattan aynaya bile bakacak yüzü yoktu. Çünkü yarınları alınmış bir kadının, Elm Sokağı Kabusunda yüreği oyularak çıkartılmış kanlar içinde yürümeye çalışan kadından farkı yoktu.
Ne kadarda umutluydu oysaki, mutlu olmak benimde hakkımdı diye düşünürken, bir anda gecenin soğuğu içini titretti. Yanmakta olan ateşe yaklaştı, elleri değildi aslında ısıtmak istediği, donmakta olan yüreği idi. Odada o kadar eğreti duruyordu ki bedeni, her şeye yabancıydı tüm yaşanmışlıklara ve bir o kadar yaşayamadıklarına. Yatağının hemen ucuna bir yabancı gibi oturdu bu sefer. Etraf çok dağınıktı, kafasındaki toparlayamadığı düşünceleri kadar dağınıktı, yüzündeki çizgiler artık kıvrım kıvrım olmuştu, belli ki çok acı çekiyordu. Kafasını yavaşça sağına döndürüp, pencereden görünen gökyüzüne baktığında kayıp gidenin sadece yıldız olmayıp hayatının da yavaş yavaş bu yıldız gibi kayıp gitmekte olduğunu hissetti. Yavaşça kapıya doğru ilerlerken, geçmişine ait cesetlerin üzerinden, kilitledi kapıyı...
Ayna içeride kalmıştı...
Kendi de öyle...