Insan yasaminin bir bütün oldugunu düsünürsek.Bu bütünü olusturan ögeler kesinlikle yan yana siralanmis
ögeler degildir.Bunlar farkli karekterler özelliklerine sahip olmasina ragmen,birbirleriyle ic ice gecmistir,dahasi
bu ic ice gecmislik sayesindedir ki her bir öge bütünlük icinde oldugundan farkli ve daha etkin bir kimlige
bürünmektedir.Sözü edilen durum iman, " iman" "akil " iliskisi icinde gecerlidir.
Sonsuzla ilgili olma durumu ya da imanin insanin akilcilik yapisiyla catisma icinde oldugu söylenemez.
Akil imanla karsilastirildiginda" Akli " kelimesi hangi anlamda kullanilmaktadir.
Ilk durumda akil, gercekligi tanimak ve denetim altina almak icin araclar sunar.Iman ise bu denetimin tecrübe
edilebilecegini yönünü verir.Teknik akil,akla amactan ziyade araclar temin eder.
Ikinci durum da akil, insanin, insanligi ile özdestir.Dilin özgürlügün ve Yaraticiligin temelidir.Yaratici odaklanmis
bir kisisel hayati mümkün kilar.Iman, aklin karsisinda ya da akla zit olsaydi,insani,insani özelliklerinden
uzaklastirmaya yönelik bir neden olurdu.
Akli yok sayan bir iman,kendisini ve insanin insanligini yok sayar.Ebedi olarak ilgili olma, diyebilecegimiz iman,
akli dista birakmaz.Yine ahlaki buyruklarin niteligini anlamak ve de Kutsalligin farkina varmak icin akil lazimdir.
Filozoftaki akil,dogadaki nedeni kavrar. Sanatcidaki akil,rollerin anlamini nüfüs eder,kanun yapan kisi,sosyal
yapinin dengelerine göre toplumu sekilendirir,bir toplumun liderindeki akil, icsel organik,baglilik yapilarina göre
ortak yasami sekillendirir.
06 OCAK 2009 ALMANYA