Sovyet Devrimi'nin mimarı Vladimir İliç Lenin, 1924 yılında hayatını kaybetti.
- Lenin, devrimi tek bir ulus için değil bütün dünya için planlamıştı
22 nisan 1870'te Simbirsk'te, Rusya'nın prestijli ailelerinden Ulyanov'ların üçüncü çocukları olarak dünyaya geldi. Mutlu bir çocukluk geçirdi.
İlk eğitimini annesinden aldı, piyano çalmayı öğrendi. Dokuz yaşında Simbirsk Gymnasium'una gönderildi.
Okulda, ileride olacağı gibi, hep liderdi. Bu özelliğiyle ilgili kız kardeşi Anna'nın hatıralarında, baba Ulyanov'un küçük oğlu Vladimir'in her şeyi kolayca öğrenebilmesinden endişe duyduğu ve onun ileride sistemli ve ciddi çalışmayı öğrenemeyeceğinden korktuğu yazar.
Ağabeyi Alexander, Çar III. Alexander'a karşı giriştiği başarısız suikasttan sonra 1887'de idam edildi. Ağabeyi ve arkadaşlarının yaptığı eylem ülkede büyük ses getirdi ve üniversitelerde çarlık rejimine karşı sesler yükselmeye başladı.
Aynı yıl Kazan Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne girdi. Üniversitede öğrenciler tarafından yapılan eylemlerin elebaşını arama çalışmaları sırasında eylemciler arasında Ulyanov soyadının bulunması tutuklanmasına ve okuldan atılmasına yetti.
Üniversiteden ayrıldıktan sonra entelektüel yanını geliştirmek için çok çalıştı. 19'uncu yüzyılda yaşamış Rus aydınların, ülkenin geleceğiyle ilgili fikirlerini incelemeye ve onların eserlerini okumaya başladı.
1890'da Hukuk Fakültesi'ne yeniden kabul edildi ve 1891'de okulu birincilikle bitirdi. 1892'de St. Petersburg'da avukat olarak işe başladı. 1893-1895 yılları arasında devrimci çalışmalar yaptı. Nisan 1895'te bir grup devrimci arkadaşının da desteğiyle Avrupa'ya gitti.
Paris'te Çalışan Sınıfın Özgürlüğü grubuna başkanlık eden Plekhanov ile görüştü ve onu devrimci fikirlerinden yararlandı. Aynı yıl Rusya'ya geri döndü, fakat tutuklanıp 15 ay hapis cezasına çarptırıldı. 1897'de Sibirya'ya sürgüne gönderildi.
1899 yılında ilk makalesini 'Lenin' takma adıyla yazdı. Adını değiştirmesinin nedeni devletin tepkisini daha fazla üzerine çekmemek ve kardeşinden beri devam eden Ulyanov soyadına karşı oluşan aşırı şüpheleri artırmamaktı.
1898'de Sosyal Demokrat İşçi Partisi kurulu. 1903'de parti Lenibn'in başkanlığındaki sert solcular olan Bolşevikler ve Axelrod'un başkanlığını yaptığı ılımlı solcu Menşevikler olarak ikiye ayrıldı. İki grup da Marksist akımın güçlenmesi için çalışmalar yaptı.
1905'de Menşeviklerin çalışmaları sonucunda daha iyi çalışma koşulları isteyen işçiler ayaklandı. Kanlı Pazar olarak bilinen günde binlerce işçi öldürüldü ve ayaklanma bastırıldı. Bu olaydan sonra Çar II. Nikola, Rus Meclisi'ni (Duma) açmak zorunda kaldı.
1917 devrimlerinin ilki 8 mart 1917'de Kadınlar Günü'nde işçi kadınların sokaklara dökülmesiyle başladı. Diğer işçilerin de katılmasıyla isyan büyüdü. Polis ve askeri kuvvetler de isyanı bastırmaya yanaşmayınca Çar II. Nikola 15 mart 1917'de tahttan çekildi.
Çar çekildikten sonra Rusya'yı liberal görüşlü Geçici Hükümet yönetmeye başladı. Hükümetin ana kadrosunda Menşevikler ve Sosyal Devrimciler bulunuyordu. Bu sırada Bolşevikler devrimle çok fazla ilgilenmiyor görünüyordu.
1900'de sürgünden dönüp 17 yılını Batı Avrupa'da geçiren Lenin, 16 mart 1917'de Rusya'ya döndü. Lenin'in dönmesiyle Bolşevikler yönetimi ele geçirmek için faaliyetlere başladı. Hükümetin başarısızlığı halkın güvenini kırdı ve Bolşevikler popüler oldu.
6 kasım 1917'de Bolşevikler iktidarı ellerine aldı. Parti hemen çaılşmalara başladı. Lenin tarafından hazırlanan parti programı dört nokta içeriyordu: Birincisi aç olanlara yiyecek, ikincisi köylülere toprak, üçüncüsü Sovyetlere iktidar ve sonuncusu Almanya ile barış.
Parti bu dört noktayı çok hızlı bir şekilde hayata geçirdikten sonra iktidarı korumak için ÇEKA ve Kızıl Ordu kuruldu. Bolşeviklerin faaliyetlerine karşı oluşan tepkiler Menşevikler tarafından da desteklenerek Rusya'da iç savaş çıkmasına sebep oldu.
Savaş müttefikler tarafından da yakından izlendi. Hatta Avusturya, Almanya ve Japonya Menşevikleri desteklediler. Ancak 1922'de sona eren savaşı Bolşeviklerin kazanmasını ve Lenin'in düşlediği gibi Bolşevik diktatörlüğünün ülkeyi yönetmesine engel olamadılar.
Siyasi bir lider olduğu kadar bir siyaset filozofuydu. Rusya'nın içinde bulunduğu durum ve öne sürülen çözümlerin işe yaramayışı Lenin'i daha radikal eğilimlere yöneltmiş ve acı içinde kıvranan halkın ancak komünist bir yönetimle kurtulabileceğine inandırmıştır.
Lenin'e göre uğruna yaşanacak tek şey gelecek nesildi. Komünizm ise gelecek nesli bugünün adaletsizliklerinden ve eşitsizliklerin kurtarabilecek tek formüldü. Lenin başa geldiğinde tam anlamıyla mahvolmuş bir ülke ile karşı karşıyaydı.
Klasik Marksizm'e göre komünizm tarihteki gelişmelerle ortaya çıkan bir sürecin ürünüdür. Marx'a göre tarihsel gelişme özel mülkiyetin gelişmesiyle ve iş bölümünün belirginleşmesiyle doğrudan bağlantılıdır. Buna göre Marx tarihi beş ana mülkiyet aşamasına ayırır.
Bunlar: Komünal mülkiyet, antik toplumsal mülkiyet, feodal mülkiyet, kapitalist mülkiyet ve komünizmdir. Komünizm devresinin başlaması için kapitalist düzenle ezilen bir proletarya sınıfının olması ve onların kapitalist düzeni devirmeleri gerekmektedir.
Rusya'da durum Marx'ın öngördüğünden tamamen farklıydı. Ezilen halkın büyük çoğunluğu köylülerdi, işçi sınıfı yok denecek kadar azdı. Devrimi yapanlar da entelektüel olarak yetişmiş eğitimli insanlardı.
Böyle bir ortamda Leninizm komünist devrimin eğitimli seçkin bir kesim tarafından yönetilen ele başı bir parti tarafından yapılıp yönetilebileceğini öngörür. Çünkü proletarya, kapitalist sınıf tarafından ezildiğinin farkında değildir. Bunu sağlamak partinin görevidir.
Lenin'e göre parti demokratik merkeziyetçiliğe uygun olarak yapılanmalıdır. Demokrasiye göre parti içindeki hiyerarşiye göre bütün birimler özgürce tartışabilmeli, kendilerinden yüksek birimlere önerilerde bulunabilmelidir.
Merkeziyetçiliğe göre ise parti tam bir disiplin içinde çalışmalı ve alt seviyedeki birimler üst seviyedekilerin kararlarına uymalıdır. Kısaca 'tartışma özgürlüğü hareket bütünlüğü' sağlanacaktır.
Lenin Rusya'yı yeniden yaratmaya kararlıydı. Bunu başarmak için tam örgütlenmeyi sağlamanın gereğine inanıyordu. 1918 yazında yaptığı bir konuşmada 'her şeyi düzenlemeliyiz, her şeyi ellerimize almalıyız' diyerek otokratik fikirlerini gözler önüne sermiştir.
Devrimi tek bir ulus için değil bütün dünya için planlamıştı: "Dünya devrimine temel olması için devrimi tek bir ulusta yaptık. Şaşmaz ve bilimsel olan bu öğretinin (Marksizm) tek doğru yorumlayıcıları ve sahipleri biziz. Amacımız bunu bütün dünyaya yaymaktır."
Bu amacını gerçekleştirmek için 1919'da Commintern'i kurdu. Avrupa'nın bir yıl içinde tamamen komünist düzene geçeceğini düşünüyordu. Düşündüğü gibi olmadı, Commintern ajanlarının tüm çalışmalarına rağmen komünist hareketler sınırlı kaldı.
Yeni kurulan Rusya için diğer devletler tarafından tanınmak da önemliydi. Lenin diplomatik tanınmayı gerçekleştirmek için 1921 yılında İngiltere ile bir ticaret anlaşması yaptı.
1922'de Almanya ile Rapallo Anlaşması'nı imzalayarak iki devlet arasındaki ticari ve diplomatik ilişkileri yeniden düzenledi. 1924 yılına gelindiğinde İngiltere, Fransa, İtalya, Çin ve çok sayıdaki başka devletler Rusya'daki Bolşevik rejimini tanıdılar.
Vladimir İliç Lenin, 30 yıllık kariyerinde yüzlerce kitap, binlerce makale ve mektup yazdı. 'Bütün Eserleri'nin (Collected Works) beşinci baskısı 1965'de yapıldı. Eserin içinde 9 binden fazla doküman vardır.
Günün diğer önemli olayları 1522: Rodos feth edildi.
1774: Padişah III. Mustafa öldü. I. Abdülhamit tahta çıktı.
1946: İş ve İşçi Bulma Kurumu kuruldu.
1951: Ankara'ya, Kore'den ilk hasta ve yaralı kafilesi geldi.
1952: Milli Savunma Bakanlığı, Kore'de 34 subay, 46 astsubay ve bin 252 erin şehit olduğunu açıkladı.
1961: Saraçhane Tiyatrosu açıldı. İlk olarak Cevat Fehmi Başkut'un 'Hacıyatmaz' isimli oyunu sahnelendi.
1983: Yazar Kemal Bilbaşar, 73 yaşında hayatını kaybetti.
1985: Yazar Oktay Arayıcı, 49 yaşında yaşama veda etti.
1985: 1983'ten beri süren Yazarlar Sendikası davasında sanıklar beraat etti.
1996: Filistin'de ilk kez yapılan devlet başkanlığı seçiminde Yaser Arafat devlet başkanı seçildi.